Venedik’in kadın otoriteleri

71. Venedik Film Festivali, başka dallardan temsilcilerin yanı sıra kadın yönetmenlere jürilerinde ağırlık vermeyi tercih etti. Altın Aslan için iki, Ufuklar bölümü adayı ise üç kadın yönetmen var.   

Genel eğilim, film festivallerini kadın yönetmenlere az yer verdikleri için eleştirmektir... Kadınlar kamera arkasında yer aldıklarında sinema dünyasının ilgisini pek çekmez... Hatta kamera önündeki performansları ve fiziksel özellikleriyle topladıkları takdiri neredeyse kaybederler! 71. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan adayı iki, Ufuklar bölümü adayı üç kadın yönetmen var yarışmalarda. Yarışma dışı bölümlerde ise Sabina Guzzanti ve Lisa Cholodenko’nun filmleri bulunuyor. 

Festival Direktörü Alberto Barbera onursal ödüllerde kadınları öne çıkararak ve jürilerde kadın yönetmenlere özellikle yer açarak durumu lehine çevirmiş. Martin Scorsese’nin kurgucusu olarak ün kazanan Thelma Schoonmaker, Yaşam Boyu Başarı Ödülü Altın Aslan’a değer görüldü. Amerikan bağımsız sinemasının güçlü oyuncusu Frances McDormand ise Visionary Talent Award/ Vizyoner Yetenek Ödülü’nün bu yılki sahibi olacak.

2013’te başta Fransız feministleri olmak üzere kadın örgütlerinin protestolarına maruz kalan Cannes Film Festivali nasıl 2014 jürisine başkan olarak tek Altın Palmiyeli kadın yönetmen unvanına sahip Jane Campion’ı seçtiyse Venedik de dikkatli bir dağılım yaptı. Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan İtalyan yapımı Le Meraviglie’nin (Harikalar) yönetmeni Alice Rochrwacher’ı İlk Filmler Jürisinin başkanlığına çağırdı. Aynı jüride Çinli yapımcı Vivian Qu da yer alıyor. Qu’nun yapımcısı olduğu her film önemli başarılar elde etti, bunların sonuncusu ise bu yıl Berlinale’de Altın Ayı kazanan ve bu yaz Türkiye’de gösterime giren “-İnce Buz, Siyah Kömür. Geçen yıl ilk yönetmenlik denemesiyle Venedik’in Eleştirmenler Haftası’na seçilmişti.

Orizzonti/ Ufuklar bölümü jüri üyesi Pernilla August da 2010’da ilk filmiyle Eleştirmenler Haftası’nın ödülünü kazanmıştı. August, Ingmar Bergman ile çalışmış, tiyatro sahnelerinden beyazperdeye geçen bir oyuncu olarak öne çıkmasına rağmen geçen yıl da Danimarka’da Arvingerne (Miras) adlı diziyi yönetti. Bir yandan yeni film projesini hazırladığını müjdeleyen August, dizi çekme dinamiğini de sevmiş. Zamanla yarışmaktan ve uzun süreli bir çalışma yapmaktan memnun olduğunu söylerken gözleri parlıyordu. Orta kuşağa August’un eşi Bille August ile yaptığı filmleri, genç kuşağa Yıldız Savaşları’nda Anakin Skywalker’ın annesi Shmi’yi canlandırdığını da hatırlatalım.

SOĞUKTA ÇEKİLEN ALTIN ÇAĞ

Orizzonti Jürisi’ne Basit Bir Hayat adlı filminden hatırlayacağımız Hong Konglu usta yönetmen Ann Hui başkanlık ediyor. Hui’nin Çin tarihinden çok önemli bir kesiti, 20’li yıllardan 40’lı yıllara dek yaşanan müthiş çalkantıyı, II. Dünya Savaşı’nı ve Japon işgalini de dahil ederek anlattığı, üç saatlik destansı filmi Huangjin Shidai/ Altın Çağ,  71. Venedik Film Festivali’nin kapanışında gösterilecek. Hui’nin Çin’in en ünlü kadın yazarlarından Xiao Hong’un bu yaşam öyküsü, üç onyıla yayılan ve içinde savaş da bulunan bir öykü anlattığı için bir değil üç dönem filmi hazırlığı gerektirmiş. Kendi de ailesinin kökeninin bulunduğu Mançurya doğumlu olan Hui, sadece çekimlerin aralıksız beş ay sürdüğünü ve Çin’in sekiz eyaletini dolaştıklarını, dondurucu soğuklarda çadırda monitör başındayken bile dört ısıtıcıya ihtiyaç duyduklarını ve onlara rağmen başının donduğunu hissettiğini anlattı bir sohbetimizde! Bir daha bu çapta bir yapıma girişmeye hiç niyeti yok, böyle projelerin gençlikte olduğunu söylüyor ve ‘Artık beynim bedenimden hızlı çalışıyor, bedenim beynime yetişemiyor’ diyor!

KİM BU TOP MODELLER!

14 yaşında sinemaya başlayan Çin’in uluslararası starı Joan Chen, ülkemizde en çok Son İmparator filmiyle tanınır. Birçok önemli yapımda rol alan ve ödüller kazanan Chen, ilk iki uzun metrajlı filmi The Sent-Down Girl ve Autumn in New York ile eleştirmenlerin takdirini topladı. Avusturyalı Jessica Hausner genç kuşak Avrupalı yönetmenler arasında önde gelen bir isim. Lovely Rita, Lourdes ve Amour adlı uzun metrajlı filmleri hem olumlu eleştiriler aldı hem ödül topladı.

Jürilerdeki diğer kadın üyeler de mesleklerinin önemli temsilcileri. Oscarlı kostüm tasarımcısı Sandy Powell kendi gardrobuyla da gözkamaştırıyor! Mira Nair tarafından sinemaya da uyarlanan The Namesake adlı romanıyla tanınan, Man Booker Ödülü sahibi Jhumpa Lahiri’yi ve Powell’ı görenler ‘Hangi ülkenin top modelleri bunlar!’ diye soruyor! Türkiye’de de gösterilen, bir kısmı Türkiye’de çekilen Tyrant adlı dizinin sultanı Leila’yı canlandıran İsrailli aktris Moran Atias, Oscarlı yönetmen Paul Haggis’in de gözde oyuncusu. Mükemmel İngilizcesi ve İtalyancasıyla uluslararası kariyerini pekiştireceğinden kuşku yok.

INARRITU’NUN FİLMİNDE KEATON VE NORTON
 
71. Venedik Film Festivali, Meksika sinemasının genç yeteneği olarak yola çıkıp Amerikan sinemasının vazgeçilmez isimlerinden biri haline gelen Alejandro Gonzalez Inarritu’nun Birdman adlı filminin gösterimiyle açıldı. Michael Keaton’ın Hollywood süper kahramanı Birdman olarak kazandığı şöhreti, Broadway’de bir Raymond Carver oyunu sahneye koyarak tazeleme çabasını konu alan film, tiyatro kulislerinde ve sahnede kesmesiz gibi çekilmiş dur durak bilmeyen hareketlilikte bir film. Inarritu, filme eşlik eden davul solosuyla ritmi belirleyerek, müziği özellikle çok yüksek tutarak, kamerayı da nadiren sabitleyerek izleyiciyi kaynatıyor. Hikayede ise hem nalına hem mıhına vuruyor: Bir yandan star sistemini ve hep devamı gelen fantastik filmleri, diğer yandan New York’un gazetesi ve tiyatrosuyla entelektüel tutuculuğunu yeriyor. Edward Norton bu çevrenin itibarlı oyuncusu, Keaton ise oyunculuğa hevesli bir şöhret olarak çarpışıyor filmde.