Üslubunuzu seveyim

İki videodan bahsedeceğim. İkisi de hayli ilgi görüyor. Biri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili. 

“Bu adam size ne yaptı” başlığıyla dolaşan video Erdoğan’ın bu ülke için yaptıkları, Ak Parti’nin hizmetlerini sıralıyor.

Bir çırpıda 13 yılın özetini veriyor.

“Karneyle ekmek mi dağıttı?”

“Camilerinizi ahır mı yaptı?”

“Yağ, tüp şeker kuyruğuna mı dizdi?”

“Enflasyonu yüzde 70’e mi çıkardı?”

“Ekonomiyi ABD’den ithal bakana mı emanet etti?”

“Emeklilerin maaş kuyruğunda ölmelerine mi sebep oldu?”

“Paranız olmadığı için hastanelerde rehin mi bıraktı?”

“Sabah 4’te hastane kuyruğuna mı dizdi?” 

“Susuz bırakıp sırtınızda su bidonları mı taşıttı?”

“Çöp dağları oluşturup hastalık mı saçtı?”

“İmam hatipleri, Kur’an kurslarını mı kapattı?”

“Başörtülülere okulları yasak mı etti?”

“Diktatör dediniz de bir sağdan bir soldan kaç kişiyi astı?”

“Türkiye’yi IMF’ye muhtaç hale mi getirdi?”

“Ne yaptı Recep Tayyip Erdoğan size?”

Aklını birilerine kiraya vermemiş, ayaklarını bu topraklara basan, bu ülkenin hayrı için “Milli ve Yerli” duruş sergileyen herkese sorulacak ve eğer bir şekilde kaymışsa şirazeyi düzeltecek sorular bunlar.

Tamam.

Tüm bunları yapmasına rağmen, oy vermeseniz de bu ülkenin Cumhurbaşkanını sevmeyebilirsiniz. Rahatsız da olabilirsiniz. Bu rahatsızlığınızı adlandırmak, anlamlandırmak için de “üslubunu beğenmiyoruz” diyebilirsiniz.

Haksız olsanız da anlaşılır bir durum.

Ama üslubundan rahatsız olduğunuz Erdoğan’ın yaptığı yapabildiği, demokrasi, insanlık, etik ve ahlak çerçevesinde, kimseye küfür etmeden, gayrı ahlaki ifadeler kullanmadan fikir açıklamaktan öteye gitmiyor, istese de gidemez zaten.

Peki siz ne yapıyorsunuz?

Yazının başında belirttiğim çok izlenen videoların ikincisi bu soruya cevap veriyor.

Erdoğan’ın üslubundan rahatsız olanların temsilcisi, Uğur Dündar, Müjdat Gezen, Yaşar Nuri Öztürk ve Levent Üzümcü hep birlikte Halk TV’ye çıkıyorsunuz.

Kim tarafından verildiği belli olmayan “Aydın” sıfatınızla, “bir süreliğine de daha” kurtarılmış kaleniz İzmir’de kalabalığı da topluyorsunuz.

Başlıyorsunuz sayıp sövmeye.

Ekranda izleyici kitlenize, salonda toplanan taraftarlarınıza hitaben, bu ülkenin Cumhurbaşkanına en ağır hakaretleri, en ağır küfürleri sergiliyorsunuz.

“Sana ne lan Pe....” İle başlayıp, “ben de senin ...” ile devam eden cümleler, konukların birbirlerini gazlamasıyla sürüp giden bir yayın.

En acısı da salonda toplanan bir kısım izleyicinin bu üslubu alkışlaması, rahatsız olduğu belli olanların ise hiçbir tepki gösterememesi.

Bu küfürleriniz, hakaretleriniz elbette karşılıksız kalmaz, kalmamalı. Hukuk devletiysek, yürürlükte olan kanunlara göre cezalandırılmanız şart. Bu işin adli boyutu. Savcılık ilgilenir herhalde.

“Duayen gazeteciyim” demeniz, kendinizden bahsederken üçüncü tekil şahıs kipi kullanmanız, Genel Başkanları, Başbakanları hizaya getirerek yayın yaptığınız günlerden güç almanız, ahir ömrünüzde “küfürbaz” damgası yemenizi engellemiyor Uğur Dündar

Oynadığınız 3. sınıf filmler bir yana, kayan şirazeniz nedeniyle, tüm suçu seçilmiş hükümette, seçilmiş Cumhurbaşkanında görmeniz sizin de ahir ömrünüzde “küfürbaz” damgası yemenizi engellemiyor Müjdat Gezen.

Dini eğip bükme çabanızın, ayetleri tersyüz etme gayretiniz, başörtüsüne savaş açmanız, cennetin anahtarı sizdeymiş gibi deistleri, ateistleri cennete buyur etmeniz zaten “şarlatan” sıfatını hak etmenize yeterdi ama üstüne üstlük yine diğer partnerleriniz gibi ahir ömrünüzde bir de “küfürbaz” damgası yediniz Yaşar Nuri Öztürk. Afiyet olsun.

Levent Üzümcü’ye de söylenecekler var ama O daha yolun ortasında. Heybesine diğerleri gibi cerahati doldursun hele. Ahir ömründe O da diğerleri gibi olunca O’na da söyleyecek bir cümlemiz olur.

O çukur seviyede nasıl nefes alıyorsunuz bilmiyorum ama sizin herhangi birinin üslubundan rahatsız olma gibi hakkınız olamaz.

Cumhurbaşkanı bu üslubunuza ne der bilmem ama ben olsam tek cümle yeterdi.

Seveyim sizin üslubunuzu...