Türkiye’nin devlet, millet ve siyaset olarak mutlaka ama mutlaka çok güçlü olmasý gereken bir zaman diliminin baþýndayýz.
Yüzyýl önceki büyük kýrýlmanýn ve parçalanmanýn bir benzeri bölgemizde an be an yaþanmakta. Ne yaþandýðýnýn yakýn þahitleriyiz. Irak’ýn 30 yýl, Suriye’nin beþ yýl içinde ne hale getirildiðini biliyoruz.
Devletsiz kalmak ne demektir, biliyoruz. Sahillere vuran Suriyeli çocuklarýn cansýz bedenlerinden, bombalardan, açlýktan, ölümden, yetimlikten sýkýlýp da ölmek isteyen ve öte dünyaya gidince “Sizi Allah’a þikayet edeceðim” diyen çocuklardan biliyoruz.
Ýþkencede ölen insanlardan, Esed’in ve þebbihalarýn sistematik tecavüzüne uðrayan kýzlardan kadýnlardan, kimyasal silahlar atýlýnca aðzýný kuþ gibi havaya kaldýrýp da havasýzlýktan öylece ölüveren çocuklardan biliyoruz.
Bizzat da yaþadýk. Ayný anda beþ terör örgütü üzerimize salýndýðýnda, insanlarýmýz tuzaklarla kurþunlarla katledildiðinde, askerimiz polisimiz savcýlarýmýz kaymakamlarýmýz öðretmenlerimiz mühendislerimiz hedef olduðunda ne amaçladýðýný biliyorduk.
Keza 15 Temmuz’da bizim silahlarýmýz bize çevrildiðinde da biliyorduk oyunun büyüklüðünü. Bildiðimiz için Türk’üyle Kürt’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, laikiyle dindarýyla bir olduk, direndik.
Þimdi biçim deðiþtirerek sürüyor saldýrýlar.
Anlaþýlan o ki Türkiye gerçek anlamda baðýmsýz ve güçlü bir ülke olana, bir tür dokunulmazlýk elde edene dek deneyecekler þanslarýný.
Baðýmsýz ve güçlü olmalýyýz o yüzden. Bu yolda çabalamaya “devam” etmeliyiz.
Devletimizin güçlü, milletimizin izzetli, geleceðimizin huzurlu, refahlý, istikrarlý olmasýný istiyorsak eðer iyi düþünüp vermeliyiz kararýmýzý.
Ýçerde kýsýr tartýþmalarla, küçük siyasi hesaplarla, dýþarda kurgulanmýþ siyasi fantezilerle yahut þahsi ikbal menfaat itiþ kakýþlarýyla kaybedecek ne zamanýmýz ne enerjimiz var.
Vereceðimiz oyun vebali var.
Yaparsa yine AK Parti yapar!
Cumhurbaþkaný ve AK Parti Genel Baþkaný Erdoðan’ýn Ýstanbul Kongresinde ilan ettiði manifestonun ana fikrini “yeniden adalet, yeniden kalkýnma” oluþturuyordu. Þimdiye dek yapýlan hizmetleri, verilen mücadeleleri anlatýp yapýlacaklarý vaat ederken de bir ahitte bulunuyor ve Allah’ý þahit tutarak yemin ediyordu Erdoðan.
Perþembe günü Ankara’da açýkladýðý seçim beyannamesini de bu temeller üzerine inþa etti Erdoðan. 15 yýldýr iktidarda olan ve Türkiye’yi her alanda baðýmsýz ve güçlü kýlabilmek için çalýþan bir siyasi partinin hizmet ve istikamet tutarlýlýðý 360 sayfalýk metne sinmiþ görünüyor.
Ekonomiden tarýma, turizmden sanayiye, saðlýktan eðitime dek neler yapýlacaðý sayfalar dolusu proje ile somutlaþtýrýlmýþ. Statlarýn ve Atatürk Havalimaný alanýnýn kent ormanlarýna çevrilecek olmasý ise “yeþil þehir” arzulayanlar için müjde sayýlýr.
Dýþ politikada beyan edilen de “devam” niteliðindeydi. Onca olumsuzluða raðmen AB’ye katýlým stratejik hedef olarak tanýmlanýyor. “ABD ile yaþanan sorunlarý aþmak istiyoruz” deyip “Rusya ile enerji ve ticaret iþbirliklerini geliþtireceklerini” vurgulanmasý ise hem stratejik ortaklýklar konusunda tarihsel olaný korumak hem de son yýllarda hýz verdikleri “360 derece dýþ politika” perspektifini sürdürmek istediklerinin ilaný.
Diðer Cumhurbaþkaný adaylarý meþruiyetini çoktan yitirmiþ, kendi vatandaþlarýný çoluk çocuk demeden konvansiyonel-kimyasal silahlarla öldüren katil yönetimle barýþmayý ve misafir ettiðimiz Suriyelileri Esed’e teslim etmeyi vaat ederken Erdoðan, Suriye’de savaþýn ve ihtilaflarýn sonlanýp meþru bir yönetimin iktidara gelmesi ve sýðýnmacýlarýn ülkelerine güvenle dönmesi için çalýþacaklarýný beyan ediyor.
Allah Türkiye’yi, kapýsýna sýðýnmýþ, ekmeðini bereketlendiren kardeþlerini, katillerine teslim etme utancýndan korusun. Amin.