Vural’ın en büyük eseri

Yılmaz Vural’ın G.Birliği’nde göreve getirildikten 5 gün sonra kovulması, futbolumuzun içine çook öncelerden yerleşmiş bir anlayışın ürünü! Bu anlayışın yerleşik olmasında, bugün bu durumdan yakınanların da büyük payı var!

Onlar, bugün bile açıkça ortaya çıkıp duruma tepki koyamayanlar. Çünkü onlar da bozuk yapıdan besleniyorlar. Buna cesaretleri de yetmiyor!

Cesaret korkmamak değil, korkuyu yenmeye çabalamaktır. Çabalamıyorlar!

Ortalık teknik adam kaynıyor. Buna karşın onları, beğenmedikleri medyadan öte savunan yok! Kendilerini bile güçlü bir çizgide koruyamıyorlar. Koruyamazlar, zira bu durumlara kendileri çanak tuttular, tutmaktalar.

Teknik adamlık yapabilmeye, tek başına geçmişte futbol oynamış olmayı yeterli sayanları çok!

Futbolun yaradılıştan gelen yetenekle oynandığını, ama futbolu yönetmenin sonradan kazanılması gereken bilgilerle, deneyimlerle, görüş gücüyle mümkün olabileceğini bir kenara savurdular. İsimleriyle, kulislerle, göz boyamalarla, dayılarla işlerini yürüttüler.

Futbol oynarken edindiklerinin üstüne, o sıralarda ya da sonrasında, bilgi değeri ekleyenler azınlıkta kaldı!

Böyle davranarak ellerini zayıflattılar.

‘Eleman oldular!’

En saygıya değerleri, önce “Ben bu ülkede çalışmayacağım, ben yarış ortasında takım almam” dedi, sonra “Söz konusu... ise gerisi teferruattır” deyiverdi!

‘Söz konusu’, gerçekte filan kulüp değil, büyük para ve unutulma korkusuydu... Sonra da ‘eleman!’ sayılmalarına şaşırdılar, içerlediler!

Gerçekte görevi böyle durumları yönetmek olan TFF, sıradan işlerden başını kaldırmadı! Kimi başkanların, Cavcav’ın eli böyle güçlendi.

Ve son mağdur Yılmaz Vural, ta temele indi! Çuvaldızı kendi kesimine batırarak, en can alıcı vurguyu yaptı:

“Futbol oynamakla teknik adam olunacağını sanıyorlar” dedi. Bu söylemi, mürekkebi solmayacak biçimde bir yerlerde saklı tutmak, unutmamak gerekir. Evet, futbol oynamak bu işi yapmakta destekleyici bir değerdir. Yok sayılamaz. Ancak futbol %80 doğal yeteneklerle oynanır, fakat sonradan kazanılan bilgilerle, değerlerle yönetilir, yorumlanır. Çünkü bilgi insana doğuştan yüklü değildir.  Gereken bilgi donanımını edinmeyenler, iyi futbol oynamış olsalar da iyi yönetici olamayabilirler. Hatta bilgili olmak da bazen yetersiz kalabilir. Onları yerli yerinde kullanmayı becerebilmek, bunun yeteneğine de sahip olmak gerekir. Yılmaz Vural hocanın dediği dilerim akıllarda kalır, işe yarar. Onun en büyük eseri bu olur.