Ülke yönetimi konusunda herkesin bir hayali veya hedefi olabilir. Seçimler de bunun için yapılıyor esasen..
7 Haziran seçimleri öncesinde bazı kesimler arasında nasıl bir paslaşma olduğu görüldü.. O günlerde, İstanbul’da, özellikle de, kendilerini toplumun üstünde sanan kesimlerin semtlerine gidenler, sokakta, otobüs ve metro gibi toplu taşıt araçlarında, ‘cafe’ ve parklarda bile kime oy vereceklerinin hararetli tartışmalarını yüksek sesle yapanları görüyorlardı. 3- 4 ay öncelerde, yapılan o hararetli tartışmalar sonunda mâlum parti yüzde 75’leri bulan bir desteği elde etmişt i.
O semtlerde, şimdilerde, o tartışmalardan eser yok..
O heyecan mı kayboldu, beklediklerinin gerçekleşmiyeceği mi anlaşıldı; ya da bozulmasını istedikleri dengeler bozulur gibi olunca, ekonomik güçlerinin sarsılmaya başladığının korkusuna mı kapıldılar; bir şeyler oldu..
Bu satırların sahibi de, o semtlerdeki kalabalıkların arasında zamana zaman dolaşıyor.. Ama, şimdi sanki üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi bir suskunluk gözlemlenebiliyor.
***
Amma.. Başka bir cenah daha var.
Onlar, aynı değerler sisteminin içinden geldikleri Tayyib Bey’i tökezletmeyi kendileri için en büyük hedef seçmişler yıllardır.. Bu yolda, inatla direnip, akla hayale gelmez, insafsız ve gerçekdışı ve hattâ yalan suçlamalar yapıyorlar. Çoğu da, ehl-i namaz kimseler..
7 Haziran’da 1 milyon oy aldılar. O mikdar, başkalarının yaptığı gibi paslaşmalarla kullanılsaydı, dengeler değişebilirdi. Şimdi ise, Meclis’te bir grup kurabilmek ümidiyle, yani 20 m.vekili istediler, alamadılar. Birilerinin güçlüklerini fırsat bilip menfaate dönüştürmeye çalışmak, hukukta, ‘ızdırar hali’ olarak değerlendirilir ve ayıptır.
Sadece içteki muhaliflerin değil de, hele de Davos’tan beri hemen bütün emperyalist-şeytanî güçlerin de hedef tahtasına ve niçin koydukları ortada iken, Tayyib Erdoğan düşmanlığını sürdürmek isteyenler, biraz kalblerine dönüp bir muhasebe yaparlar mı dersiniz? Böylelerinin ütopik hayallerinden ya da basit fırsatçılık planlarından kurtulmaları umulur. Seçimde, HÜDAPAR gibi, aday çıkarmasalar, o bile bir uyanma vesilesi olur.
Ya da, filan kişi gibi adaylara ben oy vermem diyenler.. Herkesi memnun edecek aday listeleri hazırlamanın zorluğu ortada.. Bu gibiler, verecekleri oy’un, o beğenmedikleri adaylara olmadığını, Tayyib Erdoğan için olduğunu hâlâ anlamıyorlarsa; hayret!.
13 yıldır aslî değerlerimize en güç şartlar altında bekçilik yapan bir lideri bu gibi şahıs veya sandalye hesablarıyla yine tökezletirlerse.. Bilsinler ki, sadece bu ülke halkının değil, dünya müslümanlarının yüreğine de kurşun ağırlığıyla gam yükü çökerteceklerdir.
Ya, cami duvarlarına, ellerindeki kalıpları boya kutularına daldırıp, ‘Oy verme, Yaradan’a şirk koşmaktır.. Şirk koşma! ‘ laflarını yazanların ve böylece kendi oylarını da açıklayanların çabalarına ne demeli?
***
NOT: Gençlik yıllarında MTTB ve daha sonra da Millî Görüş camiasının hemen her kademesinde yorulmak bilmez, heyecanlı çabalarıyla tanınan Osman Yumakoğlu, birkaç yıldır süren rahatsızlığı dolayısiyle, Florya’da ilginç bir mekânda istirahat ettirilmekte ve tedavi görmekte..
19 Eylûl günü ziyaret ettim. Nefes alabilmesi için, boğazından bir delik açıldığından sesi çıkmıyor, ama duyuyor ve duygularını önündeki deftere yazarak dile getiriyor. Hâfızası da maşaallah, berrak..
Yerini bilhassa yazmıyorum. İlgilenmek isteyenler öğrenir ve o zaman, bazıları belki biraz daha insaflıca düşünebilir.
Bu sıkıntılı döneminde, ona bu imkanı sağlayan en üstteki siyasî irade sahibinin hassasiyetine teşekkürler..
Osman Bey’e de, Allah’u Tealâ’dan sağlık ve âfiyetler niyaz ediyorum.