Urfa'da SAZ - Ýstanbul'da CAZ festivali

Türkiye 2001 krizinin ardýndan siyasal istikrar ve küresel fýrsatlar eþliðinde reel olarak yüzde 60 ve döviz bazýnda yüzde 300'ün üzerinde bir büyüme kaydetti.
Soru þu; Türkiye büyürken kim kazandý kim kaybetti?
Bankalarýn cumhuriyet tarihindeki en büyük kazançlarýný kasalarýna götürdüklerini artýk cümle alem biliyor. Lakin burada banka kazançlarý ile ilgili bir not düþelim. Bankalar bu kârý normal ekonomik sistemle mi ettiler?
Hayýr.
Mevduat ile kredi faiz makasýnýn nasýl açýldýðýný, mevduata verilen düþük faize karþýlýk kredi oranlarýnýn nasýl yukarýda tutulduðunu rekabet dýþý geliþmelerden biliyoruz. Gerçi rekabet kurumu tüm bilgileri hala yayýnlayamadý.
Kim engelliyor bilmiyoruz.
Bankalarýn ikinci büyük kazanç kapýsý ise komisyon ve haraç gibi harçlardan geliyor. Bunlarýn çoðunun insan haklarýna ve temel ekonomik kurallara aykýrý olduðunu biliyoruz. Maalesef yasalar ve uygulamalar bir türlü sisteme iþleyemiyor.
Bankalarý besleyen üçüncü madde olarak 2001 sonrasý IMF programý ile kurulan bankalara baðlýlýk modelini söyleyebiliriz. Yasa ve piyasa uygulamasý olarak hem sanayiciyi hem de vatandaþý bankalara göbekten baðlayarak finansal sisteme zincirleme kazanç kapýsý oluþturuldu.

***

Ýkinci kazanan kesim ise piyasalarýn ana hakimi noktasýnda olan ve eski sermayenin yýllardýr tuttuðu lider pozisyonundaki þirketlerdi. Mesela enerji sektöründe veya otomotiv sektöründe tekel konumuna yakýn nihai üretici veya satýcý þirketler pastanýn daha büyük kýsmýný alýyorlar.
Bir örnek verelim
1990'lý yýllarda Türkiye otomotiv yan sanayisi ve bu sanayinin ihracatý ile gurur duyardý. Artýk oto yan sanayimiz bu parlak günlerini geride býrakalý yýllar oldu. Yeni yýldýz, ithalatçý veya yurtdýþý büyük firmalarýn Türkiye temsilcisi þirketler oldu.
Mesela 2012 yýlýnda ithalatçý Doðuþ Oto 256 milyon TL kar elde ederken, Amerikan Ford uzantýsý bizim þirket 675 milyon TL ve Ýtalyan FÝAT uzantýsý yine bizim þirket ise 448 milyon TL net kâr elde ettiler.

***

Liberal ekonomik modellerde büyüklerin kazanýp küçüklerin kaybedeceði aþikardýr. Suyun baþýný tutan ile kalan su ile yetinecek olanlarýn ayný þartlarda rekabet etmediðini herkes bilir.
Türkiye'de de eski sermaye ile Anadolu sermayesinin rekabetini bu çerçevede düþünmek gerekir. Eski sermayenin yýllara varan devlet destekli birikimi ve dýþ baðlantýlarý ile oluþan gücü karþýsýnda, Anadolu sermayesinin imkanlarý çok daha sýnýrlý kalmaktadýr.
Bu eþitsiz rekabet ortamýný aslýnda kültürel durumumuz çok güzel özetlemektedir. Anadolu'nun kendi baðrýnda ve tamamen kendi doðal imkanlarý ile oluþan halk müziði kültürü aþýklar ve sýra geceleri ile kendini bulur. Oysa batýnýn desteðindeki sermayenin sponsorluðunda yine batý medeniyeti yýllarca desteklenmiþtir.
Bu nedenle Urfa'nýn sýra gecelerindeki saz fasýllarý ile Beyoðlu'ndaki caz festivalleri tamamen farklý yapýlarýn ürünüdür. Seyirci yapýsý ile karþýlaþtýrdýðýnýzda ise okumuþ-zengin zümrenin sermaye destekli caz festivali; fakir seyircinin Urfa'daki saz faslý ile nasýl karþýlaþtýrýlabilir.
Elbette Ýstanbul'da caz yapanlarýn sesi daha gür çýkacaktýr.

***

Geçen hafta Mustafa Karaalioðlu "Gezi Parký sürecinden çýkan sermaye dersleri" baþlýklý yazýsýnda Ak Parti iktidarýnýn genel manada yeni zenginler türetmediðini yazmýþtý.
Oysa sorun keþke bu kadarla kalsa.
Genel ekonomik þartlar çerçevesinde durumun daha vahim olduðunu yine geçen hafta "Galata Bankerleri ve kazananlarýn isyaný" baþlýklý yazýmda kýsaca belirtmeye çalýþmýþtým. Baþ mimarý IMF olan mevcut ekonomik modelin ýsrarla sürmesi sonucu, Anadolu sermayesinin nasýl -kazancý býrakýn- kayýplarda olduðunu izaha çalýþmýþtým.
Küçük sermayenin eþitsiz rekabeti ve sistemin sadece faiz ile bankalara baðlanmasý sonucu ve daha bir sürü nedenlerle Anadolu sermayesi özellikle 2006 sonrasýnda sürekli geriliyor.
Örneðin, yasasý dahi hala oluþturulmamýþ bir AVM kültürü ile perakende þirketleri kazançlarýný artýrýrken bireysel esnafýn çöküþünü hiç görmedik. Bu AVM'ler yüzünden kaç esnaf kepenk indirdi?
Sadece büyüklerin kazandýðý ekonomik model sonucu özel sektörde çalýþanlarýn ücretlerinin reel olarak gerilediðini de görmezden geldik.

***

Mustafa Karaalioðlu aslýnda dönüp kendi alaný olan medyaya baktýðýnda da bu sorunu görebilir. Reklam piyasasýnýn nasýl eski subaþlarý ile tekelleþerek yeni Türkiye'ye fýrsat vermemeye çalýþtýðýný çok iyi biliyor olmalý.
Sadece reklam piyasasýnýn çalýþma düzenine bakarak Türkiye ekonomisinin de gerçek yüzü anlaþýlabilir.
Yeni Türkiye idealindeki medya düzeninin sadece soluk alýp verecek kadar göstermelik sermaye iliþkisine raðmen, nerede ise Türkiye'yi tamamen tersten okuyan medyaya olan sermayedar desteði her þeyi göstermiyor mu?
Eski medya, sermaye desteðinden aldýðý güç ile çok paralý devþirme sistemi dahi kurarak sesini gür çýkarabilirken yeni medyanýn sadece inanca-ideale baðlý adalet duygusu ile yetinmek zorunda kalýþý bu çeliþkiyi de ortaya koymuyor mu?
Bu nedenle deðil mi ki sesi kýsýlan Anadolu sermayesi hala bu idealde sýra geceleri ile yetinirken;
Beyoðlu'nda cazcýlarýn gezi isyanlarý sürüp gidiyor.