Washington Post gazetesinde son dönemlerde yayýnlanan Türkiye ile ilgili haberlerdeki jargon dikkat çekici... PKK için tek bir satýrýnda dahi “terör örgütü” ifadesi kullanýlmazken, teröristler için neredeyse “çiçek çocuklarý” demedikleri kalmýþ sadece.
Washington Post’ta yayýnlanan bir haberde kullanýlan, “Türk hükümeti, uzun zamandan beridir farklý bir kültüre sahip olan ve baþka bir dil konuþan Kürtleri, Türk devletinin saflýðý için bir tehdit olarak görmektedir.” cümlesi eðer bilgisizlikten deðilse kötü niyetten baþka bir nedenle açýklanamaz. Devlet televizyonu bu iktidar döneminde alýnan bir kararla Kürtçe yayýn yapan bir kanala sahipken, Kürtçenin önünde herhangi bir engel bulunmazken, dahasý teþvik edilirken, devletin Kürtleri bir tehdit olarak gördüðünü belirtmek insafsýzlýktan baþka birþey deðildir. Türk devleti, Kürtleri deðil, çoðunluðu Kürtçe bile konuþmayan PKK’nýn silahlý çetelerini terörist olarak nitelemektedir ve bu niteleme Washington Post’un yayýnlandýðý ABD tarafýndan da pay
laþýlmaktadýr.
Türkiye’nin terörle mücadelesinde de, Washington Post’un ilgili makalesinde iddia edildiði gibi, oyunun kurallarýný deðiþtirecek hiçbir geliþme yaþanmamýþtýr. Washington Post’un kendisine terörle mücadele konusunda yanlýþ bilgiler veren kaynaklarýný gözden geçirmesi isabetli olacaktýr kanýsýndayým. Aksi takdirde karanlýk bir algý operasyonunun bir parçasý olarak görüldüklerini bilmelerinde fayda var diye düþünmekteyim.
Batý’nýn seçim ayarlý siyasi buhran çýkmazý
Kasým ayýndaki ABD Baþkanlýk seçimleri, Fransa’da 2017 yýlýnda yapýlacak olan baþkanlýk seçimleri ve Almanya’da yaklaþan seçimler... Ýngiltere’nin AB için tamam mý, devam mý oylamasý...
Batý dünyasýnýn bu dört aðýr topu, seçim hesaplarýnýn uluslararasý politikada belirleyici hale geldiði bir türbülanstan geçiyor. Koltuðunu bir bilinmezliðe devretmeye hazýrlanan Baþkan Barack Obama, oldukça kötü bir skorla görev süresini tamamlýyor. Obama’nýn süper güce liderlik ettiði dönemde dünya, Suriye’de, Gazze’de yapýlan zulümlere seyirci kaldý. Suriye’de kameralarýn önünde denebilecek bir açýklýkta kimyasal silah kullanýldý ve bu zulme imza atan Beþar Esad, “batýnýn Ýslam korkusu” dýþýnda hiçbir nedenle açýklanamayacak þekilde ödüllendirildi. Mýsýr’da halkýn seçtiði lider olan Muhammed Mursi darbeyle indirildi. Yine tek açýklamasý “batýnýn Ýslam korkusu” idi.
Milyonlarca göçmen evlerinden kaçarken, iç denizlerin azgýn sularýna kurban oldu. Avrupa, Ýkinci Dünya Savaþý’ndan bu yana en büyük krizini yaþadý. Afrika ülkelerindeki açlýk daha da büyüdü, kaynaklarýn paylaþýmýndaki dengesizlik uçurum boyutunda ilerlemeye devam etti.
Rusya, dengeleri sarsacak þekilde Batý üstünlüðüne itirazlarýný dile getirdi. Obama, “Aman Ali Rýza Bey, aðzýmýzýn tadý bozulmasýn” modunda sessiz kaldý.
Zulümler, savaþlar, haksýzlýklar Obama döneminde týrmanýþa geçti...
Fransa’da sosyalist iktidar döneminde maruz kalýnan terör saldýrýlarý bahanesiyle özgürlükler týrpanlandý. Yeni seçim sürecine kimlik tartýþmalarý üzerinden girileceði açýkça ifade edilerek göçmen ve Ýslam karþýtlýðýnýn zemini meþru kýlýndý. Bizzat yöneticiler eliyle...
Almanya, göçmen kriziyle baþa çýkmak amacýyla önyargýlarýný kýsa süreliðine rafa kaldýrmýþ gibi görünüyor ama Neo-Nazilerin saldýrýlarý da týrmanýþa geçti.
Ne Euro sistemine, ne de ortak vize sistemi Schengen bölgesine dahil olan Londra da, Avrupa Birliði’nden anlaþmalý boþanma yolunda adým adým ilerliyor...
Konjonktürel bir çýkmaz deðil elbette sözkonusu olan... Zeminleri saðlam deðil...