Yönetmenliðini Kamil Koç’un yaptýðý Asfalt Çiçekleri, tiplemeleri, senaryo kuruluþu, karakter denemeleri ve üslup çalýþmasýyla sinemamýzda farklý bir yerde duran bir film olarak dikkat çekiyor. Varoluþa özgün yaklaþýmý, sinemamýzýn konvansiyonel yapýsýný zorlayýþý, diyalog sýçrayýþlarý ve genel anlatým özellikleriyle Türkiye sinemasýnda yeni bir soluk olarak kendini gösteriyor. Bir yanýyla sanatçýnýn iç dünyasýna girmeye çalýþarak, sanatýn incelikli alemini eserin tüm sathýna yayarak estetik bir çabayý öne çýkarmaya çalýþýrken, diðer yandan iç dünyamýzýn alacakaranlýk dehlizlerine yönelerek, gerçekte çýkýlan bir yolculukla yol filmi tarzýna bürünüyor ancak çýkýlan bu yol manevi bir yolculukla da ruhun gizemine bir arayýþa dönüþüyor. Filmin baþýnda ressam bir gencin kendi iç sorgulamalarý esnasýnda diðer beniyle (alter ego) yaptýðý iç konuþmaya tanýk oluruz; kendi varlýðý adeta varoluþsal sancýlarýn acýsýyla kývranýrken, diðer beni rahat tavýrlarýyla onu kendini ciddi bir þekilde gözden geçirmesi yönünde pozitif olarak kýþkýrtýr. Bu konuþmada ve müteakip konuþmalarda diðer benin ressam genç üzerinde daha baskýn ve yapýcý bir söyleme sahip olduðunu gözlemleriz.
***
Varoluþun iç dünyasýna girme çabasýnda gerçek hayatta bu yolculuðun en etkili girdilerinden olan aþk kavramý filmde adeta ana eksen olarak karþýmýza çýkar. Ancak yönetmen bunu örerken hiç manipülatif yollara tevessül etmez ve filminin köklerine ve çeperlerine yedirdiði spritüel haleyi yaþama dair görselleþtirdiði gerçekliðe hakkýyla sarmalamayý baþarýr. Bunlardan dünya hayatý ve kainat düzlemindeki varlýðýmýza dair olaný, teknolojik bir anlatýmla þehrin bir noktasýnda bir kiþi merkez alýnarak adeta dünya dýþýna yükselen teleskopik bakýþla, varoluþumuzun bir zerre deðerinde olduðu, ancak filmin bütünü özelinde sonunda Hz. Musa metaforunda baðlandýðý gibi biricikliði ve manevi kucaklayýþýyla saygýn ve öznel bir konumda bulunduðu þeklinde vurgulanýr. Bu dikotomiyle insan varlýðý deðerler silsilesinde nitelik farlýlýðý bazýnda konumlanýr. Karakterlerden kendini doktor diye tanýmlayan kiþi, gerçekten de varlýðýn özüne dair yaklaþýmlarý ve insancýl tavýrlarýyla bir ruh saðaltýcýsý olarak kendini gösterir; insanlara zor zamanlarýnda elini uzatan özel bir ruhaniyete sahip birisidir; okuduðu Vedduha suresi, manasýndaki ümit ýþýðýna dair sýrrýn münderecatýyla filmin anlam dünyasý bütünlemekte ve büyütmektedir.
Filmde konuya dahil olan karakterler deðiþik zayýf ve güçlü yanlarýyla bir kiþilikler galerisi sergilemesine yol açar; sevdiðinin peþinden giden genç kýzýn azimli duruþu, ressam gencin daðýlmýþ iç dünyasý, ruhu bir serçe gibi oradan oraya konmaya hazýr þarkýcý kýz, ermiþ gibi halleriyle peþine gidilen hoca ve gözleri görmeyen esrarengiz þahsiyet filmin manevi atmosferini tamamlayýcý unsurlar olarak ortaya çýkar. Geçici huzurlu ruh halleriyle, daha hüzne yakýn hakim ruhaniyet, ýþýðýn zaman zaman kontrastý, müziðin belli bir anlam üzerine kuruluþu, kimi insan tavýrlarýndaki yapaylýk ve fani yönelimler, insana ve mekana dair gizem duygusu filmin iletmeye çalýþtýðý temayý besleyen imgelerdir. Filmin bütününe sinmiþ olan iç gerilim, yönetmenin varoluþa iliþkin yönelttiði sorularla kimi zaman esner, kimi zamansa hayat, ölüm ve ebediyet arasýndaki hatýrlatmalarla bilinci ve zihniyet dünyasýný diri tutmayý amaçlar. Ýnançla bilinmezlik denklemi arasýnda gidip gelen diyaloglar, varlýðýn hiçliðe sürüklenme ihtimalini potansiyel olarak taþýsa da o noktaya yönelmez ve daha ziyade kendini inþa etme sürecinin deðiþik kademeleri olarak belirir.