‘Vefa’ bazen aleyhe de çalýþýr

Baþbakan Tayyip Erdoðan birlikte çalýþtýðý kiþilerden söz ederken “Benim bakaným”, “Benim müsteþarým” diyor ya, bunu sadece lâfta da býrakmýyor; ‘Katolik nikâhý’ gibi her halükârda korunmasý gereken türden bir iliþki kuruyor yanýndakilerle... Hükümette Cumhuriyet tarihinin en uzun süreyle o koltukta oturan pek çok bakaný var. Üst düzey bürokrasi de öyle. En yakýnýnda yer alan siyaset arkadaþlarýnýn bazýsýyla otuz hatta kýrk yýldýr beraber...

CHP’ye bakýn. Genel baþkanlýða geliþi henüz iki yýlý doldurmamýþ olduðu halde, ilk kurultayda görevlendirdiði isimlerin çoðuyla yolunu zaman içerisinde ayýrdý Kemal Kýlýçdaroðlu. MHP’de ise, Devlet Bahçeli, ayaklarýnýn ilk sürçmesinde en yakýn mesai arkadaþlarýnýn ipini çekmekte hiç tereddüt etmedi.

‘Vefa’ siyasetçilerde pek alýþýldýk bir haslet olmadýðý için, bu durum Tayyip Erdoðan’ý özel kýlýyor...

Son ‘vefa’ örneðini günlerden beri manþetlerden düþmeyen bir polis þefiyle ilgili olarak veriyor Baþbakan Erdoðan. Ýstanbul’da terörle mücadele müdürlüðüne getirilen kiþi, meðer geçmiþte çeþitli iþkence iddialarýna muhatap olmuþ, yargýlanmýþ, davasý Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’ne (AÝHM) kadar da gitmiþ... Davalar ‘zaman aþýmý’ yüzünden düþmüþ, AÝHM’nin verdiði karar doðrudan kendisiyle ilgili olmadýðý için siciline iþlenmemiþ; ama bazý kiþiler tarafýndan “Ýþkencecim” diye itham edilen biri yine de... Kendisi de, “O zamanlar genç ve cahildim” gerekçesine sýðýnýyor zaten...

Baþbakan Erdoðan hakkýnda günlerdir yayýn yapýlan polis þefine, ‘aHaber’deki TV mülâkatýnda, “Bazý medya gruplarý, bazý köþe yazarlarý yazdý diye bu arkadaþýmýzý yedirtmeyiz” sözleriyle sahip çýktý.

Tanýdýðýný sanmadýðým polis þefi için kullandýðý ‘arkadaþýmýz’ sýfatýnýn ‘benim’ ile baþlayan cümlelerini hatýrlattýðýna herhalde dikkat etmiþsinizdir.

 

Verdiði gerekçe Baþbakan Erdoðan’ýn medya konusunda zaten bilinen “Bana adam harcatarak güç kazanmalarýna müsaade etmem” tavrýný yansýtýyor. On yýllýk Ak Parti iktidarý süresinde titizlikle sergilediði bir tavýr bu. Baþbakan muhtemelen o medya gruplarýnýn gazetelerini de, köþe yazarlarýný da okumuyor; okuyorsa bile yazdýklarýný dikkate almýyor.

Böyle bir noktaya varmasýný eleþtirmeye kalkýþacaklara, uzun siyasi hayatýnda Tayyip Erdoðan’ýn þahsen karþýlaþtýðý medya merkezli nice olumsuz olayý ve o olaylardaki kendi sicillerini düþünmelerini tavsiye ederim.

Medyaya tepkisini anlayabilsem, hatta vefa duygusuna hayranlýk duysam da, sahiplenme özelliðinin son olayda Baþbakan Erdoðan’ýn aleyhine çalýþtýðýna inanýyorum. Her kuralýn istisnasý, her ilkenin esneme kabiliyeti vardýr, olmalýdýr; istisna tanýmayan kurallar, her durumda uygulanmak istenen ilkeler bazen baþa dert açabilir çünkü...

Ülkemiz þu sýralarda nazik bir dönemden geçiyor; içeride olduðu kadar dýþarýda da taþlarýn yerinden oynadýðý ve þans topu gibi nerede duracaðý önceden kestirilemeyen bir dönem bu. Bu sürecin her ânýnda doðru kararlar alýnmasý ve bu kararlara zaman zaman kamuoyu desteði aranmasý gerekiyor.

Kamuoyunda oluþan kanaatler bu yüzden önemlidir ve ‘vefa’ görüntüsünü bozmamak için gösterilen direnç daha büyük tabloyu olumsuz etkilememelidir.