USA, AB ve NATO dünyası, Erdoğan'a niçin bu kadar karşılar? Bu, düşünülmeyecek mi?

(Önce bir tavzih /açıklama.. Dünkü yazımı 'seçim öncesindeki son yazım' diyerek yazmıştım. Ama dün içte ve dış dünyada yazılanları gördükten sonra bir şeyler daha yazmam gerektiğini düşündüm ve seçim öncesindeki bu son günde, program dışı bir istisna yapıp bu yazıyı kaleme alıyorum.)

Keza, dünkü yazımda ayrıca, 'Seçim sonuçlarıyla ilgili tahminlerimi soranlara, ortak cevabımdır' diyerek, 'Tahminim yok, temennim var ve bütün tahminler de temennilere ve de anket şirketlerininkiler ise aldıkları paralara göredir.' demiştim.

Dün dikkatimi çeken hadiselerin başında, Muharrem İnce'nin bir takım oyunlar ve kaset tuzaklarıyla, adaylıktan çekilmesini sağlayanların, 'bayram sevinci içinde kutlamaları' geldi, TV. ekranlarına da yansıyan sevinç gösterileri İstanbul'da bazı mâlûm semtlerde gece gösterilerine bile dönüştü.. Entrika ve tuzaklarla kazanılmaya çalışılan bir Başkanlık'tan ne beklenir?

Ama benim ilgimi daha bir çeken, dün sabah Yahoo'nun haberlerine bakarken, Londra gazetelerinden The Telegraph'ın 'NATO'nun içinde bir düşmanı var ve düşüşe geçiyor ' şeklindeki ilginç başlıklı, 11 Mayıs 2023 tarihli ve Con Coughlin imzalı yazısı oldu..

Onlar da kendilerine düşeni yapmışlar ve arzularını, ümidlerini çok net olarak ortaya koymuşlardı. Daha önce, İngiliz, Fransız, Alman dergilerinden aktarmalar yapmıştık..

Alman 'Der Spiegel' dergisi de saldıracakmış gibi gösterilen bir Erdoğan fotoğrafı ve arkasındaki saltanat koltuğu ise parçalanmak üzere ve 'Hilâl' alemi de kırılmış şekilde bir kapak yaptı, son sayısında..

Dün de Amerikan TIME dergisinde sonra da Reuters ve AFP Ajansları'nın haber bültenlerinde yer alan yorumlar..

Doğrusu, hayret etmemek elde değil.. Çünkü sadece haber vermiyorlar, 'Türkiye'nin başından Erdoğan'ın nasıl uzaklaştırılması gerektiği'ne dair yorumlar yapıyorlardı.

Sanırsınız ki, onlar kendi ülkelerinin başkanını seçiyorlar veya Erdoğan sanki onların ülkesinin başına bir takım demokratik atraksiyonlarla gelip oturmuş ve 20 küsur senedir mağlub da edilemiyor! Şimdi onu kendi ülkelerinin başından nasıl uzaklaştırabileceklerinin çabasındalar!!! Evet, aynen böylesine bir muhalefet sergiliyorlar ki, Kılıçdaroğlu da onların ileri karakol kumandanı adetâ.. Erdoğan düşmanlığına ve Kılıçdaroğlu'nun kazanması ihtimaline böyle bir heyecanla sarılıyorlar.

Nitekim Amerikan emperyalizminin sözcüsü durumunda olan TIME dergisinde 12 Mayıs günü yer alan 'Lan Bremmer' imzalı yorumda şöyle yazıyordu, özetle:

'Erdoğan yirmi yılı aşkın bir süredir başbakan ve cumhurbaşkanı olarak iktidarda.. Ancak popülaritesi son zamanlarda Türkiye'de (...), özellikle Şubat ayı başlarında meydana gelen ve 50.000'den fazla insanı öldüren bir dizi yıkıcı depremler yüzünden darbe aldı..

Erdoğan, 20 yıldan fazla bir süredir Türkiye siyasetini yeniden şekillendirdi ve yönetti. Önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı olarak, (...), dinî değerlere ve sosyal açıdan muhafazakâr politikalara hitap eden bir siyasî temel oluşturdu. (...)2016'daki başarısız askerî darbenin ardından ordunun üst kademelerini tasfiye etti.

(...) Yabancılar, dış politikalarında beklenen farklılıklara odaklanacaklar. NATO İttifakı'nın bir üyesi olarak bile, Erdoğan, Batı ile Rusya arasında bir dereceye kadar bağımsızlık sağladı. Çeşitli zamanlarda, neredeyse her önemli soruya işlemsel bir yaklaşımla Rusya, Avrupa ve ABD'ye hem kur yaptı, hem de çileden çıkardı. (...) Erdoğan, Ukrayna'ya tam destek veren diğer NATO üyelerine katılmadı, ancak hem Ukrayna hem de Rus tarım ürünlerinin Karadeniz'den Akdeniz'e akışı da dâhil olmak üzere çok önemli bir anlaşma yapıcı olarak Türkiye'nin hizmetlerini sundu. Erdoğan'ın AB ve bazı Avrupa hükümetlerine yönelik sert sözleri, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği gibi konularda ayak sürümesi onu Brüksel'de sevimsiz hale getirdi.

Kılıçdaroğlu'nun zafer kazanma ihtimalinin Avrupa'da ve Washington'da memnuniyetle karşılanmasının ana sebebi budur. (...)

Yine de Erdoğan'ın kazanma yeteneğinden şüphe etmek hata olur. Politik yeteneği ve destekçilerinin sadakati müthiş olmaya devam ediyor.

Reuters-12 Mayıs'ta, Kılıçdaroğlu'nun, "21. yüzyılda NATO sadece askerî bir örgüt değil, aynı zamanda demokrasiyi savunan bir örgüttür. NATO ile ilişkilerimizi geçmişte olduğu gibi aynı çerçevede sürdüreceğiz." dediğini aktarıyordu. (Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki bütün askerî darbelerin, NATO'nun bilgisi dâhilinde yapıldığını söyleyecek değildi ya..)

Seçimlere iki gün kala (...) Kılıçdaroğlu, Reuters'e verdiği bir röportajda Rusya'nın Türkiye'nin iç işlerine karışmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Rusya bunu reddediyor.

(...)Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana diplomatik bir dengeleme eylemi yürütüyor. Ankara, Rusya'ya yönelik Batı yaptırımlarına karşı çıkıyor ve Karadeniz'deki komşuları olan hem Moskova, hem de Kiev ile yakın bağlara sahip.

Kılıçdaroğlu ise, Türkiye'nin (...) çağdaş dünyayla uyumlu hareket eden bir dış politika izleyeceğini söyledi.

Biraz da The Telegraph'ın yazısından bazı görüşleri aktaralım, özet olarak.. Çünkü bu yazı, herhangi bir yazı değil, emperyalist güçlerin pîri olan bir ülkenin bakış açısını da yansıtıyor..

'Türkler hafta sonu sandık başına gittiğinde, sadece ülkelerinin gelecekteki siyasî gelişimini belirlemekle kalmayacaklar; Ankara'nın, Batı ittifakının hayatî bir ekseni olarak konumunu koruyup koruyamayacağına karar verecekler.

Türkiye ekonomisi (...) hâlâ Şubat ayındaki yıkıcı depremle yüzleşmek için uğraşırken, muhalefet partileri ülkenin otoriter lideri Erdoğan'ı devirmek için nadir bir şansları olduğuna inanıyor.

Bir zamanlar Türkiye'nin (...)Avrupa ile daha yakın ilişkiler kuracak bir modernleştirici olarak selâmlanan 69 yaşındaki Türkiye cumhurbaşkanı zamanında, bu ülke belirgin bir şekilde İslâmcı bir bakış açısı kazanmıştır. Bu durum, Batılı liderler arasında Türkiye'nin bir NATO müttefiki olarak süregelen güvenilirliğine ilişkin soruların sorulmasına yol açtı.

Daha yakın zamanlarda Türkiye, İsveç'in ittifaka katılmasına yönelik düzmece itirazlarıyla NATO liderlerini hayal kırıklığına uğrattı.

Sonuç olarak, birçok NATO lideri ve on milyonlarca Türk, Pazar günkü Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin Erdoğan'ın iktidardan atılmasıyla sonuçlanacağını umutsuzca umut edecekler.

(...) Adalet ve Kalkınma Partisi, modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk'ün kurduğu laik anayasal çerçeveyi yıkmaya girişti.

(...) Muhalefet kazansa bile, Erdoğan'ın izlerinin silinebileceğine garanti yok.'

Evet, 64 milyona yakın insanımız yarın sandıklara gidecekler..

Emperyal dünyanın bazı yayın organlarında, -ki, hemen tamamı da, aynı zamanda, Siyonist güç odaklarının da tekelindedir- son iki günde yapılan değerlendirme ve yorumların en hassas kısımlarından, bir zakkum demeti hazırladık.. Tahammül edip koklayabilecek olanlar, bir kez daha düşüneceklerdir, inşaallah..

Bir daha hatırlatalım:

Ülkemiz insanlarının çok büyük bir bölümünün, bağlısı oldukları inanç değerleri açısından, inançlarına göre bir değerlendirme yapmakta gevşeklik göstermeyeceklerini; haysiyet ve şereflerini milâdî-1071'deki Malazgirt Zaferi'nden bu yana, bu aslî inanç değerlerine bağlılık yoluyla korunduğunu unutmayacaklarını ve büyük ekseriyetle leke düşürmeyeceklerini, ülkelerine emperial güç odaklarının sözcü ve gözcülerinin nasıl baktıklarını değerlendireceklerini göreceğiz, inşaallah..