Vazgeçilemeyecek bir kart olarak terör

Paris’in ortasında üç kadının dehşet verici bir şekilde katledilmesinin sırları henüz ortaya çıkmadı. Burada en büyük görev şüphesiz Fransa’ya düşüyor. Ancak kamuoyu olası bir sabotaj için o kadar hazırlıklıydı ki cinayetler sürece olan halk desteğini azaltmak bir yana, daha da arttırdı. Ancak aynı etkinin PKK üzerinde olduğunu söyleyebilmemiz zor.

Üç kadının infazı Kandil’de öldürülme korkusunu ve sürece olan inancı zayıflatmış olabilir. Silahsız kaldıklarında Avrupa’da bile olsalar öldürülebileceklerini gören PKK üst yönetimi, süreçte istenen işbirliğine yanaşmayabilir. Belki de infazların asıl nedeni de buydu. Yani PKK’ya mesaj vermek.

 

Zorlu bir yol

Sürecin daha başındayız. Bunun gibi birçok sabotaj girişimi ile karşılaşılabilir. Kimse terörü sona erdirmenin kolay bir iş olduğunu söylemedi. Süreç devam etmelidir. Ancak sürecin ne kadar çok düşmanı olduğunu da iyi bilmemiz gerekiyor:

PKK çok parçalı bir yapı ve bu tür görüşmelerde terör örgütlerinin parçalanma riski her zaman vardır. PKK acaba böylesine zorlu bir görüşme sürecini kaldırabilecek mi, yoksa birkaç parçaya bölünecek ve içlerinden bir kısmı ‘Gerçek PKK’ gibi isimler altında daha kanlı bir terör sürecini mi başlatmak isteyecek? Örneğin Fehman Hüseyin (Bahoz Erdal) gibi PKK içinde sayıları bir hayli fazla olan Suriyeli militanlar için Türkiye Kürtleri ile Türkiye devletinin tüm sorunlarını halletmesi özlenen bir hedef midir? Aynı şekilde İranlı PKK’lılar için Türkiye’de çatışmaların sona ermesi ve ayrı bir devletin kurulamaması başarı mıdır, başarısızlık mıdır?

Soruları arttırabiliriz; Örneğin kaçakçılık, uyuşturucu ve silah ticareti ile güç ve itibar elde etmiş PKK’lılar için barış ne kadar kıymetlidir? Türkiye’yi görmeden su katılmamış bir Kürtçü olarak yetişen ve hayali bir devlete inanan Diaspora’da ortaya çıkan yeni nesil için Türkiye’de silahların susması mutlu son mudur?

İzin verirler mi?

En önemlisi Arap Baharı’ndan sonra oluşan dengelerde Türkiye’nin ayağındaki en ağır prangadan kurtularak sosyal, ekonomik ve siyasi alanlarda turbo motor takmışçasına büyümesi ve bu sayede kimseye eyvallahının kalmaması ABD, İsrail, İran, Suriye, Irak, Rusya, Fransa ve daha birçok ülke için özlenen, istenen bir gelişme midir?

PKK ne yazık ki 2003’ten bu yana bir Türkiye gerçeği olmanın ötesine geçti ve diğer ülkeler ile kırılması güç bağlar kurdu. Şu anda PKK Türkiye’nin Suriye ve Irak politikalarına karşı en etkili dengeleyici rolünde. Böylesine kıymetli bir karttan birilerinin kolayca vazgeçeceğini düşünmek zor. PKK ile Türkiye’nin anlaşmasına bu güçler engel olamasa dahi, terör kartının yerine hızla başka bir kartı, örneğin Türkiye’de mezhep çatışmalarını veya başka bir terör örgütünü ikame etmek isteyeceklerdir. Ne yazık ki bunun bazı emarelerini de görmüyor değiliz.

Barış için kuvvet

Bu şartlar altında görüşmelerin ne kadar çok düşmanının olduğunu ve çok fazla risk bulunduğunu bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Türkiye yine de yılmadan terör sorununu çözmek için elindeki tüm araçları kullanmak zorunda. Fakat bunu yaparken sadece bir boyuta odaklanmak ve diğer alanları ihmal etmek son derece ölümcül bir hata olabilir. Bu nedenle en başta sahadaki askeri gücün daha etkili hale getirilmesi gerekiyor; sınırların güçlendirilmesi, güvenlik güçleri arasındaki uyumun arttırılması, asker ve polisin daha etkili silah ve teçhizat ile donatılması şart. Çünkü barış masasını ancak meşru silahlar koruyabilir.