Erdoðan’a karþý Atatürk’ün yanýndaymýþ...
Hasan Cemal aðabeyimiz, “Cumhuriyet’in 95. yýldönümü” yazýsýnda böyle diyor.
Vaktim ve sabrým olsaydý, artýk bunama emareleri gösteren bu muhtereme özel bir parantez açar, bazý marifetlerini sýralardým.
Küçük bir özet geçeyim:
Kendisi, Cemal Paþa’nýn torunudur. Cemal Paþa Konaðý’nýn da varislerindendir.
Bu konaðýn nasýl tasarruf edildiðini bilmiyoruz... Kendisi de pay almýþtýr mutlaka... Bir Amerikan seyahatinde, yanýna gelip kendini tanýtan bir Ermeni, buna “Bu konak atalarýma aitti, siz gasp ettiniz” demiþ. Bizimki de bunu anlatýyordu ballandýra ballandýra... Madem gasp edilmiþ konaðýn varislerindensin, asýl pay sahiplerinin hukukunu gözetsene... Ya da gözetmek için ne yaptýn?
Bir þey daha:
Neredeyse bütün yazý hayatýný “barýþ” sözcüðünü çarçur etmekle geçirmiþ Hasan Cemal’in en büyük korkusu, bir gün barýþýn tesis edilecek olmasý...
Çözüm sürecinde üstlendiði rolü hatýrlýyorsunuz...
PKK silah býrakma sözü verdiðinde, kendini daðlara vurmuþ, “Ne karþýlýðýnda silah býrakacaksýnýz? Silah býrakmak aðýrýnýza gitmiyor mu?” diye terörist kafalamaya kalkmýþtý.
Bir PKK muhibbidir...
Barýþtan anladýðý Kürtlerle Türklerin eþit vatandaþlýk temelinde bir arada yaþamalarý deðil, PKK’ya yurtlanacaðý bir alan verilmesi ve Türkiye’nin bölünmesidir.
Bir zamanlar “solcu” geçiniyordu.
Anti-emperyalist tutumdan zerre nasibini almamýþ bir solculuk türüdür bu... Amerika’ya yatan, Amerikan silahlarýyla devrimcilik oynayanlardan þekva getirmeyen, Soros’a ve turuncu devrimlerine bayýlan, IMF politikalarýnda boncuk bulan bir solculuk...
Gençliðinde Atatürkçüymüþ...
Cumhuriyeti yýllarca “en büyük bayram” olarak kutlamýþ...
Atatürk onun gözünde “eleþtiri üstü”ymüþ...
Peki, sonra ne olmuþ?
Kendisi anlatsýn: “Atatürk benim gözümde ‘eleþtiri üstü’ydü. Üniversiteyi, Mülkiye'yi bitirinceye kadar da deðiþmedi bu bakýþ açým. Hatta üniversite sonrasý Atatürkçülük ve Kemalizm tabelasý altýnda cuntacýlýk, darbecilik iþlerine de karýþtým. (….) Zamanla, Cumhuriyet'in kuruluþundaki temel hatalarýn, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinde taþlarýn yerli yerine oturmasýný bugünlere kadar nasýl engellediðini görmeye baþladým. Bu hatalarýn Türkiye’de demokrasiyi ikinci sýnýflýða, üçüncü sýnýflýða mahkûm ettiðini fark ettim. / Neydi bu temel yanlýþlar? / Laiklik anlayýþýndaki aþýrýlýk, otoriterlik... Kürt yok Türk var! Kürtçe yok Türkçe var! 1938 Dersim kýrýmý... Müslümanlarý Türkleþtirmek... Müslüman olmayanlara karþý ayrýmcý politikalar... Trakya pogromlarý, Varlýk Vergisi, 6-7 Eylül'ler... Baþta tarih olmak üzere eðitime damgasýný vuran aþýrý Atatürkçü ya da Kemalist milliyetçilik...”
Görüyorsunuz elemaný...
Hem marifetlerini sýralýyor (cuntacýlýk ve darbecilik iþlerine karýþmýþ), hem de Erdoðan var diye “Cumhuriyetin temel hatalarý” dediði Kemalist uygulamalarý savunuyor.
O “Kemalist uygulamalarýn” Erdoðan tarafýndan deðiþtirildiði bilgisine sahip olduðu halde bunu yapýyor... Utanmaz þey!
Erdoðan’a karþý Atatürk’ün yanýndasýn, iyi hoþ da...
Peki, Atatürk’e karþý kimin yanýndasýn?
Cevaplanmasý gereken soru bu bence...
Millî bütünlüðümüze karþý Amerika’nýn, AB’nin, Soros’un, IMF’nin yanýnda olduktan sonra, Atatürk’ün yanýnda olmanýn kýymeti nedir ki?
Atatürk’ün yanýnda olsan ne yazar, olmasan ne yazar!