Türkiye’deki vesayet rejimi MGK’nýn sivilleþmesi, yapýlan yasal ve anayasal düzenlemeler, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla ciddi darbeler aldý. Bir daha modern veya post-modern darbe yapýlmasý olasýlýðý çok zayýf. Komutanlarýn bir yerlerde oturup senaryo çalýþmasý yapmasý da imkansýza yakýn. Fakat imkansýz deðil. Neden mi?
1. Tarihi imparatorluðun çöküþ yýllarýna uzanan “ittihatçý” gelenek hala içimizde bir yerlerde yaþýyor ve her gün yeniden üretiliyor. Milliliðimizi ifade etmek için kullandýðýmýz tüm semboller bu geleneðin ürünü. Belki darbe yapmak için arz yok, ama talep var. Ergenekon davasýnda yargýlanan ve mahkum olan eski Genelkurmay Baþkaný Baþbuð’un halefine Hürriyet gazetesi aracýlýðýyla “Sessizliðiniz sürecek mi?” diye sormasý, gazetenin de bunu manþete taþýmasý geleneðin ne kadar köklü olduðunu özetlemeye yeter.
2. Türkiye’de ne yazýk ki çok az insan demokrat, yani demokrasinin faziletlerini benimsemiþ. Haklarý kendimiz için istiyoruz ancak karþýmýzdakilere ayný haklarý tanýmak istemiyoruz. Ýstemiþ olsaydýk, Kürt sorunu diye bir sorunumuz olmaz, PKK diye bir örgütle uðraþmak zorunda kalmazdýk. Baþörtüsü bunun bir baþka tezahürü. Trafik kaosumuz bile bunun sonucu. Çoðumuz diðerinin hakkýnda saygý göstermiyor. Çoðumuz kural tanýmýyor.
3. Uluslararasý konjonktür de vesayete fýrsat tanýyacak nitelikte. Ýsrail ile gerilen iliþkiler, Ermenistan ile çözülemeyen sorunlar ve düzen kurucu devlet olma iddiasý Batý’da Türkiye’ye, daha doðrusu AK Parti’ye karþý önyargý oluþmasýna neden oldu. Hapisteki gazeteciler, son dönemde iþinden olanlar da üstüne tuz biber ekti. Mýsýr’daki darbe baþarýlý olursa, deðiþim istikrarla saðlanýrsa, Türkiye’nin demokratik geleceðine bakýþ farklýlaþabilir.
4. Ergenekon davasýnýn görülüþ biçimi, her türlü örgütlenmeyi terör örgütü olarak adlandýrma alýþkanlýðý, verilen cezalarýn aðýrlýðý ve hukuki açýdan tartýþmalý olmasý, yargýnýn bilinen sorunlarý sebeple-sonuç arasýndaki baðlantýnýn kopmasýna, yargýlananlarýn sanki tamamen masum olduklarýna, Türkiye’de darbe planlarýnýn yapýlmadýðýna dair inancýn beslenmesine yol açýyor.
5. Gezi Parký eylemliliði de devam edeceðe benziyor. Yanlýþ anlaþýlmasýn bu eylemlere katýlanlarýn darbe talep ettiðini söylemiyorum. Ancak bu eylemlilik durumu iyi yönetilemezse, sonucunun vesayetçilere yarayacaðýndan söz ediyorum. Baský artarsa, kamplaþma daha fazla keskinleþirse bundan en çok vesayetçiler karlý çýkar.
***
Çözümse içine kapanmada, savunmaya çekilmede deðil, daha fazla demokratikleþmede, dünyayla daha fazla zihinsel ve siyasal entegrasyonda:
1. Türkiye’nin vesayet rejiminden kurtulmasý için sadece vesayetçilerden kurtulmasý yetmiyor, demokrasi de sadece vesayetten kurtulmak anlamýna gelmiyor. Böylesine büyük, kapsamlý, sistematik ve toplumsal anlamda içselleþtirilmiþ bir sorunla uðraþýrken tek bir boyutunu hesaba katamazsýnýz. Siyasi dengenin yeniden kurulmasý için ayný anda pek çok þeyi birden düzeltmeniz gerekiyor.
2. Batý’ya karþý çýkmak, yaptýðý haksýzlýklarý dillendirmek de iþe yaramýyor. Kendimiz söylüyoruz, kendimiz dinliyoruz. Batý’nýn Türkiye’yi beklentilerimiz doðrultusunda dikkate almasý için onlarla aramýzda sorun yaratan konulara eðilmemiz þart. Ýsrail, Ermenistan, Kýbrýs bunlarýn baþýnda geliyor. Demokrasi açýðýný da kapatmalýyýz, reformlarý gecikmeden hayata geçirmeliyiz. Ýfade özgürlüðünü hiç kimsede hiçbir þüpheye yer býrakmayacak þekilde saðlamalýyýz.
3. AK Parti’nin Ergenekon davasýndaki hukuksal sorunlara da muhaliflere býrakmadan kendisinin sahip çýkmasý gerek. Gezi Parký’nýn iktidara karþý olmasý iktidarýn protestocularý dýþlamasýný getirmemeli. Protestolarýn düzenli bir þekilde gerçekleþeceði bir düzenleme yapýlmalý. Protestocunun ne dediðinin dinleneceði bir yapý oluþturulmalý. Protestocu sistem dýþýna itileceðine, içine çekilmeli. Demokratik tartýþmanýn parçasý haline getirilmeli.
Hüseyin Çelik’in Ergenekon’a iliþkin açýklamalarý, Bülent Arýnç’ýn yorumlarý, Baþbakan’ýn son dönem konuþmalarý, Cumhurbaþkaný’nýn bayram mesajlarý umut vaat ediyor. Umarýz iktidar kendilerine yönelik tüm eleþtirileri ve uyarýlarý dikkate alýr, benimsediðine inandýðýmýz politikayý sonuna kadar götürür, Türkiye’yi gerçek anlamýyla demokratik, kendiyle ve dünyayla barýþýk bir ülke haline getirir. “Zamanýn ruhu” bunu gerektiriyor. Ýyi bayramlar dileðimle...