Düþünen hayvanlardan fena halde sýkýlmýþ haldeyim. Hele bir de sýrf kendisinden farklý düþünüyor diye baþkalarýný yargýlayanlardan! Önyargýlardan, kamplaþmadan, ötekileþtirmeden, manipülasyondan sýtkým sýyrýldý. Sýyrýldý da ne yapýyorum? Daha çok düþünüyorum! En son dün After Earth filminden eleþtirel düþünmeye oradan da Epictatus’a vardým gerisini siz tahmin edin! Rüya görmüþ olsam, tabiri “Üstün açýk kalmýþ”tan öteye geçmeyebilirdi, yine de meramýmý anlatmayý deneyeyim: Düþünmeyen hayvanlarýn doðayla mükemmel bir uyum içinde yaþayýp gitme kabiliyetine saygým her geçen gün daha da artýyor. Bu ruh hali içinde dün sabah After Earth / Dünya - Yeni Bir Baþlangýç’ý izledim. Film vasat ve sevimsiz bir erkeklik - militarizm - devletçilikten (Amerika) mustarip ama çýkýþ noktasý bir distopya olarak sunulmasýna raðmen bana umut verdi.
Gezegenimiz sonunda kendisini sürekli tahrip eden insan türüne karþý evrimleþmiþ. Hayvanlar daha iri, daha güçlü, daha yýrtýcý, daha zehirli hale gelmiþ. Her gece Buzul Çaðý’na giren sabahýnda buzlarý çözülen, insanýn üzerinde barýnamayacaðý bir iklim egemen olmuþ. Tabiat Ana “Sen artýk çok oldun, topla pýlýný pýrtýný, yallah!” diyene kadar teknolojiyi çok ilerletmiþ insanlýk. Baþka bir gezegeni istila etmiþ. E uzaylýlar da onlarý baðýrlarýna basmamýþ. Ursa denen korkunç mu korkunç canavarlarý üstlerine salmýþlar. Ursalarýn tek dezavantajý kör olmalarý, ama insanýn korkunca salgýladýðý adrenalin sayesinde yaydýðý kokuyu alýyor ve onlarý buluyor. After Earth, ergenlikten erkekliðe geçiþ ritüeline bütün bunlarý bahane eden bir film. Elinde mýzrak - kýlýç türevi simgesel bir silahla doðada yalnýz baþýna, babasýndan öðrendiklerine göre ilk mücadelesini veren, ilk avýný avlayan ve ejderhayý / canavarý alt edip bir kurtarýcý / koruyucu / avcý olarak toplumdaki yerini gururla almasý beklenen delikanlýnýn öyküsünü anlatýyor. Ben oradan bir de canavar ve korku kavramýna takýldým. Bu insan kýsmý neden ille de bir canavar yaratmaya ihtiyaç duyar? Doðada varolan bütün canlýlardan daha korkunç, daha tuhaf, yenilmez bir yaratýk uydurur. Vampir, kurtadam, iki baþlý dev, aðzýndan ateþ saçan ejderha, vs. Bedensel ve zihinsel engelleri bulunanlardan korkup tiksinerek onlarý canavar gibi görür...
Siyasi hasýmlarýna nefret edilesi nitelikler yükleyerek onlarý dýþ görünüþüne aldanýlmamasý gereken canavarlar gibi sunar... Nedeni çok basit: Onlarý yenebilmek için! Korkuyu yenebilmek için! Matah bir film deðilse de After Earth’te öyle bir söz geçiyordu ki psikolog Albert Ellis’in Rasyonel Duygusal Davranýþ Terapisi’ne ve Amerikan Eleþtirel Düþünme Enstitüsü’nün Baþkaný Elliot D. Cohen’in onun felsefi biçimi diye tanýmladýðý Mantýk Temelli Terapi’ye sýçrama tahtasý oldu: “Korku bir tercihtir”. Bu vesileyle Ellis ve Cohen’e ilham veren ilkçað filozofu Pamukkale doðumlu Epictetus’u ve onun düþüncelerini yazýya geçirerek Diskurlar kitabýný miras býrakan öðrencisi Arrian’ý keþfettim. Diskurlar’a giriþ niteliði taþýyan Enchiridion’u (Elkitabý) okudum. Epictetus diyor ki “Ýnsanlara rahatsýzlýk veren gerçek hayatta olanlar deðil bu olaylar hakkýndaki akýlcý olmayan yargýlarýdýr”. Bu yargýlar genellikle bastýrýlmýþ yerleþik kanýlar. Ellis ve Cohen, akýl yürüttüðümüzü sandýðýmýz sorunlarýn kaynaðýnýn aslýnda bizim varolduðunu / doðru olduðunu “sandýðýmýz” þeyler olduðunu söylüyor. Cohen, Psychology Today’deki “Düþüncenizin canavarlarýný katletmek” baþlýklý yazýsýný þöyle bitirmiþ: “Bir þeyler varsaymakla yetinmeyin. Varsayýmlarýnýzý sorgulayýn ve birkaç canavar katledin. Unutmayýn kelle kurutma deðil, eleþtirme düþünme!” (Y.N. Cohen head shrinking yazýyor, eskiden kelle avcýlarý öldürdükleri kiþilerin kuruyup çekmiþ kafataslarýný üstlerinde taþýrdý. Ýngilizce argoda psikiyatrlara shrink denir.)