Uyum Sağlamak

Dünyadaki önemli gelişmede hangi rolü  oynayacağız.Bu değişimin tamamını bize uyacak şekilde yapamayız. Büyük güçler de ortamı değerlendirmek ve ona uyum sağlamak zorundadır. Bu her gücün aynı ölçüde değişime müdahale edebileceği anlamına gelmez. Ancak bir dağda yol yapılıyorsa her güç kapasitesini kullanır ve yolun çizgisini güçlü olan  belirler. Diğerleri yapılacak yol birkaç tane ise bunlardan işine yarayanda çalışır.Bir sonuca  varmak için uygun bir politika uygulamak gerekir. Bu yolu belirlemez ama kime destek oluyorsa onun başarısına katkıda bulunur.

Yolumuzu belirlemek için gerçekleştirmek istenen projeleri doğru değerlendirmek ve gücümüz  ölçüsünde projelerden birine destek vermek gerekir. Her güç kullananın becerisine göre başarılı olabilir. Başarının birinci yolu olayı doğru değerlendirmek ve etkili olan güçlerin hedefini ve başarı şansını belirlemektir. Burada  hedefi belirlemeyen ama birinin başarılı olmasını sağlamak için onu desktekleyen güçlerin önemli bir engeli vardır. Dünyadaki rolünün bilindiğine ve bunun çok etkili olduğuna inanırlar. Bu düşüncenin yanlış tarafı her olayda rollerinin aynı olmayacağını ve etkilerinin sınırlı olacağını düşünmeden önemli etkileri olacağını düşünmesidir. Bu konuda ülkelerinin gücünün duygusal nedenlere dayandığını ve bunu kimsenin yenemeyeceğini düşünürler ve oldukları tarafın kesin zafer kazanacağını ifade ederler. Hatta bu eylemi kendileri tek başına yapsalar daha başarılı olacaklarını  da söylerler.

Türkiye üzerinde gerçekleşen ve iç sorunlarla ilgili olduğu düşünülen bir olayı analiz edelim. Türkiye kurulduğundan beri İngiltere ile dosttu, düşmanı İstiklal Savaşında  yendiği Yunanistandı ve Kendini Batılı saydığı  için  de ortak düşmanları  SSCB'ne karşıydı. İkinci Dünya Savaşından sonra İngiltere ile dostluğumuz  en önde devam ediyordu ama ABD Türkiye ile ilişkilerini geliştirmiş ve  yakın  dostu olmuştur hatta Menderes hükümeti de, Celal Bayar'ın  desteği ile en yakın dostunun ABD olduğunu kabul etmiştir. Bundan rahatsız  olan İngiltere ve onu destekleyen Avrupa ülkeleri Türkiye içinde sağ- sol kavgasını oluşturarak ve destekleyerek, ayrıca hükümetin kuruluş ilkelerine uymadığından şikayet ederek bir darbeyi bile desteklediler. Avrupa ülkeleri en yakın dostumuz sayıldı ve ABD nin emperyalizmin temsilcisi olduğuna inandırıldık. Böylece ABD kazandığını, yani dostluğumuzu kaybetti ve rolünü daha önce sahip olanlara devretti.

Bugünkü olaylar da buna benziyor. ABD Avrupa'yı güçlü bir rakip olarak görmek istemiyor. Ortadoğu'daki mücadelede, Avrupa'nın bölgede etkin olmasını engellemek ve bu bölgeyi Avrupa'yı kontrol etmek amacıyla Rusya ile birlikte hareket ediyor. Bizim tercihimiz ise bu iki güç arasında olacaktır. Ya Avrupa'nın bölgedeki etkinliğini südürmesi için onların politikasını ya da Avrupa'yı yok etmeyecek ama etkisiz hale getirecek karşı politikaya destek olacağız.Türkiye nin bölgedeki rolü önemlidir ve taraflardan birinin kazanmasında sonucu çok etkileyecek olmasıdır. Yani bu mücadelenin sonunda yeni bir dünya düzeni kurulacak ve biz önemli rol oynayacağız. İç politikamız kişileri yüceltmek ya da sevimli olmaktan çıkarmak üzerine kuruluyor oysa dünyadaki gelişmelerin bir araç olarak kullandığı terör eylemlerinin amacı insanlara yansıtılan boyutlarından çok farklıdır.