Dünkü yazýmda, ‘Amerikan Baþkanlarý’nýn Abraham Lincoln gibi 1-2’si müstesnâ, hemen herbirisi de ‘gücetapar’ kimselerdi; (…onlardan birisi olan ) Trump da (…) bir ‘gücetapar’ idi ve amma, þimdi, o tapýndýðý ‘gücetaparlýk’ sisteminin diþlileri arasýnda ezilmek üzere..’ demiþtim.
Yýllarca Chicago’da, þimdi ise, Kanada- Montreal’de yaþadýðýný bildiren bir okuyucu, ‘Birleþik Devletler’in istiklâl hareketinin lideri olan George Washington’u unutmuþsun, Lincoln’den önce onu zikretmeli deðil miydin?’ diye yazmýþ mesajýnda.. Ve, Amerikan tarihini iyi bildiðini de eklemiþ..
Bilgiye elbette saygý duyulmalýdýr. Ancak, sahib olunan bilgiyle, nereye ve hangi hangi açýdan bakýldýðýdýr, önemli olan..
Lincoln’ü diðerlerinden ayýrarak zikrediþ sebebi, iþte bu noktadandýr. O, Kuzey- Güney eyaletleri arasýnda, köleliðin kaldýrýlmasý konusundaki derin ihtilafýn, 1860’larýn baþýnda yýllarca süren kanlý bir iç-savaþa dönüþmesi sýrasýnda, ‘köleliðe karþý olan Kuzey eyaletleri’nin safýnda yer almýþ ve o siyasetinin bedelini de, o iç-savaþýn zaferle noktalanmasýndan sonra, uðradýðý bir suikasdde can vererek ödemiþtir.
G. Washington ise, Ýngiltere Krallýðý’na karþý ve de insan hak ve hürriyetlerini kutsayarak baþlatýlan ve 4 Temmuz 1776 tarihinde istiklâl’in/ baðýmsýzlýðýn ilân edilmesiyle noktalanan hareketin lideri olmasýna raðmen, -yazýlanlara bakýlýrsa-, servetinin büyük bir kýsmýný ‘köle ticareti’nden kazanmýþ birisiydi.
Halbuki, 4 Temmuz 1776’daki Ýstiklâl ilânýndan sonra Thomas Jefferson, Benjamin Franklin vs. isimlerce yazýlan Amerikan Ýstiklâl Beyannâmesi’nde, ‘Bütün insanlarýn Tanrý tarafýndan eþit yaratýldýklarýna; ve onlara hürriyet ve mutluluðu arama hakký gibi geri alýnamaz haklar verildiðine inanýyoruz. (…)’ denilir.
O çok övülen Amerikan Anayasasý’nda bunlar yazýlýdýr, ama, Amerikan Kongresi’nde ‘siyah derili insanlar ve kadýnlar’ insan sayýlabilir mi?’ tartýþmasýnýn tarihi, 1855’tir ve o konu halledilemediði için, o tartýþmadan 5-6 yýl sonra da Ýç-Savaþ kaçýnýlmaz olmuþtu.
Afrika’dan, kemendlerle yakalanan siyahî insanlarý zincirlere vurarak, ailelerinden, yurtlarýndan kopar bir hayvan veya bir ticarî mal gibi gemilere doldurarak Amerika kýt’asýna götüren ‘köle tâcirleri’nin asýrlarca süren trajik hikâyesi ise, bir gazete sütununda anlatýlamaz. Ki, o ýrk ayrýmcýlýðý, -özellikle, 1965’lerdeki kanûnî düzenlemelerle ortadan kalkmýþ olsa bile-, sosyal hâfýzalarda özü itibariyle hâlâ da terkedilmiþ deðildir; ve hâlâ da, ‘WASP’ (White-Anglo-Sakson-Protestan/ Beyaz+Anglo-Sakson+Protestan) formülü esastýr, zihinlerde..
Evet, sadece kendilerini insan sayan ve insan hak ve hürriyetlerine de ancak kendileri açýsýndan ve de sadece ‘beyaz insanlarýn insan sayýldýðý’ bir anlayýþ...
Açýktýr ki, Amerika kýt’asý 1492’de keþfedildikten sonra, oradaki kýzýlderili yerli halklar korkunç bir ‘jenosid’e /soykýrýma uðratýlmýþtýr, Avrupa’dan giden ‘beyaz göçmen’lerin örgütlü silahlý elemanlarý eliyle..
Ki, fransýz filozofu Voltaire, 250 sene öncelerde, Avrupalýlar eliyle öldürülen Amerikan yerlilerinin sayýsýný 12 milyon insan olarak belirtmiþtir. Bu rakam, o zamanki dünya nüfusu açýsýndan deðerlendirildiðinde daha bir korkunçtur.
Elbette, o önceki asýrlarýn korkunç cinayetlerinin hesabýný da Birleþik Devletler’e fatura etmek doðru olmaz; ama, USA halklarýnýn esasýný da, Avrupa’dan giden ‘beyaz’lar teþkil etmiþtir. O ‘soykýrýmcý’ anlayýþýn, kromozomlardaki genler aracýlýðýyla nesilden nesile devam ettiði konusu, sosyal psikoloji ve bioloji gibi tecrübî ilimlerin konusu.. Ama, bu durum, Amerikan emperyalizminin hele de son 100 yýl boyunca dünya çapýnda sergilediði saldýrganlýktan da anlaþýlabilir.
Maddî açýdan, servet ve kuvvet açýsýndan, -deðiþik bir söyleyiþ þekliyle-, ‘zer ve zor’ gücü açýsýndan dünyanýn en büyük devletlerinden birisi olduðu kabul edilen Birleþik Devletler’in, bir Baþkanlýk seçimini bile saðlýklý þekilde gerçekleþtiremeyip, içine düþtüðü buhran, 245 yýllýk bir geçmiþi olan bu devletin sosyal bünyesinin ne kadar kýrýlgan olduðunu göstermiþ bulunmaktadýr.
Þu son ‘Kongre Baskýný’nda, o acaib boynuzlu kýlýk-kýyafetlerle, Vikinglerin veya eski Roma Ýmparatorluðu’ndaki gladyatörlerin veya Yahudi düþmanlýðý sembollerinin ve ‘beyaz üstünlükçü’lüðe yapýlan vurgularýn dünyaya verdiði mesaj, diðer güvenlik zaafýndan ve diðer bütün tehlikelerden de önemlidir. Çünkü bu bakýþ açýsý, ‘Cehennem, yani diðerleri..’ diyen ve sadece kendisini insan haklarý havarisi gibi gören ve dünyaya insanlýk dersi vermeye kalkýþan zorba bir ilkelliðin sergilenmesini getirdi. Ki, 75 milyona yakýn oy alan Trump’ýn tarafdarlarýnýn kendi eylemlerini büyük çapta hâlâ da savunmalarý, kendi sosyal bünyeleri içindeki farklýlýklara bile tahammül edemeyen bir tuhaf ‘demokratik’ gücün, dünyanýn baþka halklarýna, hele de Müslümanlara nasýl bakacaðýný da anlatmaktadýr.