İbrahim Güneş
İbrahim Güneş
Tüm Yazıları

Vatansız

Karanlık örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in ölüm haberini terör örgütüne müzahir bir kaynak olan Herkül X'ten dikkat çeken bir ifade ile paylaştı.

Konuya dikkat çeken isim Savtek Dergi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Alabarda oldu. Alabarda, sosyal medya hesabından "Bu coğrafyada vefat eden hangi Müslüman evladı için 'ruhunun ufkuna yürüdü' denildi bu zamana kadar?" Diye sordu.

Kısa bir araştırma ile bu ifadenin İncil'in içindeki bazı bölümlerde geçtiğini de öğrenmiş olduk. İngiliz Ajan Lawrence'ın Müslüman kılığında topluma sızdığını kimse fark etmesin diye gece dahi namaza kalktığını unutmayın. Yani Müslüman görünümlü ajanlar konusu bu coğrafyanın yabancısı olduğu bir mesele değil. Bu yüzden FETÖ Elebaşı Gülen için de "Ruhunun Ufkuna yürüdü" ifadesi şaşırtıcı değil. Kendisi zaten "Hıristiyanlar sizin karınıza kızınıza ilişmez, güneyde sevdim ülke, dinler arası diyalog. Vahiy kaynaklı bilgiler güvenilmez" gibi söylemleriyle görmek isteyenler için pek çok kez rengini belli etmişti.

Peki nasıl oldu da yüzbinlerce kişiyi mankurtlaştırdı?

FETÖ'yü çok yakından tanıyan bir isim olan Hüseyin Gülerce, bu durumu dini bilgileri olgunlaşmamış kişileri çocukluk çağından itibaren örgütün içine katmaları ve başka kaynaklara erişimini kısıtlayarak FETÖ müridi yapmalarına bağlıyor. Bu yüzden özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı'na bu konularda çok önemli görevler düşüyor. Zira CIA, Mossad gibi yapıların elindeki bir aparat daha devre dışı kalmadan başka aparatlarla yeni devşirmeler peşinde koştuğunu hepimiz biliyoruz.

Rabbim herkesin evladını iyi insanlarla karşılaştırsın. Bu tür tuzaklardan korusun. Zira öyle ya da böyle FETÖ vatansızı giderken ardında bu ülkenin mankurtlaştırılmış, zarar ziyan olmuş insanlarını da bıraktı. Bu yüzden herkesin özellikle çocukları ve gençleri zararlı örgütlerin tuzaklarından koruma meselesine daha çok kafa yorması gerekiyor.

"UMUT HAKKI"

MHP Lideri Devlet Bahçeli, tarihi bir çağrı yaptı.

İmralı'ya seslendi. Terörist elebaşı Öcalan'ın DEM grup toplantısına katılıp, örgütü lağvediyorum açıklaması yapması durumunda umut hakkının önünün açılabileceğini söyledi. Bahçeli "Ne kandil, ne Edirne" diyerek terör baronlarını ve Demirtaş'ı denklem dışına itti.

22 Ekim siyaset kitaplarına tarihi bir gün olarak geçebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'ye desteğini sürdürdü.

Erdoğan, "Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresi kişisel hırslara kurban edilmemeli" uyarısında bulundu.

Ama aynı zamanda İstiklal Marşı ile sorunu olan silahı yanında tutarak siyaset yapmaya çalışana da bu süreçte yer olmadığını belirtti.

Burada dikkat çekici olan Erdoğan ve Bahçeli'nin açıklamaları DEM'de yankı bulurken CHP'yi ciddi anlamda rahatsız etmiş olması...

Zira DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Onurlu bir barış için inisiyatif almaya hazırız'' dedi. Daha önce de diğer DEM Eş Genel Başkanı Bakırhan, "CHP'ye sizin çözümünüz ne?" diye sormuştu.

CHP Genel Başkanı Özgür özel sonunda ağzındaki baklayı çıkardı.

Net bir şekilde Edirne F Tipi Cezaevi'ni yani Selahattin Demirtaş'ı adres gösterdi. Yani Özel, tüm yatırımını Demirtaş'a yapmış. Bu yüzden DEM ve MHP'nin İmralı'yı adres göstermesine tepki gösterdi. Özel, "Birisini yeniden cumhurbaşkanı yapmak için diğerini adadan villaya almak çözüm değil. Bu Erdoğan'ın sorunlarına çözüm planı gibi görünüyor. Kötü kokuyor" dedi. Yani belli ki vatandaşa bu Türkiye'nin değil, Erdoğan'ın ikbal planı tezini anlatacak. Ancak sonrasında daha dikkat çekici bir ifade kullandı... "Ben el yükseltiyorum. Kürtlere devlet teklif ediyorum" dedi... Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce Diyarbakır'daki bir mitingde "Kürtlere devlet, vatan arayanlar var. Türkiye Kürtlerin vatanıdır" diye net bir mesaj vermişti. Benim görüşün bu süreci sabote etmek için ABD, İsrail, CHP, Kandil, PKK/YPG gibi birçok aktör işin içine girecektir. O yüzden bu çok zorlu bir yol. Ama Türkiye'nin yürüdüğü hangi yol asfalttı ki, biz hep zor yollardan yürümedik mi?

80 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM

Türkiye'nin nasıl zorlu bir mücadele içinde olduğunu anlatan bir rakam bu... Dile kolay ama denkleştirmesi, hele de bunu yatırıma çevirmesi öyle kolay değil. Peki bu 80 milyar dolarlık yatırım ne için yapılacak?

Türkiye'nin yenilenebilir enerji kapasitesini dört katına çıkarmak için...

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İstanbul'da heyecan yüklü bir sunum yaptı. Türkiye'nin 30 yılda enerji ihraç eden ülke olması, 2053'te sıfır emisyon hedefini anlattı.

Yenilenebilir enerji yatırımları için Türkiye'deki fırsatları örneklerle, atılan adımlarla paylaştı. Yani özetle birileri kısır siyasi tartışmalarla, konser, festival, heykel tartışmalarıyla günlerini tüketirken birileri de Türkiye'nin geleceğini inşa etmek için çalışmaya devam ediyor. Örneğin Karadeniz Gazı ile 8 milyon haneye ulaşma çabası var. Gaz demişken BRICS Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazan'da kritik temaslarda bulunacak. Rusya Lideri Putin'in görüşme öncesi verdiği mesaj "Türkiye'nin bir doğalgaz tedarik ve dağıtım üssü olacağı" yönündeydi.

Türkiye, BRICS ülkeleri ile yeni ağlar örmeye çalışırken, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ABD'de kritik temaslar yapıyor.

İstanbul'da SAHA Expo'dan dünyaya savunma sanayisinin gücünün anlatıyoruz. Daha dün Anka3 saatte 180 kilometre hızla giden Tolun füzesi ile hedefi tam isabetle vurdu. Ankara'da Hürjet ses sınırını aştı.

Kimileri taşlamaya devam etse de Türkiye Yüzyılı'nı inşa çabası sürüyor.

Takdir milletin elbette.