Utan!

Durur mu hiç? Geri kalır mı hiç? Sözü bir punduna getirip Menderes’e bağlamadan rahat eder mi hiç?

Önceki gün gene Menderes hatırlatması yaptı...

Bu iş kabak tadı verdi ama olsun...

Biri hâlâ “bebek ölümleri”nden ve “Yunanistan’ın gelişmişlik düzeyi”nden gidiyor.

Diğeri (“İslam kardeşliği Kürt meselesini çözer mi hiç?” diyen pos bıyıklı fanatik), “En iyi parti devletini, her türlü paralel devlete tercih ederim” diyor...

Bu da Menderes hatırlatması yapıyor: “Menderes de böyle yapmıştı...”

İyi, anladık Hasan Cemal, Menderes de böyle yapmıştı.

Ne olsun istiyorsun?

Menderes asıldı.

Erdoğan da asılsın mı?

Hem, bırak “Menderes de böyle yapmıştı” diye kafa şişirmeyi de, Menderes ne yapmıştı, onu anlat...

Sakın “ezberlerini” sıralama... “Tahkikat Komisyonu kurmuştu, basına baskı uyguluyordu, öfkeliydi, muhalifleri sindirmişti...” diye başlama...

Doğru dürüst şeyler anlat...

İkna et bizi...

Efendim, “Tahkikat Komisyonu” yetermiş de, artarmış bile... Buna hiç tevessül etmemeliymiş.

İyi de muhterem, idama gerekçe olarak gösterdiğin(iz) “Tahkikat Komisyonu” cari anayasanın verdiği bir yetkiydi... Kanun böyle vazediyordu...

Bu yetkiyi Mustafa Kemal ve İsmet Paşa kullandığında sesiniz çıkmıyordu...

Sokaklara dökülmüyordunuz...

Üniversitelileri dolduruşa getirmiyordunuz...

Tankların üzerine çıkıp nümayiş yapmıyordunuz. (“Ordu-millet el ele”ydi, öyle ya... Utanmazlar sizi!)

Darbe çığlıkları atmıyordunuz...

Kuzu kuzu “olanları” izliyordunuz ve durumunuzdan pek memnundunuz

Menderes’i de yetkilendiren cari anayasayla “Takrir-i Sükûn”lar çıkarıldı, gazeteler kapatıldı, “İstiklal Mahkemeleri” kuruldu, salkım salkım muhalif sallandırdı, katliamlar yapıldı, Dersim’in üzerine yüründü, dağlar taşlar bombalandı, azınlık vatandaşlar için özel vergiler salındı (Varlık Vergisi mesela), “Rum ve Yahudi masaları” kuruldu, itiraz etmediniz...

Biriniz de çıkıp,  “Bu fiiller anayasa suçudur... Sorumluları cezalandırılmalıdır, darağaçları kurulmalıdır” demedi.

Hâlâ demiyorsunuz...

Ne yani, Mustafa Kemal anayasal yetkisini kullanabilir...

Menderes kullanamaz mı?

İsmet Paşa anayasal yetkisinin dışına çıkabilir...

Menderes anayasal yetkisinin içinde bile kalamaz mı?

Bu mu?

Meslek hayatı boyunca örnek ve steril bir gazetecilik sergilemiş gibi, bir de şunları yazıyor: “Bu satırları dün gece yarısına doğru yazıyorum. Yazarken de hüzün duyuyorum. Çünkü gazeteciliğin içine düşmüş olduğu durum ya da çok sevdiğim mesleğimin bugünkü utanç verici hâlleri, emin olun, içimi acıtıyor...”

İçini, asıl, yazdığın “28 Şubat güzellemeleri” acıtsın...

İlle hüzünlenmek istiyorsan, Madanoğlu cuntasına asker yazıldığın için hüzünlen... “Üst düzey bir general beni aradı, dedi ki...” cümlesiyle yazıya başlayamadığın için hüzünlen... Necmettin Erbakan’a yaptıkların için hüzünlen... TÜSİAD ve Koç gazeteciliğine soyunduğun için hüzünlen... Çözüm süreci başlayınca, dağ bayır dolaşıp, “Sakın silah bırakmayın... Bu Tayyip var ya, sizi satacak” dediğin için hüzünlen... “İmralı düşünmek zorunda. Daha fazla insan ölmesin ama...” diyerek Perinçek-İşçi Partisi çizgisine düştüğün için hüzünlen.

Hatta utan!

Çünkü, “Mesleğimin bugünkü utanç verici halleri” cümlesini kuracak en son kişisin...