Uzun zaman sonra yeni bir şey söyleyen film: Arrival

Son dönemin en iyi bilimkurgu örneği ‘Arrival’ mutlaka seyredilmesi gereken bir film. İnsan algısı dışında uzaylı yaratmayı beceren ama asıl başarısını insanı tanıma çabasıyla sergileyen bir film.

Film Ekimi’nde gösterilen ‘Arrival’ filmi giden arkadaşlar tarafından çok beğenilmişti. Bir iki eleştiriyi okuduğum halde filmin niçin özel olduğunu tam anlayamamıştım. Halbuki ‘Arrival’ gerçekten özel bir filmmiş. Okuduğum yazılardan filmi tam olarak algılayamamamın sebebi ise yazar arkadaşların eksikliğinden değil filmin birkaç önemli kavramı kendi içinde barındırıp bir bütün içinde birleştirebilmesinden kaynaklanıyor. İlk önce filmin görünen konusunu kısaca yazayım. 12 uzay gemisi dünyada belirip farklı coğrafyalarda konumlanır. İnsanlar bunun bir işgal mi, yoksa barışçıl bir ilk temas mı olduğunu bilemez. ABD’de ordu iki bilim insanını göreve çağırır. Amy Adams’ın canlandırdığı Dr. Louise Banks dilbilimci olarak uzaylılar ile iletişim kurmaya çalışıdken Jeremy Renner’in canlandırdığı Ian Donnelly ise fizikçidir ve uzaylıları inceleyip sırlarını çözmekle görevlendirilir. İlk temaslarından sonra göreceklerdir ki aradaki sorun sadece dil değildir. Uzaylıların zaman, yer kavramı da farklıdır ve bütün çözüm veya çözümsüzlük burada yatmaktadır. Filmin ilk başarısı uzaylı kavramını gerçekten dünya standartlarının dışına taşıyabilmesi. Yani biz insanların zamanı, maddeyi ve evreni tanımlaması ile filmdeki uzaylıların algılayışının arasındaki fark onların dünyalı olmama durumuna muhteşem bir gerçeklik katıyor. Filmin ikinci büyük başarısı ise insanın kendini tanımlaması ile ilgili. Lineer zaman çizgisi üstünde hayatın anlamı üzerine çok kafa yoruyor film. Dr Banks’in kızının ölümü daha filmin başlangıcında bize büyük bir dram olarak veriliyor. Fakat filmin devamında bu acı final bir hesaplaşmanın sebebi oluyor. Dr. Banks uzaylılar ile iletişime geçtikten sonra geleceğe dair görülere sahip oluyor. Bu görüşleri perdede bizle paylaştığında anlıyoruz ki aslında Banks gelecekte çocuk sahibi olacak ve kızı sonunda amansız bir hastalığın kurbanı olacak. Banks o noktada çocuğunun kısa yaşamı esnasında ona bahşettiği mucizevi sevginin değerini anlıyor. Bu büyük dramın getirisi olarak eşinden ayrılmış bile olsa bir çocuk verdiği adamın sevgisini paylaştığı anların önemini kavrıyor. Filmin zayıflıkları yok mu? Tabii var. Sonuçta Dr. Banks’in öngörü sahibi olmasının bu kadar derinlikli tartışmaların kaynağı olması filmin en zayıf yeri bence. Bu durum söylenenlerin gerçekliğini biraz sakatlıyor. İkincisi ise yönetmen Denis Villeneuve’nin hala sinematografisinin ordan oraya salınması. 2010 yılında ‘Incendies İçimdeki Yangın’, 2015’teki ‘Sicario’ ile ‘Arrival’in sinematografisinin arasındaki fark can sıkıcı. ‘Arrival’i kimin çektiğini bilmesem bir Terrence Malik filmi diyebilirim. Kamera, mekan, müzik kullanımı o kadar Malikvari ki... Özellikle filmin başlangıç sahnesi ‘The Three of Life’ı seyrediyorum hissi verdi. Filmin kısa bir hikayeden uyarlandığını ve yönetmen Villeneuve’nin senaryoyu yazmadığını hatırlatalım. Bir de özel bir şikayetim var. Filmin dağıtımcı şirketi bize öyle bir salonda Arrival’i seyrettirdi ki. Kapkara bir prodüksiyon ile bütün görsel etkileyiceliği yok ettiler. Hem küçücük bir perde hem de ışık yetersizliği bu güzel filme yapılan en büyük haksızlıktı.

Film, hissettiğimiz sevginin değerini, sonunu düşünmeden yaşayabilmemizi ve bu noktadan yaşadığımız anın değerini anlatıyor.

FİLMİN KÜNYESİ

Filmin orijinal adı: Arrival

Yöhetmen: Denis Villeneuve

Senarist: Eric Heisserer

Oyuncular: Amy Adams, Jeremy Renner, Michael Stuhlbarg,

Forest Whitaker

Yapım: 2016, ABD,

116 Dk.

VİZYONDAKİLER

Kaptan Fantastik

Ben ve Leslie, çocuklarını geleneksel eğitim sisteminden farklı ve toplumsal normlardan uzakta, Kuzeybatı Pasifik’te satın aldıkları bir arazide yetiştirirler. Aile başlagıçta çok mutludur ancak Leslie’nin ölümüyle yaşadıkları bu cennet düzen bozulur. Ben, şehre götürmeye mecbur kaldığı çocuklarını yeni bir hayata hazırlamaya çalışır.

FİLMİN KÜNYESİ

Filmin orijinal adı: Captain Fantastic

Yönetmen: Matt Ross

Senarist: Matt Ross

Oyuncular: Viggo Mortensen, George MacKay, Frank Langella, Samantha Isler

Yapım: 2016, ABD, 118 Dk.

Rus’un Oyunu

Hakkını aramanın ve intikamın en çarpıcı hikâyesi. Türkiye’nin tanınmış iş adamlarından birine oynanan bir oyun, şantaj ve inanılmaz sebepler. Züppe, zengin ve sınır tanımayan iş adamı Serhat Vasbi, büyük bir ekip tarafından tuzağa düşürülür. Bu tuzakta kimin haklı, kimin ne kazandığı, ne kaybettiği belirsizdir, gizlidir.

FİLMİN KÜNYESİ

Yönetmen: Levent Özdemir

Senarist: Levent Özdemir

Oyuncular: Fırat Tanış, Anastasiya Klueva, Leonid Kulagin, Levent Özdemir

Yapım: 2016, Türkiye

Benim Adım Feridun

Sevgilisi Ayla tarafından terkedilen Ersan, bu ayrılığı kabullenir ve Erdek’teki çocukluk evine gider, orada da aradığı huzuru bulamayan Ersan çareyi uzun süredir gitmediği Erdek sahiline gitmekte bulur. Orada gittiği bir düğündeki damadın babası onu yıllar önce Almanya’ya yerleşen kardeşinin oğlu Feridun sanır.

FİLMİN KÜNYESİ

Yönetmen: Çağan ırmak

Senarist: Çağan ırmak

Oyuncular: Halil Sezai Paracıkoğlu , Büşra Pekin, Suzan Aksoy, Özge Borak

Yapım: 2016, Türkiye

Canavarın Çağrısı

12 yaşındaki Conor, canavar ve peri masallarının fantastik dünyasına kaçmak üzeredir. Bulunduğu okul eğitimden zorbalarla doludur. Conor beklenmedik bir şekilde en olasılık dışı dostunu çağırmış bulunur. Bir gece saat tam 12:07’de yatak odasının penceresinde beliren, 13 metrelik porsuk ağacı, o geceden sonra her akşam o saatte Conor’u ziyaret etmeye başlar.

FİLMİN KÜNYESİ

Filmin orijinal adı: A Monster Call

Yönetmen: Juan Antonio Bayona

Senarist: Patrick Ness

Oyuncular: Sigourney Weaver, Felicity Jones, Lewis MacDougall, Liam Neeson

Yapım: 2016, ABD, 108 Dk.