Vendetta maskesinin ardındaki gürbüz çocuk

Devrim mi istiyor sıkkın canın? Ama devrim, can sıkıntısından çıkmaz bilesin.

Kuş tüyü yataklarda yatamazsın devrim istiharesine...

Hayatta bir kez olsun kaybetmeden... Canın cidden yanmadan, acı sana cidden değmeden, canın kanamadan, yarasız beresiz o bebek yüzünle devrime yatamazsın.  

Üzgünüm, üzüntün de yetmez.

Ötekine duyduğun nefret, ötekinden tiksinmen, iğrenmen, bulantın, belki tahkim etse de o çok istediğin devrime yine de yetmez.  

Yüzünde kahıra, kedere, cefaya dair tek bir çizik bile yokken taktığına bakılırsa o maskeyi, senin derdin isyan değil. Kızacaksın ama söylemeliyim; senin derdin kardeşim, senin derdin korkaklık. Acını örtmek için değil, örtemediğin kinini gizlemek için saklanıyorsun o maskenin altına.

Bebek yüzün hiç solmasın maskeli çocuk. Lakin; Vendetta, yüzü muktedirlerce yakıldığı için takmıştı o maskesini, hatırlarsan...

Muktedirlerle olan ilişkini gözden geçir önce: Baba parasıyla gittiğin özel üniversitenin üzerinde yükseldiği onbinlerce ağaç ölüsünü... Sizi güya destekleyen otelin kapısında sizden habersiz dövülmüş yüzlerce dilenciyi... Eylem yaptığın parkta üç kuruş karşılığında kodamanlara satılan küçük kızların hiç işitmediğin lanetini... Sırtınızı sıvazlayan bankaların önünde donarak ölen tinerci çocukların ahını... Antikapitalist cumacıların hutbesine bedava yemek bağlamında giren o büyük marketler zincirinin, kapısında mendil satan emekçi çocuklara zinhar tahammül edemeyen dayakçı bekçilerini düşün... Senin ayağındaki o markalı ayakkabıyla bir ay geçinen emekli Zahide nineyi, Kabataş’ta kıstırıp kemikleri kırılıncaya dövdüğünüz bebekli anneyi, Taksim’de sallandıracağız diye üzerine çullandığınız savunmasız kadınları, alemin annesine, eşine, kızına yönelik baş edilmez tecavüz, taciz saplantınızı... Bir gözden geçir bakalım...

***

Vendetta Maskesinin ardındaki gürbüz çocuk!

Hayat tarzımıza karışıyorsunuz” deyip durma bana.

Çünkü sen benim hayatıma kastederken, bunun sana dair bir hak olduğunu iddia edemezsin. Karşındakini imha etme üzerine kuramazsın hayat tarzını çünkü. Benim nefes almam bile batıyor sana maskeli çocuk farkında mısın? Benim evimde, işimde gücümde, okulumda olmamı, sen kendi hayat tarzına el atılmış gibi görüyorsun. Buradan bir devrim çıkmaz. Darbe çıkar, faşizm çıkar, cumhuriyet çıkar, ulus çıkar, kodamanlar arası taksim çıkar, canı sıkkınlar için gezi çıkar. Ama devrim çıkmaz. Haybeye çıkmaz devrim!

Bu yüzden maskelisin.

“Aynaya baktığınızda suçluluk duyuyorsanız, gerçekleri öğrenmişsinizdir” der Vendetta. Ama senin aynaya bakacak cesaretin yok. Sürekli “onlar” diyorsun. “Ama çok oluyor onlar da...” Aslında mutsuzluğun kendinle farkında mısın? “Onları” bahane edip duruyorsun, tıpkı yüzüne taktığın maske gibi, mesafeyi açtıkça rahat edeceğini düşlüyorsun. Abartmana gerek yok. Tamam çekildik huzurundan. Seni kendi yalnızlığına, kendi bencilliğine bıraktığımızı hala fark etmiyor musun?  

Vendetta Maskesinin ardındaki gürbüz çocuk!

Sen piyano çal, bale yap, bira şişelerinden TC’ler yaz, sosyolojik analizlerinle dikkatini çektiğin Paris semaları ve fasih İngilizcenle aksanından hicap hissine gark ettiğin zavallı Zizek de senin olsun... Her şey rol gereği değil mi zaten? Mehmet Ali Alabora misal; polis rolü yaparken iyi, banka reklamlarında çok başarılı, ama tüm bunlar birer numara değil mi? Haydi bir imza kap gel artistten. Parayı bastığında Muhteşem Süleyman, parayı bastığında devrimci rolüne bürünen sakallı adam da öyle... Siz “her şey”siniz, onlarsa “hiçbir şey”...

Tamam da. Karar ver!

Vendetta Maskesinin ardındaki gürbüz çocuk!

Nesiniz siz?

Nasıl insanlarsınız?