Veyl olsun zalimlere ve ortaklarına

Türkiye dış politikasıyla hem bölgesinde, hem de dünyada belki de en çok tartışılan ülkelerin başında geliyor.

Irak’tan Suriye’ye, İran’dan Lübnan’a, oradan Filistin’e kadar bölge politikaları, attığı cesur adımlar ve şaşırtıcı çıkışlarıyla hemen her zeminde bir şekilde konuşulup tartışılıyor.

Bütün bunları her zaman konuşabiliriz. İsteyen istediği tezi, eleştiriyi, varsa farklı düşüncesini dile getirip dünyaya nasıl baktığını da anlatabilir.

Ama dün insanlık tarihinin belki de en utanç verici günlerinden birisiydi.

İşte bugün bunu konuşalım.

Bugün bu katliamı gerçekleştirenlerin nerede, kendimizin nerede durduğunu sorgulayalım.

Suriye’deki katiller dün bir kez daha insanlık onurunu ayaklar altına alan bir katliama imza attılar. Tıpkı Halepçe’de olduğu gibi kimyasal silah kullanarak yüzlerce masumun kanına girdiler.

Halepçe’de Saddam Hüseyin binlerce masumu katlettiğinde neredeyse yıllarca kimsenin sesi çıkmadı. Stratejik nedenler, dengeler ve benzeri gerekçelerle insanlık vicdanı sustu adeta.

Yıllar yıllar geçtikten sonra Halepçe konuşuldu, kınandı. Bebeğine sarılıp can vermiş annelerin görüntüleri üzerinden konuştuk onca zaman sonra.

Şimdi Suriye’de aynı utanç, aynı zulüm, aynı katliam gerçekleşiyor.

***

Soru şu: Nerede duruyoruz.

Dilerseniz, Ortadoğu bataklığına girmeyelim, ne işimiz var bizim Araplarla diye gözümüzü kapatalım.

Hatta Türkiye’nin Suriye politikasının ne kadar yanlış olduğunu, iflas ettiğini, bölgedeki herkesle iyi geçinirken ne diye başımıza bu kadar iş açtığımızı da söyleyelim.

Türkiye’yi, bölgesinde ve dünyada açık, şeffaf, adil ve demokratik bir düzeni savunduğu için kınayalım, hatta hedef tahtasına oturtalım.

Sadece ve sadece Türkiye’nin duruşunu ifade eden ‘değerli yalnızlık’ gibi kavramları, fantastik yazılar yazmak adına yerden yere vuralım.

Hem yalnız kalmak niye! İşte yanı başımızda bir katil var, adı Beşar Esad.

Yetmezse işte Mısır’daki darbeciler Hüsnü Mübarek’i serbest bırakıyor. Onunla yol arkadaşlığı yapalım!

Doğruları savunmak için bunca bedel ödemek niye. Katliamlara tepki gösterip risk almak niye.

Huzur reel politikte, huzur eski düzenin devamında!

Huzur katillere yıllarca göz yumup sonra sözüm ona vicdanları harekete geçirecek tepkiler göstermekte!

***

Ne kadar yazık, bunca katliama, hukuk dışı girişime, darbeye, insanlık dışı uygulamaya ses çıkarmayıp, pişkince yazılar yazmak.

Aynı kafaydı dün 28 Şubat’ta darbecilere çanak tutan.

Aynı kafaydı seçilmiş iktidarın her türlü ahlaksızlık ve dalavere ile gönderilmesi için yazı yazan, manşet atan, ekranda boy gösteren.

Şimdi onlar Suriye’de susan.

Şimdi onlar Mısır’da sessiz kalan.

Şimdi onlar duruş sahibi olmak yerine, ‘reel politik’ denilen ucuzluğa yelken açan.

Veyl olsun zalimlerle saf tutana.

Veyl olsun zalimlere, katillere sessiz kalana.

Selam olsun Yusuf’u kuyuya atan zihniyete tepki gösterenlere.

Selam olsun kardeşlerini kuyudan çıkarmak için çabalayan herkese!