Vicdansız insan ruhsuz beden gibidir!

Çok şiddetli vicdan depremlerine ihtiyacımız var!

Öylesine şiddetli depremlerle sarsılsın ki vicdanlar, yıkılsın “Altta kalanın canı çıksın” türü anlayışlar.

Yıkılsın “Benden olmayan ölsün” türü anlayışlar.

Yıkılsın “Benden olmayan varsın zulüm görsün” türü anlayışlar.

Yıkılsın “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” türü anlayışlar.

Onların yerini, “Yılan birimize bile dokunsa hepimize dokunmuş sayılsın” diyen türden zihniyetler alsın.

Sadece kendilerini düşünen insanların yerini, kendinden başkalarını da düşünen insanlar alsın.

Kimse kimsesiz bırakılmasın.

Çaresizin çaresi olunsun.

Haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayanın gönüllü avukatı olunsun.

Haksızlığı, hukuksuzluğu kim yaparsa yapsın, onun karşısında durulsun.

Haksızlığa, hukuksuzluğa kim uğrarsa uğrasın, onun yanında durulsun.

Ne zalime ne mazluma kimliği sorulsun.

Bütün bunları yapabilmek için de Vicdanca ortak dilimiz olmalı.

Vicdanizm ortak ideolojimiz olmalı.

İnsanlar birilerine yapılan haksızlığı, hukuksuzluğu gördüklerinde, çaresiz, kimsesiz birini gördüklerinde “Bana ne” deyip geçmemeli.

Çaresizin çaresi olmak için harekete geçmeli.

Kimsesizin kimsesi olmak için harekete geçmeli.

Bunca haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan insan var.

Bunca kimsesiz, çaresiz insan var.

Hepimiz her an haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan, çaresiz, kimsesiz olan insanlarla karşılaşmaktayız.

Peki ne yapmaktayız?

Kendinden başkasını düşünmeyen bencil bir insan gibi mi davranmaktayız.

Yoksa toplumcu bir insan gibi mi davranmaktayız.

Ben hep toplumculuğu savundum.

Toplumculuğun gereği olan paylaşmayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı savundum.

Bencillik anlamındaki bireyciliğe hep karşı oldum.

“Altta kalanın canı çıksın”,  “Benden olmayan ölsün”, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”,  “Benden olmayan varsın zulüm görsün” diyen zihniyete hep karşı durdum.

Hep vicdanımın sesine uydum.

İlk insan hakları kampanyasını başlatıp haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayanların gönüllü avukatı oldum.

Tıpkı çaresiz, kimsesiz insanların gönüllü koruyup kollayıcısı olduğum gibi.

Tıpkı çaresiz, kimsesiz hastaların gönüllü hasta bakıcılığını yaptığım gibi.

Mutlaka zaman ayırıp sık sık hastanelere gider ve oradaki kimi kimsesi olmayan ağır hastalara gönüllü hasta bakıcılık yaparım ta gençliğimden beri.

Tüm bu yaptıklarım medyada dile getirildi.

Son olarak da muhafazakâr kesimin en etkili kadın yazarlarından olan Sibel Eraslan, geçenlerde yazdığı köşe yazısında benim bu yaptıklarımı anlattı.

Bana ait olan “Sende olanı paylaş, insanlaş” sözünü hatırlattı.

Benim pek çok toplumsal paylaşım, yardımlaşma, dayanışma faaliyetleri konusunda çığır açtığımı yazdı.

Şimdi de bir başka toplumsal paylaşım konusunda öncülük yaptığımı vurguladı.

Benim bu yaptıklarımın, kendi ifadesiyle, “Hz. Peygamber Efendimizin arkadaşlarına ve Ümmete tavsiye ettiği, vasiyet kıldığı bir durum” olduğunu anlattı.

Evet, Yeryüzünde Vicdan Hareketi dediğim yeni bir faaliyeti başlatmış bulunuyorum.

Herkesi de başlatmış bulunduğum vicdan seferberliğine davet ediyorum.

İnsanlara yön veren şey vicdan olsun; vicdanlar iktidar olsun istiyorum.

Yeryüzü vicdan yurdu olsun istiyorum.

Bana göre, vicdansız toplum ruhsuz beden gibidir!

Vicdan yoksa geri kalan cesettir!