Vizesiz Avrupa süreci

Avrupa Komisyonu, Schengen vizesinin kaldýrýlmasý yönünde tavsiye kararý aldý. Aslýnda Gümrük Birliði çerçevesinde Türkiye vatandaþlarýna, en azýndan bir kýsmýna vize serbestisi saðlanmasýný gerektiriyordu. 12 Eylül darbesinin hediyelerinden birisi olarak, daha önceden saðlanan vize muafiyeti AB tarafýndan kaldýrýlmýþtý.

Komisyon’un aldýðý kararýnýn yürürlüðe girmesi için daha alýnacak yol var. Karar, önce Avrupa Parlamentosu’nun ilgili Komisyonunda ele alýnacak, ardýndan Genel Kurulu’nda oylanacak. Basit çoðunlukla karar verilirse, konu Avrupa Konseyi’nin önüne gelecek. Yani önce Türkiye vatandaþlarýnýn 26 Avrupa ülkesine serbest giriþ yapýp yapamayacaðý konusuna halklarýn temsil edildiði Parlamento karar verecek, ardýndan üye devletler.

Konsey nitelikli çoðunlukla karar alýrsa, vize konusu AB resmi gazetesinde yayýnlanýp yürürlüðe girecek.

Uzun gibi gözüken bir süreç olmasýna raðmen, Türkiye lehine bir irade söz konusu ise bu evrelerin tümü bir iki ayda tamamlanabilir.

AB tarafý

Komisyon kararý, AB’nin Türkiye ile üyelik sürecini diri tutma iradesinin bir yansýmasý; bu açýdan hem sevindirici hem de umut verici. Ancak AB, Avrupa Komisyonu’ndan oluþmuyor. Konu Avrupa Parlamentosu’na geldiðinde tartýþmalarýn ne yönde geliþeceðini hep birlikte izleyeceðiz. Avrupa halklarýnýn algýlarýný ve ön yargýlarýný en açýk biçimde gösteren kurum Avrupa Parlamentosu ve burada Türkiye ile ilgili kanýlarýn nasýl olduðu belli.

Türkiye’deki hak ve özgürlükler eleþtirilecek, ciddi itirazlar gelecek. Demek ki ilk yapýlmasý gereken Avrupa Parlamentosu’nda grubu bulunan siyasi partilerle iliþkileri artýrmak, kamu diplomasisini bu yöne yönlendirmek.

Devletlerden oluþan Konsey’in ikna edilmesi iþini ise Merkel üstlenmiþ gibi gözüküyor. Ýknayý saðlayacak olan ise gerektiðinde kullanýlabilecek bir fren mekanizmasý geliþtirmek. Bu, özellikle vize serbestisi yoluyla AB ülkelerine gelen Türkiye vatandaþlarýnýn kitlesel iltica baþvurusu yapmalarý ya da AB “kara listesi” içinde bulunanlarýn inceden AB’ye sýzmalarý durumunda devreye girecek.

Fren mekanizmasýnýn nasýl uygulanacaðý þimdilik açýk deðil. Ancak unutmamak gerekir ki, AB’ye ilk giriþ yapýlan noktada hala kimlikle deðil de pasaport ile giriliyor ise pasaport polisinin vizesi olsun ya da olmasýn Türkiye yurttaþlarýný ülkeye almama hakký bulunuyor. Bu durum Türkiye’ye giriþ yapanlar için de geçerli. Dolayýsýyla bir kiþiyi ülkeye almak istemeyen bir devletin elinde epeyce malzeme bulunuyor.

Schengen vizesi, AB’ye gidecek insanlarýn bir tür ön taramadan geçirilmesi anlamýna geliyordu. Epeyce para da kazanýlýyordu ya, o ayrý. Bu kalkýnca sýnýr noktalarýnda daha fazla inceleme olabilir; buna da dikkat çekmek gerekir.

Türkiye tarafý

Sürecin tamamlanmasý için Türkiye’nin de yapacaklarý var. Neden ilk baþta tümünün yapýlmadýðýný bilemediðimiz pasaport düzenlemesi yapýlacak; ki bu kolay. Esas sorun terörle mücadele konusunda. Buradaki hassas mesele, terör suçlusu tanýmý. Siyasi suçlularýn geri iadesi söz konusu deðil ve Türkiye’de terörist tanýmý çok geniþ olarak deðerlendiriliyor. Bu durumda AB’ye gidip siyasi sýðýnma isteyebilecek çok kiþi olabilir. Türkiye terörün her türüyle bu denli mücadele halindeyken hem elindeki bilgileri AB ülkeleriyle nasýl paylaþýr, hem de terörist tanýmýný nasýl daraltýr, orasý kolay deðil.

Ancak diðer þartlar olan þeffaflýk, kiþisel verilerin korunmasý, adli iþbirliði ve Europol ile birlikte çalýþma konularý hem Türkiye için gerekli hem de Türkiye’yi AB’ye yaklaþtýracak ve 23 ile 24. baþlýklarýn açýlmasýný da kolaylaþtýracak þartlar.