Üretiyoruz ama tüketmiyoruz

GEÇTİĞİMİZ haftalarda Balıkesir Güre’de yapılan zeytin ve zeytinyağı sektörünün bir araya geldiği toplantıya katılma fırsatı buldum. Türkiye’nin en dinamik ve hareketli sektörlerinden birisi olan zeytin ve zeytinyağında gerçekten yeni hedeflere, stratejilere ve hepsinden önemlisi de yeni bir yol haritasına ihtiyaç var. Çünkü sektörde farklı görüşlerin gruplaşmaların oluşması böylesine büyük ve yüksek potansiyele sahip olduğumuz bir alanda enerjimizi iç çekişmelerle tüketiyoruz.

Bu toplantı Ayvalık’ta yapılan etkinliğe göre daha stratejik ve yol haritasını belirleyici izler taşıyordu. Yılın en dikkat çekici ve yol haritasını belirleyen toplantı Güre zirvesi oldu diyebilirim.

Hem üretici, hem ihracatçı hem de devletin önemli temsilcileri bu zirvede buluştu. Sektör bileşenlerinin buluştuğu zirveye Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ferhat Şelli, Ekonomi bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Şenel, TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, Zeytincilik sektörüne büyük yatırımlar yapan işadamı Hüseyin Doğan, İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı İbrahim Çağlar, Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Zeytindostu Derneği Başkanı Mustafa Alhat, Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken, Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Emin Demirci’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda isim katıldı.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) düzenlenen ‘2023 Yılı İhracat Hedefleri Çerçevesinde Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü’ konulu toplantıda işadamı Ethem Sancak’ın, bir sağlık ürünü olarak Zeytinyağının eczanelerde de satılması yönündeki fikri en çok ilgi çeken önerilerden birisi oldu. Sektörle ilgili yazacak çok konu var ama ben işin perakende kısmı, yani nihai tüketici boyutunu ele almak istiyorum. Zeytincilik sektörüne son 10 yılda büyük yatırım yapan Türkiye, dünyada 4’ncü büyük üretici olmasına rağmen, iç tüketimde bir türlü istenilen rakamlara ulaşamadı. Türkiye yakın gelecekte dünyanın ikinci büyük üretici ülkesi olmayı hedefliyor. Türkiye’nin zeytin ağacı varlığı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verdiği desteklerle 90 milyondan 170 milyona ulaşmış durumda.

Üretim desteği tüketime dönüşmeli

Dünya’da üretilen zeytinyağının yüzde 80’i üretici ülkeler tarafından tüketiliyor. Dünyanın sayılı üretici ülkelerinden olmamıza rağmen halkımızın zeytinyağı tüketimi Suriye, Tunus gibi ülkelerin bile gerisinde kalıyor. Dünyada zeytinyağı tüketiminde lider olan Yunanistan’ın 25 kg, İtalya 12 kg, İspanya 10,4 kg, Tunus 10 kg, Suriye 8 kg, Portekiz 6 kg. tüketildiği ortamda iddialı bir üretici olan Türkiye’de tüketim 2 kilogram seviyelerinde seyrediyor. Türkiye’de tüketimin 5 litreye çıkartılması yönünde çalışmalar yapılıyor. Bundan sonraki süreçte üretim artışı için gösterilen çabaların tüketim artışına yönelmesi gerekiyor. Sofralık zeytinde dünya lideri olan Türkiye zeytinyağı tüketiminde diğer üretici ülkelere göre çok gerilerde. Tüketimin en az 5 litreye çıkarılması yönündeki çabalara devlet üretici ve satış noktaları da destek vermeli. Bunun içinde Zeytinyağının öncelikle tüketiciye uygun fiyatla sunulması gerekiyor.

Satış noktalarına haksız rekabet

Üreticiden litresi düşük maliyetlerden alınan ürün tüketiciye marketlerde çok yüksek maliyetlerden satılıyor. Tüketici maliyetler nedeniyle başka yağlara yöneliyor. Market zincirlerinin giriş ve raf ücretleri konusunda sektöre katkı sağlaması istenmelidir. Türk halkının ekonomik fiyata sağlıklı zeytinyağı yemesi için, zincir marketler haksız rekabete yol açmamalıdır. Daha çok markanın raflarda tüketiciye ulaşmasını sağlamalıdır. Marketlerde Zeytinyağının KDV oranı yüzde 8’den aşağı çekilmesi de değerlendirilmelidir. Tanıtım faaliyetleri, fiyat politikaları ve çeşitli destekler ile halkımızın zeytinyağı tüketimi teşvik edilmelidir. Satış noktaları, zincir marketlerde bu üreticiye daha fazla destek vermelidir. Ülkemizde üretilen kaliteli zeytinyağında daha çok markanın zincirlere girmesi ve fiyat rekabetinin oluşmasına katkı sağlamalıdır. Bugün zincir marketlerde 3-4 markayı geçmeyen ürünler ile bu rekabet sağlanamaz.