Yasemince, Aslı ile Kerem, Bu Sayılmaz gibi birçok dizide yer alan, Meg Ryan ve Goldie Hawn gibi Hollywood ünlülerini hep onun sesiyle tanıdığımız Ruhsar Gültekin geçenlerde vizyona giren Organik Aşk filminde oynadı. Biz de merak ettiklerimizi ona sorduk...
Senaryo size geldiğinde sizi etkileyen şey ne oldu?
Organik Aşk’ın senaryosunu ilk okuduğumda beni en çok etkileyen; sevginin, doğallığın, hoşgörünün ve paylaşımın işlendiği keyifli bir romantik komedi olmasıydı.
Rolünüzü biraz anlatabilir misiniz?
Alaturka bir anneyi canlandırdım. Oğluna düşkün, sevimli, çılgın ve zenginliğin şımarttığı oynaması keyifli bir karakterdi.
Hollywood’ta komediyi üstünde taşıyan ve güzel kadın portresine de uyan isimler var. Mesela Meg Ryan, Goldie Hawn gibi. Türkiye’de özellikle komedide kadınların beyazperdede geri plana itildiğini düşünüyor musunuz?
Meg Ryan, Goldie Hawn yıllarca seslendirdiğim ve benim sesimle özdeşleşmiş oyuncular. Kadınların bizde geri plana itildiklerini düşünmüyorum. Romantik komedi sanatçılarının (başrol kadın oyuncularının) yaş alması sinema ve dizi sektöründe sorun olabiliyor. Halbuki iyi eğitimli bir oyuncu ister komedi ister dramda yaşının karşılık bulduğu bütün rolleri başarıyla seyirciyle buluşturabilir. Oyuncunun yaşı olmaz. Ama tabii sinema sektörü buna pek izin vermiyor sanat filmleri dışında…
Komedinin oyunculuk açısından diğer türlerden farkı nedir?
Kendime komedyen demem. Konservatuvar mezunu bir tiyatro oyuncusu olarak okul hayatımda dahil kendimi daha çok fars sitcom’da buldum ve olmaktan mutluluk da duydum. Komedinin diğer türlere göre en büyük farkı zamanlamanın önemidir.
Bazı rollere hazırlanırken (Tarihi karakterler veya kör bir kız) gözlem ve araştırma gerekir. Halbuki bazı roller sizin biriktirdiklerinizden ortaya çıkar. Peki siz bu role kendinizden ne gibi katkılar yaptınız?
Elbette bazı roller araştırma yapmadan (dönem ya da sağlık sorunu olan tiplemeler) oynanamaz. Oyuncu farkında olmadan sürekli gözlem yapar ve karakterler biriktirir. Filmde oynadığım karakter de günlük hayatımızda çok rastladığımız karakterlerden biri aslında. İş, onu biraz daha absürt hale getirmekti.
Türk sinemasında etkilendiğiniz kadın oyuncular kimlerdir?
Demet Akbağ, Yasemin Yalçın hayranlıkla izlediğim, birlikte okuduğum ve çalıştığım iki dev oyuncu. İkisiyle de birlikte çalıştığımız projeler oldu. Yasemin’le Yasemince, Demet’le de Sen Harikasın dizilerinde birlikte rol aldık.
Sinemamızda son dönem oyuncuların daha çok dizilerden geldiğini görüyoruz. Bu anlamda sinema ve dizi oyunculuğunun farkları olduğunu düşünüyor musunuz?
Sinema ve dizi oyunculuklarında teknik olarak fark göremiyorum. Tiyatroyla tabii ki fark var; televizyon sinema oyunculuğunun daha ekonomik olması gerekiyor... Artık olmazsa olmaz sinemada ve tiyatroda; “inandırıcılık”tır... Türk sineması da son yıllarda oldukça başarılı. Türkiye’de çok ciddi bir eğitim sorunu var. Oyunculukta da böyle. Güzel, genç, yakışıklı olmak prim yapıyor. Televizyon bir şov dünyası elbette ama bu şov dünyası halkın maalesef tek beslendiği yer. Bu da halkın gelişiminde sıkıntı yaratıyor. Okumayan, tiyatroya sinemaya gitmeyen insanımız için ‘televizyon dünyası’ büyük bir tehlike oluşturmuş oluyor. Kolay beğenen, kolay alkışlayan, sorgulamayan bireylere dönüşüyoruz.
Sizin köken olarak tiyatroyu tercih ettiğinizi biliyoruz. Dikkat edilirse komedi türüne yatkın kadın oyuncuların neredeyse hepsinin kökeni tiyatro. Bunun sebebi sizce nedir?
Tiyatro eğitimi almış oyuncular genelde işin matematiğini iyi bilir. Oyunculuk da matematik işidir...
Kamera arkasına veya senaryo yazımına ilginiz var mı?
Senaryo yazmak başlı başına bir yetenektir. Tekniğini iyi bilmek gerekir. Özellikle sinemada senaryonun önemi çok büyüktür. Senaryo yazım kısmında merakım olmadı açıkçası. Ama resim ve tasarım yapmayı (ayakkabı, kıyafet, mobilya) hobi olarak çok seviyorum. Sanata yatkınlığı olan bir insanın, yeteneğini başka dallarda da kullanabildiğini düşünüyorum.
Son dönemde senaryoların 60 dakikadan fazla yazılmaması yönünde eylemler var. Siz buna katılıyor musunuz? Bir oyuncu olarak uzun süreli dizilerin size verdiği zarar nedir?
Sitcom 24 dakika, drama 45 dakikadır, nokta! Onun için dizilerde kalite sorunu yaşanıyor. Senaristler, oyuncular, set ekipleri, yönetmenler zamanla yarış içinde. Uykusuz ve yorgun geçen saatler… Her hafta bir film çekiliyor dizilerde. Akıllara ziyan! Kalite beklemek mümkün mü?! Seyircinin dikkatini ortalama 24 dakika canlı tutabilirsin. Derhal normal sürelere dönülmelidir. Burada en çok başrol oyuncularına iş düşüyor. Ve tüm oyuncular artık buna bir dur demeli. Oyunculuğa, sağlığa, zamana, kalemlere çok ama çok zarar veriyor. Kaliteyi elimizin tersiyle itiyoruz. Yönetmenlere, set çalışanlarına, yazarlara, yapımcılara ve oyunculara yazık ediyoruz. Maalesef ki vasatı beğenir olduk...
Ne zaman oyuncu olmaya karar verdiniz? Türkiye’de oyunculuk sizce profesyonel bir şekilde yapılabiliyor mu?
Annem emekli öğretmen ve sanata çok düşkündür. Beş yaşında Lale Oraloğlu Tiyatrosu’nda eğitime başladım. Sevdam hâlâ devam ediyor. Profesyonel olarak yapılamıyor tabii. Konfor da sağlanamıyor haliyle, bu hızda ne beklenirki?!
Oyuncu olarak sinemadan uzak durduğunuz görünüyor ama seslendirme sanatçısı olarak sinemayla iç içesiniz. Goldie Hawn gibi oyuncuları sizin sesinizle tanıdık. Bir oyuncuyla bu kadar iç içe olmak seslendirme sanatçısını nasıl etkiler? Sinema dili olarak etkilenme söz konusu olabilir mi?
Seslendirdiğin kadın olacaksın, üstüne ilave olmayacak. Sesim güzel çıksın, şöyle yorumlayayım diye bir lüksün olamaz, olmamalı da. Aksi taktirde sırıtır. Meg Ryan’ı çok konuştuğum için (bütün filmlerini) nerede ne yapacağını bilirdim. Çok da keyif aldım, seslendirdiğim yetenekli oyunculardan.
"Televizyon bir şov dünyası elbette ama bu şov dünyası halkın maalesef tek beslendiği yer. Okumayan, tiyatroya, sinemaya gitmeyen insanımız kolay beğenen, kolay alkışlayan bireylere dönüşüyor."