Vasatlýk bizi bitirmeden…

Bir boþvermiþlik var.

Hani bir halsizlik, bir isteksizlik sarar bünyeyi de, kime söylesek “Mevsim geçiþinden, hava deðiþiminden” filan der ya…

Ýþte onun adý boþvermiþlik..

Daha Tatlýcý Ali’nin kafasýný yaran zabýta haberleri soðumadan þimdi de hastalarýn fotoðraflarýný sosyal medyaya atarak dalga geçen hemþire haberi…

Diðer yandan ülke sýnýrýnda savaþ varken ve bizim bu savaþýn neresinde olacaðýmýz ve bunun kaderimizi nasýl etkileyeceði gibi önemli konularýmýz dururken tam üç gündür “Kürk Mantolu Madonna” gafýný tartýþýyoruz.

Mesele þu;

Hepimiz iþimizi yamuk yapýyoruz.

Bu yamukluk göze batmasýn diye de sürekli baþka yamukluklarý konuþuyoruz.

Yüzleþmekte oldukça zorlandýðýmýz, belki de geç kaldýðýmýz vasatlýk, galiba bizimle yüzleþmeye baþladý bile.

***

Ýstanbul Sanayi Odasý, 2014 Sanayi Kongresi ’nin temasý olarak “Vasatlýkla Yüzleþme” konusunu belirlemiþti.

Yapýlan çalýþtaylarýn ilki “Ekonomide Vasatlýkla Yüzleþme ve Bundan Çýkýþ Yollarý” idi.

Bugüne geldiðimizde vasatlýðýn, içinden çýkýlmadýðýnda daha da batýlan bir bataklýk olduðunu fark ediyoruz.

Etrafýnýza bir bakýn;

Ýþini dört dörtlük yapan kaç kiþi sayabilirsiniz?

Devlet dairesinde çalýþan bir memur akþama kadar iþini savsaklýyor, vatandaþ sýrada beklerken kaðýt oynuyor; sorsanýz “Herkes böyle yapýyor, ben çalýþýrsam sýrtýma biner iþler” diyor; “Biz de insanýz” diyor; diyor da diyor..

Özel sektörde çalýþan biri iþyerine ait bir eþyayý atýyor çantasýna, soruyorsun “Neden?” diye. Yaptýðýnýn hýrsýzlýk olduðunun farkýnda bile deðil; “Ben bu þirkete ne paralar kazandýrýyorum” diyor, “Bu kadarcýk da hakkýmýz” diyor. Düþünün, suç iþlediðinin farkýnda deðil, legalleþtirmiþ, normalleþtirmiþ…

Çocuðunu okula postalamayý onu yetiþtirmek zanneden anneler…

Eve para býrakmayý, çocuða harçlýk vermeyi görevini yapmak zanneden babalar…

Ve bu anne babanýn çocuðu olarak kaçabilirse okuldan, kaçamazsa dersten tüymeyi kâr sayan, bunlarý yapamazsa dersi kaynatan çocuklar…

Hepsi bir kaçýþtalar aslýnda; yüzleþemedikleri eksikliklerine odaklanmamak için böyle yapýyorlar.

Mizah patlamasý yaþanýyor mesela memlekette, sürekli komik videolar, karikatürler, sosyal medya yýkýlýyor… Her konuda anýnda milyonlarca “caps” (komik fotoðraf montajý ya da kesiti) anýnda üretiliyor.

Neden peki?

Çünkü aðlanacak halimize aðlamaktansa, onu unutacak þeyler bulmak zorundayýz. Þakaya, komediye vuruyoruz kendimizi avunmak için.

Ýþ dünyasý deseniz çok mu farklý? Elbette hayýr.

Krizi bahane edip ödemelerini yapmayan þirketler;

Müþteri memnuniyeti yerine “Git istediðin yere þikayet et” diyen markalar.

Çalýþanýnýn hakkýný yiyen þirketler, þirketlerinin hakkýný yiyen çalýþanlar.

Rekabet etmek yerine belaltý vuran, rakibini kötüleyen þirketler.

Yine krizi fýrsat bilip zorda olan tedarikçisinin fiyatlarýný dibin de dibine indiren, adeta öldüren þirketler.

Bir binanýn içindeyiz hepimiz. Ve herkes bir parça koparýyor binanýn duvarlarýndan. Birisi bir kiriþten, birisi bir kolondan bir parça. Sorsan “Ne olacak ki bir parçayla” diyecekler ama biliniz ki bu bina yýkýlýrsa hepimizin baþýna yýkýlacak

Ders aldýðýmýzda, akýllandýðýmýzda da belki çok geç olmuþ olacak.

Hatasýný anlayan anne-baba çocuðunu çoktan kaybetmiþ olacak.

Yanlýþýný fark eden çocuk okulunu boþ bir teneke kadar eðitilmiþ (!) olarak bitirecek.

Ýþ adamý yaptýðý üründen, verdiði hizmetten çaldýklarýyla zamanla müþterilerinin tümünü kaybedip batacak ve hatasýný anlayýp “Bir þans daha” diyecek.

Ama o zaman belki de çok geç kalmýþ olacak.

Bir diþ macununu sýkýn sonuna kadar.

Sonra da geriye doldurmaya çalýþýn.

Dolar mý? Dolmaz…

Her þeyin geri dönüþü yok. Her hatanýn telafisi yok.

Vasatlýk da böyle bir þey iþte. Vasata, vasatýn altýna düþtüyseniz geri dönüþü çok zor.

Ülkeyi bu vasatlýktan kurtarmak için gidelim bu sabah iþlerimize, “mesai ne zaman bitecek” diye saatimize bakmak için deðil.

Sen, ben, o , bu þu, Ahmet, Mehmet, Ayþe, Merve,

Hepimiz sorumluyuz bundan, hepimiz ödeyeceðiz faturasýný.

“Ben tek baþýma neyi deðiþtirebilirim” deme.

Oradaki, çalýþtýðýn ya da okuduðun kurumdaki bayrak sen ol.

O bayrak, herkes iþini savsaklasa da hep kendine yakýþaný yapacak olan onurluluk bayraðý.

O bayrak, herkes çalsa-çýrpsa da ailesine haram lokma yedirmeyecek olan erdemlilik bayraðý.

O bayrak, herkes iþten kaçsa da bileðinin hakkýyla sonuna kadar çalýþacak olan çalýþkanlýk bayraðý.

Tek bir kiþi de olsan, yüz kiþi yatsa ve iþ yapmasa da kalk ayaða, deðiþime kendinden baþla.

Haydi, bu yazýyý okuyan, benimle ayný düþünen herkes…

Var mýsýnýz deðiþimi kendimizden baþlatmaya?

Vasatlýk bizimle yüzleþmeden, bizi alt etmeden biz onu alt edelim.

Bu iþler öyle Fatih Ýstanbul’u böyle fethetti, ecdadýmýz Kurtuluþ Savaþý’ný þöyle kazandý diye kahramanlýk hikayeleriyle karýn doyurmakla olmuyor.

Kendi kurtuluþ savaþýmýz, önce kendimizi yenmeyle baþlýyor.

HAYDÝ, SAVAÞIMIZ BAÞLASIN!