Ürdünlüler’in arzusu: Türkiye gibi olmak...

AMMAN (Ürdün)

Ürdün Kralı Abdullah’ın Türkiye’yi son ziyaretinin üzerinden hayli zaman geçti; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de üç yıl önce gitmişti Ürdün’e... Arada iki ülkeyi yakınlaştıran nice olay yaşandığı halde, ilişkileri daha uygun bir zemine taşıyacak üst düzey bir buluşmanın tarihi hayli gecikti.

Nihayet buluşuluyor: Ürdün Kralı gelecek hafta Türkiye’de olacak...

Sırf bu gelişme için bile, Ortadoğu’nun bu küçük ancak bir çok bakımdan önemli ülkesindeki hava yansıtılmayı hak ediyor...

Kral Abdullah’ın ülkesindeki havayı yansıtmak için tek bir sözcük seçmemi isterseniz işim kolay: ‘Endişeli’... Görüştüğüm herkes hep bir ağızdan denilebilecek bir dille ortak endişeleri birbiri ardına sıraladı.

Hayır, ‘Arap Baharı’ denilen ve taçları, koltukları, yıllanmış rejimleri yerlerinden eden kitlelerin hareketlenmesi yok listenin ilk sırasında. Ürdün halkı da hareketli, ancak etraftaki ülkelerde yaşananlar iştah kaçırmışa benziyor. Mısır, Libya, Yemen gibi köklü altüst oluşlar, hatta Tunus’ta istikrarın bir türlü bulunamayışı, Suriye’de patlak veren içsavaş, Ürdün’deki ‘değişim’ taraftarlarını yeniden düşünmeye sevk etmiş gibi...

Değişim arzusu var elbette, ancak ortada benzemeye çalışılacak iyi bir örnek yok...

Bu durum da Türkiye’yi mercek altına alma ihtiyacını doğurmuş... Türkiye’de yaşananları yakından incelenmeye değer bulanlar sadece mevcut yapıya ters bakanlar değil, uzun yıllardan beri Ürdün yönetiminde sorumlu makamlar işgal etmiş ‘elit tabaka’ da gözlerini ülkemize dikmiş görünüyor...

Hepsinin gözü ‘Türk İslâmı’ diye özetleyebileceğim sosyolojik olguda... Kimi ‘ılımlı’, kimi ‘çağdaş’ gibi sözcüklerle tanımlasa da, hepsinin üzerinde birleştiği nokta, halkının büyük bölümü Müslüman olan bir ülkede İslâm’a saygılı bir siyasi kadro eliyle kaydedilen gelişmişliğe hayranlık... Ekonomik başarılara şapka çıkarılıyor, Batı ile ilişkilerde üst perdeden konuşulması takdir ediliyor, hassasiyet gösterilmesi gereken konularda tanık olunan hassasiyetler beğeniliyor...

Türkiye’den gelmiş biri olarak, bir yabancı ülkede, kendimi hiç bu kadar mutlu saymamıştım. Övgüde sınır tanımayan insanlar bizlere hiç yabancılık hissettirmediler...

Eskiden olsa, ‘Osmanlı’ sözcüğü, gidilen Ortadoğu ülkesinin meşrebine göre, bıyık altı tebessümden istihkara kadar çok değişik tepkilere yol açardı. “Osmanlı hayali Ortadoğu’nun üstünde dolaşıyor” türü Batılı manşetler her ülkede etkili olurdu.

Artık öyle değil. Hiç değilse Ürdün’de artık öyle değil. Başbakandan Anayasa Mahkemesi başkanına uzanan çizgide hemen herkes bir münasebet kurup, ‘Osmanlı’ ile olumlu biçimde ilişkilendirdi bugünkü Türkiye’yi...

Yönetimde yer alanlar ile elindekinden memnun görünmeyen Ürdün halkı ‘Türkiye gibi olma’ çizgisinde buluşabilirler mi? Kral Abdullah’ın halkını yatıştırmak için ülke anayasasında gerçekleştirdiği değişiklikler, yeni oluşturulan kurumlar, sanki bu soruya cevap arayışıyla irtibatlı... Yeni kurumların hepsi bizde de varolan kurumlar; değişiklikler de Ürdün’ü bize biraz daha yakınlaştırıyor...

Kral Abdullah haftaya Ankara’ya geldiğinde elbette endişelerini de paylaşacak, ama onunla konuşacak olanların ülkesinde başlayan arayışı bilmesinde yarar var.