Gazetemizin 11 yıldır verdiği Necip Fazıl Ödülleri'nin 2024 yılının sahiplerine ödülleri bu akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iştirakleriyle verilecek.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in "Büyük Doğu" adını verdiği fikriyatının önemini bugünlerde daha iyi anlıyoruz.
"Arap Baharı" adı verilen İslâm ülkelerindeki hareketlenmelerde de gündeme gelen ve bugün Suriye'deki halk devrimiyle birlikte konuşulan mevzu, yönetim şeklinin nasıl olacağı.
Mâlumunuz zamanımızın kutsal mefhumu "Demokrasi". Dünyada her şey onun için yapılıyor. Seçimler de demokrasi için yapılıyor, seçilmiş hükümetleri deviren darbeler de demokrasi için yapılıyor, bombalar da demokrasi için atılıyor, işgaller de demokrasi için yapılıyor, işgal edilen topraklarda tecavüzler de demokrasi için yapılıyor, hatta kundaktaki bebekleri öldürmek bile demokrasi için!
Sadece son 35 yılda ABD ve müttefiklerinin İslâm dünyasına demokrasi getirmek neler yaptıklarını bizlere canlı canlı izlettirdiler. Demokrasi getirmek için işgal ettikleri topraklarımızda artık ot bitmiyor!
Demokrasi öyle 'mübarek' bir mefhum ki her şenaati örtebiliyor.
Öyle oyunu kurallarına göre oynamak da yetmiyor. İşte Mısır'da gördük. 2012 senesinde halkoyuyla seçilen Muhammed Mursi bir yıl sonra askeri darbeyle devrildi. Demokrasi için binlerce kilometreden bombalar taşıyan ABD ve müttefikleri, Mısır halkın seçimi olan Mursi'nin meşru iktidarının elinden alınmasına yol verdiler. Muhammed Mursi, mahkeme salonunda yargılanırken öldürüldü. Arkadaşların çoğu idam edildi, idam edilmeyenler ise öldürülmekten beter işkencelere maruz kaldılar. Görüleceği üzere, sadece demokrasinin kurallarına uymak yeterli değil. Dünyaya demokrasi dayatması yapan ABD/Batı'nın isteklerini de yerine getirmeniz gerekiyor.
Demokrasi adı altında sergilenen tiyatroları anlatmakla bitmez. Maalesef demokrasi zokası Müslümanlar tarafından fena yutuldu. Sistem kuralım, dünyaya bizim de yönetim şekli teklifimiz olsun derdini taşıyan pek yok.
Niye ABD/Batı'nın demokrasi dayatmasına mahkûmuz?
İşte bu noktada Üstad Necip Fazıl Kısakürek'e müracaat edilmelidir. Üstad, "Varlık sebebim" dediği İdeolocya Örgüsü adlı eseriyle dünyaya bir yönetim şekli teklif ediyor. Mezkûr eserinden bu teklifi yaparken de ilk önce doğu batı muhasebesiyle birlikte içinde bulunduğumuz burhanı da kare kare gösteriyor.
Başkan Erdoğan'ın başucu kitaplarından biri olan İdeolocya Örgüsü'nden bahsetmeden Necip Fazıl Kısakürek konuşulamaz.
Ne çile çektiyse, ne yaşadıysa İdeolocya Örgüsü'ndeki sistemleştirdiği düzeni hayata geçirmek içindi.
Aman dikkat edelim de Üstad'ın aşağıdaki noktalamasında geçen "Yabancı"lardan olmayalım:
Lâfımın dostusunuz, çilemin yabancısı,
Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı?