Uzak diyarlardan bir festival: Yakutsk

Yakutistan... Kendilerini Saha, ülkelerini Saha Cumhuriyeti olarak tanımlayan, Rusya Federasyonu’nun 3 milyon kilometrekare büyüklüğüyle en geniş alanına yayılan özerk cumhuriyetin başkenti Yakutsk’ta, 20-24 Ağustos’ta 2. Uluslararası Yakutsk Film Festivali düzenlendi. Ülkede yaşayan toplam 1 milyon nüfusun yarısını oluşturan Yakutlar (veya Saha Türkleri) hala çoğunlukla kadim Şamanizm inancını taşıyorlar; toprağıyla, suyuyla, ateşiyle tabiat güçlerinin hakim olduğu inanç sistemini paylaşıyorlar. Ancak yıllardır Rusya’nın kültürel ve siyasi her türlü hakimiyeti karşısında inançlarından isimlerine, domuz eti yemeye, alfabelerine (öncesinde Latin alfabesi kullanılıyormuş) kadar gündelik hayatlarında değişiklikler meydana gelmiş ve bir kimlik buhranına duçar olmuşlar.

Merkezi otoritenin egemenliği yine de böyle bir film festivalinin düzenlenmesinde ana desteği temin etmiş ve yakın geçmişte (Perestroyka ve Glasnost’la beraber) emeklemeye başlayan Yakut sinemasının da destekçisi olmuş. Resmi sinema kuruluşu Saha Film’in ve diğer özel girişimlerin önderliğinde kimileri bizim Yeşilçam sinemamızdan izler taşıyan çalışmalar ortaya koymaya ve seslerini duyurmaya başlamışlar.

Uluslararası yönetmenliğini Los Angeles’ta yaşayan Lübnan asıllı Georges Şamşum’un yaptığı festivale doğal olarak en geniş konuk katılımı Rusya’dandı; onun yanında Hindistan, Kırgızistan ve Danimarka’dan da az sayıda ama önemli bir katılımla festivalin uluslararası ayağı tamamlanıyordu.

Festivalin Türk Dünyası bölümünde yeralan ve bir seçkiyle oluşturduğumuz Türkiye sineması, Gökhan Yorgancıgil’in 2007 yapımı Sıfır Dediğimde ve Cüneyt Karakuş, Onur Yağız, Bünyamin Duranoğlu ve Arzu Selime Sezer’in kısa filmlerinden meydana geldi. 

Festivalin önemli filmleri arasında bulunan Kırgız büyük prodüksiyonu Kurmanjan Datka, Kırgızistan’ın 19. asır başlangıcından itibaren tarihine bakıyor, o yıllardaki iç karışıklıklardan sonra başa geçen Kurmanjan adlı bir kadının mücadelelerini, dramını dile getiriyor, değişik toplulukların birbiriyle didişmesi sürerken Rusya’nın emperyal bir güç olarak bölgedeki varlığını hissettirmesi ve gitgide hükümran olmasını işliyordu. Altınordu devletinden bir kesiti işleyen Andrey Proshkin’in Rus yapımı Orda (İngilizce başlığı ilginç ki aynı zamanda ‘sürü’ olan The Horde) ise büyüler, şamanlar, sapkın duruşlarıyla tuhaf bir tarih yorumu olarak karşımıza çıktı.

Jüri başkanlığını aynı zamanda bizim de Turkuaz Sinema çalışmalarımızın koordinatörü olan ve Rusya Federasyonu Sinemacılar Birliği başkan yardımcısı (başkanı Nikita Mikhalkov) Hocakulu Narlıyev’in gerçekleştirdiği jüride benimle beraber Sergey Anashkin, Yakut yönetmen Nikita Arzhakov, Maria Kuvshinova, Lübnan’dan Sam Lahoud ve Ivan Lopatin bulunuyordu. Yarışma bölümünde gösterilen 9 film, festivalin Arktik konseptine uygun biçimde kuzey coğrafyasının, hayat şartlarının, yaşama tarzının, hissiyatının ve düşünce parametrelerinin bir bileşkesiydi. Yarışma kategorilerinden En İyi Film Ödülü’nü, Kanada yapımı, yönetmenler Marie-Helene Cousineau ve Madeline Ivalu’nun, Kanada’nın kuzeyinde yaşayan Inuitlerin zor hayat koşullarını gelişmiş Kanada toplumsal yaşantısından gelen bir kadının hayatından karşıtlamayla işleyen Uvanga kazandı. En İyi Yönetmen Ödülü’nü, Finlanda-Norveç ortakyapımı, Matti Ijas’ın tutkulu sevgi ilişkilerini görselleştirdiği Kaikella Rakkaudella (Aşk İçin Yaptıklarımız) aldı.

Saha Cumhuriyeti ve Yakutistan sineması da böylece Kazan 2014 Türk Dünyası Kültür Başkenti programları çerçevesinde, 5-11 Eylül’de düzenlenecek olan 10. Uluslararası Kazan Film Festivali bünyesinde, Türk Sinemasının 100. Yılı çalışmalarının bir parçası olarak yapacağımız Türk sineması bölümünün Türk dünyası sinemasıyla buluşma ayağının ve sonraki buluşmaların entegre bir parçası olarak gündemimize girmiş oldu.