Birkaç gündür en çok sorulan soru: ABD ile vize krizi çözülecek mi?
Cevabý ‘evet’.
Sadece zamaný belli deðil.
Zamaný da krizi çýkaran kararýn arkasýndaki nedenler belirleyecek.
Mesele sadece konsoloslukta çalýþan Türk görevlinin tutuklanmasý mý, yoksa bu ‘bardaðý taþýran’ son damla mý oldu?
ABD için ‘bardaðý dolduran’ epey konu var.
Türkiye’nin ABD’nin PKK/YPG, FETÖ terör örgütlerine karþý tutumuna tepkisi, Suriye’de Rusya iþbirliði ile Fýrat Kalkaný ve Ýdlib operasyonlarý, S400 hava savunma sistemi vb…
Eðer bütün bunlar masadaysa, çözüm uzar.
Deðilse kýsa sürer.
***
ABD Büyükelçisi John Bass da, Ýstanbul ve Ankara’da bazý gazetecileri davet etti, konuþtu.
‘Bardaðý doldurduðu’varsayýlabilecek konulara girmedi.
Daha önce Adana Konsolosluðu’nda çalýþan bir Türk tercümanýn da ‘PKK üyeliði’ suçlamasýyla tutuklandýðýný hatýrlatarak, kararýn gerekçesini bu ‘tutuklamalara’ baðladý.
“Bize, çalýþanlarýmýzýn neden tutuklandýðý konusunda resmi bir bilgilendirme yapýlmadý. Terörizm suçlamalarý çok ciddi suçlamalar. Bu iddialarý destekleyen kanýtlar nelerdir, bilmek istiyoruz”dedi.
Ardýndan da, “Ýddialar temelsiz. Hiçbir delil bulunacaðýna inanmýyoruz”diye ekledi.
Bass, daha önce tutuklanan tercümanýn da “ABD hükümetine çalýþtýðý için suçlandýðýna inandýðýný” söyledi.
Burada iki sorun var:
Birincisi; Türkiye’nin, yabancý temsilciliklerde çalýþan diplomatlar hariç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý þüpheliler hakkýndaki adli takibat için bilgi verme veya delillerle ikna etme zorunluluðu yok.
Ýkincisi; Büyükelçi, hem görmediði delillerin ‘olmadýðýný’ iddia etti, hem de Türkiye’nin tutuklamalarýn ABD’ye karþý yapýldýðýna ‘inandýðýný’ söylemekle, soruþturmaya kiþisel olarak ‘taraf’ oldu.
Bir baþka sorun da ABD Dýþiþleri Bakanlýðý Sözcüsü Heather Nauert’in açýklamasýyla ortaya çýktý. Sözcü, “tutuklu konsolosluk çalýþanýnýn avukatýyla görüþmesine izin verilmesini” istedi.
Bu, Büyükelçi’nin Washington’u doðru bilgilendirmediði anlamýna geliyor. Zira bunun doðru olmadýðýný Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdað açýkladý: “Þüphelinin hem polisteki, hem savcýlýktaki, hem de Sulh ceza hakimliðindeki ifadesi avukatý huzurunda alýndý. Savcýlýk, aile üyeleriyle görüþebileceðini bildirdi. Ancak ne avukat ne de aileden görüþme talebi olmadý. Ayrýca Büyükelçilik de, Dýþiþleri kanalýyla Adalet Bakanlýðý’na müracaat ederek ziyaret izni isteyebilirdi. Bu da yapýlmadý.”
Bass, doðru bilgilendirme yerine, medya üzerinden mesaj vererek gerginlik üretti.
***
Büyükelçilik’ten karar açýklandýðýnda Ankara’da, “Bu John Bass’ýn iþi” kanaati vardý.
Bass ise, “Karar, ABD hükümetinin bir kararýdýr. ABD Dýþiþleri Bakanlýðý Sözcüsü de dün bunu doðruladý. Bu karar alýnýrken Washington’un da dahil olduðunu ifade etti” dedi.
Kastettiði, ABD Dýþiþleri Sözcüsü’nün “Karar, Dýþiþleri Bakanlýðý ve Beyaz Saray ile koordinasyon içinde alýnmýþtýr” ifadesi.
Elbette böyle bir kararýn bir büyükelçi tarafýndan alýnmasý mümkün deðil.
Ama ‘dahil olmak’ ve ‘koordinasyon içinde olmak’, kararýn “Büyükelçi’nin önerisi ve ýsrarý” üzerine alýnmýþ olduðu deðerlendirmesini ortadan kaldýrmadý.
Bass’ýn ‘kiþisel’ kanaat ve inançlarýný gazetecilerle paylaþmasý da bu deðerlendirmeyi pekiþtiriyor.
***
Bundan sonra ne olacak?
Bass, Ankara’ya Eylül 2014'te atanmýþtý. Bir ay önce de Afganistan'ýn baþkenti Kabil'e atandý. Muhtemelen hafta sonu ülkesine dönecek.
Hafta baþýnda ABD’den bir heyet gelecek. Heyetin baþýnda ABD Dýþiþleri’nin Avrupa ve Asya iþlerinden sorumlu müsteþar yardýmcýsý var.
Dýþiþleri Bakanlýðý ile görüþme yapýlacak, ancak programda Adalet Bakanlýðý’nýn olup olmadýðý henüz belli deðil. En azýndan henüz randevu alýnmadý.
Bu ziyaret sonucu belirler.