Üzüm yemek mi baðcýyý dövmek mi?

Baþbakan Erdoðan ve CHP lideri Kýlýçdaroðlu bugün bir araya geliyor. Masadaki temel konu baþlýðý, Kürt meselesinin çözümü...

Tabi bir de Kürt meselesinin istenmeyen çocuðu PKK var. Tavuk mu yumurtadan çýkar, yumurta mý tavuktan çýkar misali, iç içe girdiler.

O halde gündemi þu þekilde deðiþtirebiliriz: Kürt meselesinin çözümü ve PKK’nýn tasfiyesi ya da marjinalleþtirilmesi.

Bu baðlamda CHP liderinin giriþimi de Baþbakanýn randevu talebine olumlu cevabý da yeni bir diyalog kapýsýný aralama umudu bakýmýndan kayda deðer geliþmelerdir. Keþke MHP lideri Bahçeli de hemen tepki göstermek yerine masanýn bir kenarýnda olmayý tercih etseydi.

Kürt meselesi dahil Türkiye’nin kronik sorunlarýna çare için yeni anayasa çalýþmasýnda yer alan MHP’nin Kýlýçdaroðlu’na sözünü bile dinlemeden kapýyý kapatmasý, siyasi hatadýr.

12 Eylül’de referanduma sunulan anayasa görüþmeleri sýrasýnda AK Partili temsilcilere “çay içirir göndeririz” mesajý iletenler, yine diyalogdan kaçtýlar.

Sözü olan kaçmaz

Baþkalarýnýn size göre çok “haince” planlarý olabilir. Ayaðýnýz yere saðlam basýyorsa, o tuzaklarý bertaraf edecek özgüven ve tedbiriniz varsa, kýsacasý söyleyecek sözünüz, gerektiðinde masaya yumruðu vuracak cesaretiniz söz konusuyla gerisi teferruattýr.

Ayrýca unutmamak gerekir; her daim çözüme giden yol diyalogdan geçer, kullanabilirsen sihirli bir anahtardýr.

Ama siz kendi kozanýza çekilir, diðer siyasi partiler arasýndaki giriþimleri “Þeytan Üçgeni” metaforu içinde deðerlendirirseniz, ülkeyi yönetme iddiasýndan uzaklaþýrsýnýz.

Akan kanýn durdurulmak istenmesi, bizi neden rahatsýz etsin?

Efendim; CHP, Meclis içi ve dýþýnda iki ayrý komisyon kurularak çözüm paketi oluþturulmasýný istiyor, bu öneriler zaten PKK’nýn talepleridir!

O zaman kendi çözüm paketinizi koyun masaya. Hayýr, ben küstüm size, oynamýyorum mýzýkçýlýðýyla hareket ederseniz, Türkiye’nin gelecek projeksiyonunda size yer olmaz.

Kimin ne gücü varsa, çözüme odaklanmalýdýr.

Misal sanatçý Yavuz Bingöl, akan kaný durdurursa AK Parti’ye oy vereceðini söylüyor. Ýyi niyetli bir açýklama, sözüm yok. Lakin, oy, çözüm için ihtiyaçtýr, AK Parti’ye anayasayý deðiþtirecek çoðunluk verilseydi, bugün Türkiye’nin gündemi çok farklý olabilir, Kürt meselesine dair radikal reformlar yapýlabilirdi.

Keþke akan kan dursa

Baþbakan defalarca söyledi; “Eðer ülkem kazanacaksa biz kaybetmeye hazýrýz...”

Ayný þekilde barýþý tesis etmek, kardeþçe ve hakça bir yaþam zemini oluþturmak adýna her türlü fitne ve fesadý sonlandýracak adýmý atarken, AK Parti siyaseten aðýr bir bedel ödeyecekse bu bedeli öderiz.

Kan siyasetinden beslenenler hiçbir zaman iflah olmadý, olmaz.

Herkes elini deðil gövdesini taþýn altýna koymalý ki, çözüm üretilebilsin. Zira; Kürt meselesinin çözümü ve PKK’nýn tasfiyesi, iktidarda kim olursa olsun o siyasi partinin tek baþýna çözebileceði bir boyutu çoktan aþmýþ, uluslararasý boyut kazanmýþtýr.

36 ülkede örgütlü, çok sayýda istihbarat örgütünün parmak oynattýðý, onlarca ülkenin taraf olduðu bir meselede, çözüm için sadece iç dinamiklerin yönetimi tek baþýna yeterli deðildir.

Çözüm arayýþýnýn yoðunlaþtýðý dönemde terör eylemlerinin artmasý, Bahçeli’nin dediði gibi PKK’nýn masaya güçlü oturma çabasýndan öte PKK sopasýyla Türkiye’ye yeni bir rota çizmek isteyen uluslararasý odaklarýn çabasýný içinde barýndýrmaktadýr, gözden kaçmasýn.

Önümüzdeki dönemde þiddetin dozu daha da artacaktýr.

Evet...

Bugün iki lider buluþuyor, sorun ortada, CHP’nin önerisi belli. Ýki ayrý komisyonla teþhis konup reçete hazýrlanmasýný istiyorlar.

Görüþmeden nasýl bir sonuç çýkacaðýna dair hiçbir tahminim yok ama temennim þudur: Hangi karar alýnýrsa alýnsýn diyalog kapýsý açýk tutulsun.

Baþarýlabilir mi? Türkiye’nin demokratik dönüþümünden yana risk alabiliyorsak neden olmasýn? O zaman Kürt meselesinden baþlayýp yeni anayasadan çýkmak bile mümkün.

Baþbakan tavrýný net koydu ortaya. Diyor ki: “Amacýmýz baðcýyý dövmek deðil üzüm yemektir.” Kemal Bey de hak veriyor bu sözlere: “Erdoðan’ýn üzüm yemek sözünü önemsiyorum. Görüþmeye bu anlayýþla baþlanýrsa yeni bir ortam doðabilir. Çatýþma kültürü terk edilmeli ve siyasette uzlaþma dili hakim olmalýdýr.”

Umut verici bir tablo

Ancak bu giriþim tutuklu vekiller, Ergenekon ve Balyoz sanýklarýnýn tahliyesi gibi konularla sulandýrýlmaya çalýþýlýrsa, amacýndan uzaklaþýr.

Siyasetteki normalleþme hesap verebilir, denetlenebilir ve þeffaf devlet yapýsýnýn kurulmasýný öngören demokratik yapýlanmayla saðlanýr. Devlet aygýtýný güçlendiren, bireyi öteleyen ceberut özlemle uzlaþma dilini oluþturamayýz.

Kemal Bey partisindeki Kemalist/Laik kesimin baskýsýyla sözkonusu talepleri dayatýrsa, maksat hasýl olmaz, üzümü baþkasý yer, çöpü elinde kalýr.