Venceremos, Venceremos

Türkiye’de yolu sol ideolojiyle kesişmiş herkes hem bu marşı bilir hem de Victor Jara adını... 

Şili’de Salvador Allande ve sol partiler koalisyonunun iktidara gelmesinin ardından Victor Jara bu birlik yararına bir sürü konser vermiştir.

Pinochet’nin Eylül 1973’de gerçekleştirdiği askeri darbenin ardından diğer binlerce tutuklu gibi Şili Ulusal Stadyumu’na götürülür Victor jara. 

Yanında gitarı vardır, Venceremos’u söylemeye başlar, diğer tutuklular da şarkıya eşlik ederler.

Askerler çok kızar bu işe, önce ellerini kırarlar Victor Jara’nın ama o şarkısını söylemeye devam etti, baktılar susmuyor, öldürdüler ve ellerini kesip tribünlerin önüne astılar. 

Hikaye burada bitmedi. Şili Ulusal Stadyumu’nun adı Victor Jara öldürüldükten tam 30 yıl sonra Estaido Victor Jara Stadyumu olarak değiştirildi...

***

Durduk yerde yazmadım bu hikayeyi, basit ama çok can yakan bir sebebim var.

Uzun zamandır katliamlar, insanlık suçları, işkencelere sadece kendi siyasi penceresinden bakıyor insanlar. 

Mesela, ideolojik karşıtlıktan dolayı, Refah Partisi’nin çok hassasiyet gösterdiği Bosna’ya özellikle de Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerinin koruması altında olduğu sırada katledilen Srebrenitsa’lıları görmezden gelenler oldu. 

Suriye meselesinde de şimdi benzer bir durum var.

Meslek hayatım boyunca Sudan, Darfur’dan Gazze’ye bir sürü katliam bölgesinde dolaştım.

Hayatta kaldığın sevinemeyen, sevdiği, tanıdığı, hemen herkes öldürülmüş insanları görmek, çocuklara ait mezarlara bakmaya utanmak nasıl bir duygudur iyi bilirim... 

***

Bu hafta Hocalı Katliamı’nın 22. yıl dönümüydü.

83’ü çocuk, 106’sı kadın 613 insanın öldürüldüğü bir katliamdı bu. 

Esir alınan 1275 kadın, çocuk ve yaşlı günlerce işkence gördü.

16 Mart 1992’de Amerikan Newsweek Dergisi yüzleri paramparça, kafa derileri yüzülmüş insanları yazdı. 

Hocalı katliamına tanık olan ve şimdi Beyrut’ta yaşayan Ermeni Gazeteci David Khreyian Haçın Hatırı İçin isimli kitabında öldürülüp yakılan kişiler arasında hala canlı insanlar olduğunu da yazdı. 

Fransız Le Monde Gazetesi 14 Mart 1992’de öldürülmüş kadın ve çocuklar içerisinde kafa derisi soyulmuş, tırnakları çekilmiş insanlar olduğunu duyurdu okurlarına...

***

İnsan katliamlara ya karşıdır ya da değildir, bunun ideolojisi olmaz. 

Karşı olduğun başka ideolojiler sahip çıkıyor diye katliamları görmezden gelmek de olmaz. 

Adım gibi eminim ki, 1915’te yaşanan olaylar için özür dileyenlerin yüzde 99’u Hocalı’da ne yaşandığını bilmiyorlardır.

Herkesin katliamı, herkesin insanlık suçu kendine denebilecek bir dünyada yaşamıyoruz. 

Zaten yaşamamalıyız da...