YÖK’ün yüksek lisans ve doktora programý açma kriterlerini yenilemeye iliþkin taslak çalýþmasýndan bahsetmiþtim. Konuya, YÖK cephesinden deðinmiþtim. Konunun öteki boyutu, üniversite cephesidir.
Üniversite cephesi, kamuoyunda yeterince bilinmemekte ve dolayýsýyla tartýþýlmamaktadýr.
Herhangi bir yeni programýn açýlmasý yönünde YÖK’ün herhangi bir inisiyatifi söz konusu deðildir. Tersine, bütün yeni program açýlmasý talepleri üniversitelerden gelir. Üniversite ihtiyaç analizleri ve fayda-maliyet hesaplarý yaptýðýný belirtir; veyahut, bilimsel bilginin artýrýlmasý potansiyelini gerekçe gösterir. Ayrýca, yeterli beþeri ve fiziksel altyapýsý olduðunu gösterir. Bu yaklaþým temelinde, yeni program önerisini YÖK’ün onayýna sunar. Kadro için de durum böyledir. Üniversite mevcut kadrosuna ek olarak yeni öðretim elemaný “ihtiyacý” olduðunu belirtir. YÖK de talebi deðerlendirir.
Aslýnda, kaðýt üzerinde, son derece rasyonel bir süreç gibi görünüyor deðil mi?
O kadar rasyonel bir süreç ki, normalde, üniversitenin gerek yeni program talebini gerekse de yeni öðretim elemaný talebini reddetmek için YÖK’ün en azýndan üniversitenin sunduðundan daha güçlü gerekçeleri olmasý beklenir.
Ancak bu sürecin hiçbir þekilde rasyonel çalýþmadýðýný, üniversitelerin iþleyiþinden azýcýk haberdar olan herkes bilmektedir.
Rasyonel çalýþsa, birçok üniversitede rektörün kendi bölümünün en fazla kadroya sahip bölüm olmasýnýn makul bir açýklamasý olmasý beklenirdi! Elbette en fazla kadroya sahip bir bölümden bir rektörün çýkmasýnda þaþýlacak bir þey yoktur. Ancak genelde rektör hangi bölümden ise, o bölüm rektörlüðü süresince muazzam derecede büyümektedir. (Örnekler çok.)
Program önerirken de üniversitelerin ne derece rasyonel çalýþtýðýna iliþkin ciddi kuþkular vardýr. Birçok üniversitede kulaktan dolma bilgilerle yazýlan gerekçelerle yeni program baþvurusu yapýlmaktadýr. (Örnekler çok.)
On yýllardýr gözümüzün önünde gerçekleþen asýl komedi þudur: Üniversiteler yeni program ve kadro talebi konusunda üzerine düþeni çoðunlukla yapmaz; ancak talep ister onaylansýn ister onaylanmasýn, her hâlükârda günah keçisi olarak “YÖK” vardýr!
Çünkü YÖK, üniversitenin program veya kadro talebini onayladýðýnda, “YÖK neden her talebi kabul ediyor?” diye eleþtirilir; reddettiðinde, “YÖK neden üniversitelerin özerkliðini kýsýtlýyor?” diye eleþtirilir.
Lafý getirmek istediðim yer þu: Üniversite senatolarý çoðunlukla ve tamamen iþlevsizler. Bundan kaynaklý ciddi bir üniversite yönetimi sorunumuz var. Üniversite senatosu, program açýlmasý ve akademik personel alýnmasý konusunda üzerine düþen görevi gerçekten yapmýþ olsa, YÖK’ün de akademik kaliteyi korumasý kolaylaþacak...
***
Yýldýz Teknik Üniversitesi Ýnþaat Müh. Bölümü Ulaþtýrma ABD öðretim üyelerinden Ýsmail Þahin, YÖK’ün doktora programý açma kriterlerini daha önce deðiþtirmesi üzerine (programlarda profesör olmadýðý için), programlarýný 2011’de kapatmak zorunda kalan hocalardan biri. Hocamýzý dinleyelim:
“Programdaki 3 öðretim üyesi (1 Doç. ve 2 Yrd. Doç.) [son on yýlda] toplam 31 yüksek lisans ve 2 doktora tezi danýþmanlýðý yapmýþ; lisansüstü öðrencileriyle birlikte SCI-Expanded kapsamýndaki dergilerde 5 uluslararasý makale yayýmlamýþ; yine öðrencileriyle birlikte hazýrladýklarý 16 ulusal bildiri ve 11 uluslararasý bildiri sunmuþ; lisansüstü çalýþmalarý da kapsayan 5 proje sonuçlandýrmýþ (1 TÜBÝTAK ve 4 BAP); ve bu çalýþmalarýyla 3 ödül almýþlardýr.
Üniversitelerdeki lisansüstü programlar (yüksek lisans ve doktora), akademik baþarým (performans) ölçütü üzerinde yaþar ve geliþir. Lisansüstü programlardaki tez öðrencilerinin danýþmanlarý ile birlikte yaptýklarý akademik üretimler (tez, makale, bildiri, rapor, patent vd.) nitelik ve nicelik olarak baþarýmýn ölçülmesinde esastýr. Bu evrensel bir kuraldýr.
Yabancý üniversitelerde sadece birkaç öðretim üyesi bulunan onlarca yüksek lisans ve doktora derecesi veren lisansüstü program bulmak olanaklýdýr. Buradaki ölçüt, öðretim üyesi sayýsýndan çok, bu öðretim üyelerinin öðrencileriyle birlikte gösterdikleri akademik üretkenliktir. Zira akademik unvan, akademik üretkenliðin sürdürülebilirliðinin bir garantisi olmayýp, asýl olan (nitelikli) akademik üretimin kendisidir. Lisansüstü programlarýn açýlmasý, kontenjanlarýn belirlenmesi ve tez danýþmaný seçimindeki ölçüt, kanýmca, unvanlý öðretim üyesi sayýsý deðil, öðretim üyelerinin nitelikli akademik üretimleri olmalýdýr.”