Uzun bir hikaye bu ve henüz bitmedi

Ertuðrul Özkök, bu ülkede her vatandaþa nasip olmayan bir hukuki hassasiyetle, þikeden mahkum olmasýna raðmen, Yargýtay safhasý tamamlanmadý diye serbest býrakýlan

Aziz Yýldýrým’la konuþmuþ.

“Özellikle Fethullah Gülen’e çok öfkeli”ymiþ

Fenerbahçe Baþkaný. Ama

“Baþbakan Erdoðan’ý ayrý bir yere koyuyor”muþ…

Yine inceden inceye veriyor fiti.

Bugünlerde bazýlarý

Hükümet ile

Gülen Cemaati’ni kavga ettirmeye çalýþýyor, bazýlarý da liberallerle muhafazakarlarýn “ittifakýný” bozmaya. 

Bunu

Hürriyet gibi

asli iþlevinin bir gereði olarak yapan da var, sosyal deðiþimin doðasýný ve demokratikleþme sürecindeki beraberliðin niteliðini

kavrayamamanýn ürünü olan bir hayal kýrýklýðýyla yapan da.

Geçenlerde bir toplantýda liberallerden þikayet eden Ýslamcý bir yazar, sayýca az olmalarýndan hareketle,

“binde bir oy alanlar kendilerini bu millete taþýtmasýnlar” dedi. Kavramýn geniþ anlamýyla “liberal” sayýlabilecek bazý yazarlar da, “kürtaj” veya “operaya mescit” gibi konulardaki tutumuna bakarak, “hükümetin içindeki otoriter öz”ün ortaya çýktýðýný söylüyorlar. Kendi içlerindeki “Kemalist öz”ün farkýnda bile olmadan…

Kendince ittifak tesis edip bozanlar da var.

**

Bu ülkede

normalleþme çok uzun bir hikaye ve henüz bitmiþ de deðil.

Türkiye 1950’de

çok partili hayata geçtiðinde (daha doðrusu döndüðünde), otomatik olarak

demokrasiye de geçmiþ olmadý. Biz 60 yýldýr ayrýcalýklý bir zümrenin egemen olduðu

Kemalist oligarþiden

liberal demokrasiye geçmeye çalýþýyoruz.

Ama ilk kez bu bir türlü bitmek bilmeyen

“geçiþ süreci”nin sonlarýnda olabiliriz.

Çünkü ilk kez

“çevre”den gelen bir hükümet, halkýn deðil egemen zümrenin bekçisi gibi davranan askerlere karþý saðlam durdu, muhtýrayý savuþturdu ve alaþaðý edilmemeyi baþardý.

Menderes ve

Özal’ýn yapamadýðýný, onlarýn açtýðý yoldan ilerleyen

Erdoðan baþaracak gibi görünüyor. Çünkü ilk kez onunla, adý konmamýþ bir

“tarihi uzlaþma” gerçekleþti ve bu ülkenin etnik, dini, ekonomik, siyasi ve kültürel olarak horlanan kesimleri bu geniþ þemsiyenin

altýnda veya

yanýnda Kemalist oligarþiye karþý birlikte mücadele verdiler, veriyorlar.

Bugün bürokratik oligarþi geriletilebildiyse, bu güçlerin tarihi uzlaþmasý ve birlikte hareket edebilmesiyle mümkün oldu.

Bu süreçte rol alan hiçbir sosyal grubun, hiçbir kesimin oynadýðý rol ikame edilemezdi.

Darbe giriþimlerinden “kapatma davasý”na, “27 Nisan”dan “istifa resti”ne, çok kritik kýrýlma anlarý yaþandý. Kapatma davasýnda olduðu gibi, bazýlarýnda felaket kýl payý atlatýldý ve bu süreçte sivil koalisyonun içindeki her unsur bir kapýyý tuttu.

Bazýsý kitlesel gücüyle destek verdi bu sürece, bazýsý entelektüel alandaki mücadelede eski hegemonyayý tarumar etti, bazýsý dünyanýn doðru görüntü almasýný saðladý, bazýsý lojistik destek verdi. Ve sivil alandan resmi alana, pek çok fedakar insan, kendi vatandaþýný infaz eden bir yapýya karþý, canýný riske ettiðini çok iyi bilerek, büyük fedakarlýklarla derin devlet yapýsýnýn teþhir edilmesi için çalýþtý.

Ne muhafazakar Ýslami duyarlýlýklarý olan kitlelerin desteði inkar edilebilir, ne Kürtlerin, ne liberallerin ve ne sosyalistlerin ve ne de azýnlýklarýn.

O kritik süreçlerde kantarýn topuzunu son anda sivil koalisyondan yana bozan o son birim aðýrlýðýn kimden, hangi gruptan geldiðini hiçbir zaman bilemeyiz ve buna ihtiyacýmýz da yok.

**

Oligarþiyi aþmaktan daha deðerli bir dönüþüm yaþanýyor bu süreçte.

Bugüne kadar birbirinden izole edilmiþ kesimler arasýndaki görünmez bariyerler kalkýyor ve gün ýþýðýnda birbirimizin yüzünü görüyoruz.

Darbelere ve muhtýralara karþý yürürken, ayný zamanda bir siyasi ahlaký da inþa ediyoruz. Farklýlýklarýmýzla birlikte doðrularda birleþmeyi ve birbirimizle siyasi mücadeleyi sürdürürken ayný zamanda dayanýþmayý ve birbirimizin hukukuna riayet etmeyi öngören bir ahlak bu.

Orta yaþ ve üzerinde çok güçlü olmayan, ama özellikle Soðuk Savaþ döneminin travmasýný yaþamamýþ yeni kuþaklarýn daha kolay içselleþtirebildikleri bir ahlak.

**

Ama asýl “mutlu son” için ihtiyacýmýz olan bu zemin henüz yeterince geliþmiþ sayýlmaz.

Dahasý, üç-beþ darbeci hapiste diye, hukuka saygýlý görünen bir genelkurmay baþkaný var diye, derin canavar þimdilik hareket edemez halde ve cinayetler durdu diye, yüzlerce yýllýk bu devasa organizasyon çöktü sanýlmamalý.

Kuþaklar boyu baþýmýza musallat olan bela küçümsenmemeli. Egemen zümrenin tarihsel ayrýcalýklarýndan kolayca vazgeçmesi beklenmemeli.

Devletin bu ayrýcalýklarý koruyacak biçimde kurulduðu bir ülkede, öyle iki reform yaptýnýz diye sorun bitmez. Bu ülkede “derin devlet” dediðimiz yapý, devletin içine hasbelkader girmiþ yabancý bir unsur falan deðildir; o devletin kendisidir.

Dolayýsýyla kimse bu süreci geriye dönüþsüz sanmamalý.

Siyasi bir zaferden çok daha deðerli olan tanýma ve anlama sürecine zarar verici tutumlardan uzak durmalý.

Bu süreçte yanýnda duranla iliþkisini ne abartmalý, ne de ondan kendisi gibi olmasýný beklemeli.

Maharet, bunu medeni bir siyasi mücadeleye çevirebilmek. Yoksa liberaller, sosyalistler ve Ýslamcýlar birbirleriyle ideal toplumun niteliði konusunda hiçbir zaman anlaþamayacak ve buna gerek de yok.

Hükümet ile

Gülen Cemaati arasýndaki iliþki de bu baðlamda deðerlendirilmeli. Aslýnda yargý ve istihbarat üzerinden yaþanan bu tartýþmalarýn bugün yapýlýyor olmasý, geçiþ sürecini tehdit etmediði ölçüde “hayýrlý” bile olabilir.

Çünkü aslolan bugünkü ittihatçý-Kemalist sistemi sadece anti-demokratik siyasi boyutuyla deðil, bütün o gayri insani niteliði, yapýsý, iþleyiþi ve zihniyetiyle tasfiye etmektir ve alternatifinin de muhayyel bir gelecekte deðil, bugünden þekillenmesi gerek.

Liberaller

Ak Parti’den pür liberal demokrat bir siyasi aktör çýkarmaya çalýþmamalý.

Ak Parti ve çevresindeki Ýslamcýlar da eski rejimin hegemonyasýnýn kýrýlmasýnda liberallerin rolünü küçümsememeli.

Hiçbir kesim, daha “içeriden” bir dil kullanarak, bu tanýma, anlama ve birlikte öðrenme sürecini sona erdirmeye yönelik abartýlý tepkiler verdirmeye çalýþanlarýn dolduruþuna gelmemeli; onlarýn sekterliðine pirim vermemeli.

**

Saçma sapan romantik beklentilere ve kaprislere gerek yok.

Kimse kimseden minnet veya diyet de beklememeli. Çünkü hiçbir kesim diðerine borçlu deðil.

Bugün geldiðimiz nokta hepimizin ortak kazanýmý, belki hepimiz hepimize borçluyuz ve aslýnda her kesim kendi iyiliði için en doðrusunu yaptý, yapýyor.

Ama daha çok iþimiz var.

Uzun bir yol bu ve henüz sonuna gelmeden olgunlaþmak zorundayýz.

Belki de þöyle söylemeli, olgunlaþmadýkça sonuna da gelemeyebiliriz.