Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

USA, İsrail ve Suûdî rejimleri, İran için planlar peşindeyken..

Amerikan eski başkanlarından Carter’in, arap rejimlerinden bir kısmının temsilcileriyle görüşürken, ‘İsrail ile değil, kendi devletleriniz arasındaki yığınla ihtilaflarla meşgul olun..’ dediğini Mısırlı ünlü yazar Hasanyn Heykel anlatmıştı, bir yazısında.. 

*** 

Telaviv’deki bir stratejik araştırmalar merkezinin yıllarca önce yayınladığı bir raporda da; ‘bölgedeki arap, türk, fars, kürd, süryanî vs. etnik unsurların ihtilaflarına çözümler araştırmak’ zâhiren çok ‘hayırhah’ (!) çalışma gruplarının oluşturulması gerektiğinden söz ediliyordu. 

Yani, anlaşılacağı üzere, her şey, İsrail’in varlığını sürdürmeye yönelik.. Böyle olunca da, bölgedeki ülkelerin ve halkların etnik, mezhebî, askerî, coğrafî ve sosyo-ekonomik ihtilaflarının nasıl ‘çözüm’e kavuşturulacağına dair parlak fikirler (!) de kendiliğinden yeşerir! O zaman da, İsrail, USA, Rusya ve emsali güç odaklarının, sahneye ‘kurtarıcı’ olarak çağrılmalarını sağlanır. 

Böyleyken, Müslüman halkların, birbirleriyle etnik, mezhebi, coğrafî veya sair sosyal farklılık ve ihtilaflara takılıp kalmaları, sadece basiretsizlikle bile anlatılamayacak bir durumdur. 

*** 

Bu merhalede, Suûdî -İran rejimleri arasındaki düşmanlık da Amerika ve İsrail’in istediğikıvamda şiddetleniyor. Hemen bütün arap rejimlerinin medya organlarında, İran’ın İsrail’den bile tehlikeli olduğu savunuluyor. Bu anlayışı Türkiye’de paylaşanlar bile var. İran rejimi de, gerçek ve tek doğru İslam’ın, kendi anlayışları olduğunu söyleyerek, şeytanî planların ekmeğine yağ sürüyor. Halbuki, Tayyip Erdoğan, birkaç yıl önce, İran’a gittiğinde, en üst yetkililerle görüşürken, ‘Benim dinimin adı, şiîlik veya sünnîlik değil, İslâm’dır.. Onlar İslam’ın yorum farklılıklarına verilen isimdir..’ demişti; doğru bir yaklaşımla.. 

*** 

Şimdilerde, Amerikan emperyalizmi ve İsrail rejimi, Trump’ın hiçbir diplomatik kural tanımaz saldırgan tavrıyla İran’ı daha bir sıkıştırmaya çalışıyor; ‘savaş’tan başka bir B planlarının olmadığından söz ediyor. 

Bu durumda, Suûdî rejimi de selden kütük kapmak hayaliyle, İran’la hesaplaşma derdinde.. Hattâ fiilen bütün iktidarı bulunduran yeni Veliahd M. bin Selman’ın da İran’ı saf dışı etmekte sınır tanımaz bir düşmanlık duygusuyla; Amerika ve hattâ dolaylı irtibatta olduğu anlaşılan İsrail ile birlikte hareket edeceğinin işaretlerini veriyor. 

İran rejimi de, ‘Suûdî rejimi bir yanlış yaparsa, füzelerimiz ateşlendiğinde, geride ne Vehhabîlik kalır, ne de Mekke ve Medine hariç, bir Suûd diyarı!..’ gibi tehditleri en üst rütbeli kumandanlarının ağzından telaffuz ediyorlar. Bu gibi tehditlerle Suûdî rejimi Amerika’nın kucağına daha bir atılıyor. 

Böyle bir merhalede, ‘nükleer çalışmalardan ve balistik füzeleri çoğaltmaktan vazgeçmemesi ve de Irak ve Suriye, Yemen, Lübnan gibi ülkelerin iç işlerine karışmayı sürdürmesi’ halinde, Amerikan emperyalizminin İran’a daha ağır müeyyideler uygulamaya hazırlandığı anlaşılıyor. İran ise bu çalışmalara daha da hız vereceğini açıklıyor. 

Öte yandan Rusya bile, Suriye’deki İran ve Hizbull.. güçlerinin de geri çekilmesini isteyerek, İran’ı yalnız bırakabileceğin işaretlerini veriyor. İran medyası şimdi bunun tedirginliğini yansıtıyor. 

*** 

İlginçtir, bütün bunlar olur ve Tayyip Erdoğan, Amerika’nın İran aleyhindeki kararlarının yanlışlığını açıkça ifade ederken, İran’ın önemli resmî ve yarı resmî yayın organlarında, Türkiye ve Erdoğan aleyhinde yayınlar yapılması, anlaşılması zor bir tavır..