‘Velev ki’den ‘madem ki’ye

Sayın Başbakan’ın “velev ki” ile başlayan cümlesini ve arkasından yaşananları, Hürriyet gazetesinin “Kaosa kalkan 410 el” manşetini, Anayasanın 10. ve 42. maddelerinin genç kızların öğrenim hakkı için değiştirilme gayretini, AK Parti’yi kapatma davasına kadar giden süreci hepimiz hatırlıyoruz.

Aradan zaman geçti, bu süreçte Sayın Başbakan’ın haklı bir pozisyon aldığı bugün daha net anlaşılıyor.

Demokratikleşme sürecinin ülkemizde toptan değişikliklerle ilerlemesi arzumuz ama olmuyor.

İngilizlerin “piecemeal” dedikleri, bizde de şimdi ismini hatırlayamadığım bir felsefecinin “lehimci usulü” diye tercüme ettiği yöntem, yani parça parça ilerleme galiba bizde zorunlu olarak uygulanacak yöntem.

Keşke türban meselesinde Anayasa Mahkemesi o kötü kararı vermese idi ve kızların türban sorunu yasal, anayasal düzeyde çözülmüş olsa idi.

Gelelim günümüze.

Sayın Cemil Çiçek bile teslim oldu, yeni bir anayasa yapma süreci, birinci en iyi çözüm idi, çıkmaza girdi.

Bu aşamada en berbat maddeleri fırsat bulup tek tek değiştirmek, bu tekil ayıplardan kurtulmak muhtemelen bu gün ikinci en iyi çözüm.

Türkiye’nin içine yuvarlandığı hukuk krizinde gündemde olan değişiklik Anayasanın 159. maddesi yani HSYK’yı düzenleyen madde idi.

Sayın Cumhurbaşkanı inisiyatif aldı, partilerle tek tek görüştü ama anlaşılan bu da imkansız şu aşamada.

HSYK ya da hukuk krizinin en hareketli günlerinde bir de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın çok çirkin bir kararı yayınlandı.

Karara itiraz da Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesine (???) yapılabilecek imiş.

Bu kez de bendeniz bir “Madem ki” ile başlayan bir cümle kurmak istiyorum.  

Madem ki, Sayın Cumhurbaşkanı parti liderlerini toplayıp Anayasa 159’u değiştirmek için bir girişimde bulunabiliyor ve meselede bir noktaya kadar geliniyor, neden Anayasanın başka maddeleri için Sayın Gül aynı inisiyatifi koymasın?

Anayasanın HSYK’yı düzenleyen 159. maddesini beğenir ya da beğenmezsiniz, bu başka bir mesele, zaten üç buçuk sene önce yüzde 58 oyla kabul edilen bir referandumla değişmiş idi, ama bu maddenin Anayasanın en ayıplı maddesi olduğunu söylemek kolay değil.

Sayın Gül, neden ivedilikle ve öncelikle, Uludere kararı bunu bir kez daha gösterdi, Anayasanın çift başlı yargı çirkinliğini ortadan kaldırmak için 156 ve 157. maddeleri kaldırmak için bir hamle yapmıyor?

Meselelere günlük krizler üzerinden değil de anayasal çirkinlikleri ortadan kaldırma, gerçek bir hukuk devleti inşaası üzerinden bakarsak acaba daha fazla mesafe alır mıyız?

Anayasanın 117 (havada duran bir Genelkurmay Başkanı),118 (MGK), 156 (Askeri Yargıtay), 157 (Askeri Yüksek İdare Mahkemesi), 66 (herkes türktür), vs. Kenan Paşa Anayasasının ayıplı, çok ayıplı maddeleri.

Önce bunları değiştirsek belki 159’u değiştirme ihtiyacı da azalır zira daha gerçek bir hukuk devleti oluruz.

Yukarıdaki maddeler bazında bir anayasa tadilatı siyasi ortamı da değiştirir, AK Parti’ye de büyük siyasi yarar sağlar kanısındayım.

Madem ki Sayın Gül 159 (HSYK) için bir girişimde bulunabiliyor, kanımca başka ayıplı maddelerin, konjonktürden bağımsız olarak, önceliği olmalı.