Yeþim Ustaoðlu imzalý Araf yönetmenin empati kurma becerisini izleyiciye de aktarabilen, toplumsal duyarlýlýðý yüksek bir aþk filmi.
YÖNETMEN Yeþim Ustaoðlu’nun Venedik’te prömiyer yapan filmi Araf hem biçim hem içerik yönünden adýný bire bir yansýtýyor. Gerçekçi bir sinema yapma kaygýsý gütmeden rüya gibi bir atmosfer yaratarak yürek yakan bir gerçekliði betimlemeyi baþarýyor. Selvi Boylum Al Yazmalým’ýn çaðdaþ ve karanlýk bir versiyonu gibi canlandýrabilirsiniz gözlerinizin önünde. Soðuk renkleri, loþ ýþýðý, beyazlýðý hazin bir armoniye dönüþtüren görüntü yönetimiyle melankolik bir lirizm yaratýyor. Her þeyden önce bir aþk filmi bu ama onun etrafýnda sinema sanatýnýn bütün zenginliðiyle bir hare örebiliyor.
Televizyon ekranlarýnda bir sömürüye dönüþtüðü için zaman zaman yakýndýðýmýz; trajik olaylar sonucu ayrýlmýþ çiftlerin, küsmüþ bireylerin barýþmak ya da hesaplaþmak için çýktýðý programlarýn sahne arkasýna giriyor, Araf. Sinemacý ve sinemasever kitlenin hemen hemen hiç temas etmediði insanlarýn gözünden bakabilen yönetmen empati kurma yeteneðini bize de aynen aktarýyor. Araf bir özdeþleþme sinemasý örneði olmadan kendimizi kahramanlarýnýn yerine koyabilmemizi saðlayan bir film. O hayatlar nasýl yaþanýr merakýndan ziyade o karakterler ne hisseder duyarlýlýðýna odaklanýyor.
Ýki arada bir derede, ne biri ne öteki olma durumu filmin her ögesinde mevcut. Mekan bir taþra kasabasý ama kýrsal deðil tersine son derece endüstrileþmiþ bir yer (Karabük). Filmin hemen baþýnda izlediðimiz dýþarýdan üstü taþlaþmýþ çamur gibi görünen ama devasa kaplarýndan bir uçuruma dökülürken yanardað lavlarýný andýran demir çelik endüstrisi atýklarý çok manidar.
ARAF BÝR YÖNETMENLÝK BAÞARISI
Hayatlarý geçim kaygýsýna endeksli, umutlarý bile kýsýtlýiki genç kahraman bir yol üstü dinlenme tesisinde çalýþýyor. Onlarý genellikle burada ya da servis aracýnda görüyoruz. Yol, köprü, kavþak geleceðe yönelik iþaretler gibi beliriyor sürekli. Sabahýn hala gece denebilecek kadar erken ya da gecenin artýk sabah denebilecek kadar geç bir saatinde olup bitiyor çoðu þey. Kýz tesiste mola veren kamyon þoförünü ilk kez uykuyla uyanýklýk arasýnda görüyor. Rutin hayatýndan izinsiz bir kaçamak yaptýðý düðünde dans ederken, geçici olarak kaldýðý arkadaþýnýn evinde bir ekstaz halinde aþýk oluyor ona. Bir kýyý otelinde birlikte oluyorlar. Önce bir bekleyiþ sonra bir travma halinde yaþýyor bu iliþkiyi. Bilinçli edimlerle kendinden tamamen çýkma sendromu arasýnda...
Hayatýndaki en güzel þeyin bu kýz ve ona duyduðu aþk olduðunu düþünen delikanlý öfkesini internete yüklediði kliplerden çýkarýyor. Var olduðunu duyuracak bir alan orasý. Yeþim Ustaoðlu onlarla da empati kuruyor ve bize kurduruyor. Kimdir o çýlgýnlýklarý yapýp bize izlettiren gençler? Nedir dertleri?
Teknolojiyle bütün ülkeye ve dünyaya açýlmanýn mümkün olduðu bir çaðda geçimlerini zor zar saðlayan, aþký doyasýya yaþayamayan, yoksullukla ve yasaklarla çevrili, küçük bir kasabaya sýkýþmýþ kalmýþ orada kendi küçük mutluluklarýný tatmayý bekleyen gençlerin öyküsü hakikaten ustaca bir yönetmenlik baþarýsýna aracý oluyor Araf’ta. Yeþim Ustaoðlu iki genç oyuncusunu çok iyi yönlendirmenin yaný sýra Özcan Deniz’i de bambaþka birine dönüþtürmüþ. Ýlk kez beyazperdede bu kadar etkileyici performans veriyor ve çok çekici görünüyor! Nihal Yalçýn ise Yeraltý’nýn ardýndan Araf’ta da günümüzün dikkatle izlenmesi gereken yeteneklerinden biri olduðunu kanýtlýyor.