Ürdün’den son izlenimler



Ürdün’e siyaseti gözlemlemeye gittik, doða duyarlýlýðýmýz artarak döndük. Hürriyet’in ayný zamanda Ankara temsilci yardýmcýsý da olan yazarý Þükrü Küçükþahin’in sütununda ‘dünyanýn en büyük doða felâketi’ yle ilgili yazýlarla karþýlaþýrsanýz þaþýrmayýn.

Kendisi benden de konuya iliþkin bir yazý bekliyor. Yani bu yazýyý...

Ölü Deniz Ürdün’ün baþkenti Amman’a bir saat uzaklýkta bir doða harikasý... Bütün dillerde ‘deniz’ diye anýlýyor, ama aslýnda bir göl... Harika oluþu, baþka hiçbir doðal su kaynaðýnda bulunmayan özelliklere sahip oluþundan: Yeryüzünün en düþük seviyesi burasý; deniz seviyesinden 423 metre aþaðýda... Dünyanýn en tuzlu gölü. Gölün üçte biri (33.7) tuz; Okyanus suyundan on misli daha tuzlu... Bu yüzden içinde ve etrafýnda canlý yaþayamýyor.

Bir kýyýsý Ürdün’de gölün, diðer kýyýsýnda ise Ýsrail ve iþgal altýndaki Filistin topraklarý var... Ýsrail kurduðu tesislerle gölü ticari amaçla kullanýyor. Topraðý, kili, çamuru para ediyor gölün; özellikle kozmetik sanayii için deðerli. ‘Ölü Deniz ürünü’ diye yüksek fiyata satýlan ürünler Ýsrail mamulü...

Doða faciasý yönü, gölün yüksekliðinin her yýl 1 metre azalmasýndan... Gölü besleyen nehirlerin suyu baþka yönlere çevrildiði için oluyor bu. Bir süre sonra bu dünya harikasý içine girilmez hale gelerek özelliðini kaybedebilir.

Grubumuzdan arkadaþlar da Ölü Deniz’de yüzdüler; ben de onlara, “Bakalým, kozmetik sanayiinde kullanýlan özellikleri sebebiyle güzelleþecek misiniz, yoksa canlý yaþatmayan özelliði yüzünden çekecek misiniz?” diye takýldým.

Ürdünlüler neþeli insanlar. Taþýdýklarý sorumluluklar bile onlarýn neþelerini olumsuz etkilemiyor. Hazýrladýklarý yoðun program tüketebilirdi bizi; az yorgunlukla idare edebildiysek, bu, karþýlaþtýðýmýz her devletlunun ve mihmandarlarýmýzýn espri anlayýþlarý sayesinde oldu.

Her yýl 20 kadar Ürdünlü polis Türkiye’de eðitiliyormuþ... Ülke güvenliðinden sorumlu Kamu Güvenliði baþkaný bizimle buluþmasýna Polis Akademisi mezunu bir müdürüyle geldi. Türkiye eðitimli müdür konuþmaya baþladýðýnda, aaa, bizden biriymiþ hissine kapýldýk...

“Eþi bizdendir” diye düþündüm...

Mihmandarýmýz olarak görevlendirilmiþ Vecdi Bey ÝTÜ’de mühendislik eðitimi görmüþ; sonunda ülkesine bir diploma ve bir de Ýstanbullu eþle dönmüþ... Senato baþkan yardýmcýsý Ali Bey’in eþi Adapazarlý imiþ... Anayasa Mahkemesi baþkanýnýn babasý Osmanlý ordusunda subaylýk yaparken bir Türk kýzýyla evlenmiþ...

Ýnternet üzerinden tanýþýp Türk’le evlenen Ürdünlü kýzlar da varmýþ...

En hassas olduklarý konularýn baþýnda ne geliyor biliyor musunuz Ürdünlü yetkililerin? Özgürlükler... Hele bir ‘iþkence’ sözü edin, ya da ‘görüþlerini açýkladýðý için cezaevine düþmüþ olanlar’ diye lâfa baþlayýn, ‘gazeteciler hapse düþüyor’ anlamýna gelen bir þeyler söyleyin, en sert cevaplarý alýyorsunuz...

Daha ilk buluþmamýzdan baþlayarak sonuncusuna kadar, görüþtüðümüz herkes, bizlere teminat verdi: Cezaevlerinde bir tek fikir suçlusu, gazeteci veya yazar yokmuþ...

Ya iþkence? Kamu Güvenliði baþkaný Gen. Hussein Mejali, Uluslararasý Ýnsan Haklarý Örgütü’nün raporundan hareketle kendisine bu soruyu yönelten Hilal Kaplan’a, “Herhangi bir cezaevine gidin, içeri girme izni için üç dakika önce beni arayýn ve istediðiniz tutuklu veya mahkuma hangi soruyu istiyorsanýz yöneltin” meydan okumasýnda bulundu.

Hem de birkaç kez tekrarladý güvencesini...

Basýn baðýmsýz mý? Birkaç gazetede devletin payý varmýþ, ama baðýmsýz gazeteler de çýkýyormuþ artýk... Baþka Arap ülkelerinde ve Avrupa’da yayýmlanan gazeteler de bayilerde bulunuyor zaten...

Dönüþ yolunda havaalanýnda THY uçaðýný bekleyen Konyalý bir grupla karþýlaþtým. Ticari iliþki amaçlý yola çýkmýþlar; bayaðý temaslarý da olmuþ Ürdünlü muhataplarýyla... Biri, “Her görüþtüðümüz iþadamý Suriye yüzünden zora düþtüðünü söyledi. Herhalde daha sonra gelmemiz gerekecek” diye özetledi temaslarýnýn sonucunu...

Ürdün’e yolum bir daha ne zaman düþer, bakalým...