Washington’da 15 Temmuz’u konuşmak

15 Temmuz gecesinde FETÖ alçaklarının darbe girişimiyle olası bir işgale giden yolu açma çabasını milletin lideriyle el ele vererek bastırması ve demokrasi çıtasını küresel boyutta daha fazla yükseklere taşımaları ile 16 Temmuz şafağı bir demokrasi zaferine doğmuştu.

Ancak darbe gecesi ilk dakikalardan itibaren Batı medyası ve sosyal medya hesapları, darbecilere nefes aldırma adına skandal manipülasyonlara imza attılar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’dan sığınma istediği, Tahran’a kaçtığı, Katar’a doğru yola çıktığına ilişkin uydurma haberler NBC gibi ciddi sanılan medya kurumlarının temsilcilerince yayılmaya çalışılmıştı.

İşte bu manipülasyonların oluşturduğu algı operasyonlarına karşı önemli bir adım atıldı..

Sabah Gazetesi, 15 Temmuz’u ve FETÖ’nün gerçek yüzünü Batı başkentlerinin önemli kurumlarında düzenlediği toplantılarda yazarları aracılığıyla anlatıyor.

Star gazetesinin yanı sıra aynı zamanda Daily Sabah gazetesinde de bir süredir okurlarla buluşuyorum.

Bu nedenle Sabah Gazetesi, beni de bu toplantıların Washington ayağına davet etme teveccühünü gösterdi.

Washington’da Amerikan Kongresi’nde düzenlenen toplantıya çok sayıda katılımcı ilgi gösterdi. Sabah Gazetesi yazarları Nagehan Alçı, Hilal Kaplan ve Kerem Alkin ile birlikte dinleyicilere 15 Temmuz’u olabilecek en yalın dille anlatmaya çalıştık.

Hilal Kaplan’ın slayt sunumuyla rakamlar ve verilerle anlattığı FETÖ terörünün gelişim şeması dikkatle izlendi. Nagehan Alçı, 15 Temmuz gecesi şehitlerini anlatırken, Gölbaşı Özel Harekat Merkezi’nin FETÖ’cü pilotlarca bombalanmasının ardından şehit olan isimleri gündeme getirdi. Kerem Alkin de ekonomik göstergelerle 15 Temmuz gecesi milletin sokağa çıkışını ve sonrasında Türk ekonomisinin izlediği istikrarlı tabloyu açıkladı.

Türk halkının Batı’nın darbe sonrası tutumuna ilişkin yaşadığı rahatsızlık ve hayal kırıklığını anlattığım konuşmamda, Batı dünyasının demokrasi dersinden sınıfta kaldığını vurguladım.

Saygı Öztürk, Hande Fırat, Mete Yarar’ın 15 Temmuz ile ilgili kitaplarını dinleyicilere göstererek, farklı düşüncelerden gazetecilerin de darbenin arkasında FETÖ’nün bulunduğuna yaptıkları vurguyu anlattım.

Taha Ün’ün 100 yıl önceki manşetlerle bugünkü manşetlerin benzerliğine dikkat çektiği kitabından 100 yıl önce “Doğu Türkistan’a gönderilen silahlar” manşetiyle, Can Dündar’ı küresel darbe hazırlayıcılığı ve manipülasyon klasmanında rekora taşıyan “Suriye’ye giden silahlar” örneğini verdim.

Konuşmaları ilgiyle izleyen ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, toplantı sonrasında yaptığımız kısa sohbette, toplantının önemine dikkat çekti ve “Washington’da ilk günlerde kimse 15 Temmuz’u anlamadı. Keşke iki ay önce yapılsaydı” dedi.

Kendi doğusunda olan bitenleri bir bilgisayar oyunu ya da film formatında izleyen, atılan bombanın gürültüsüne, akan kanın acıttığı canlara ilişkin hiçbir fikri olmayan Batılılara bıkmadan usanmadan anlatmaya devam etmek gerekiyor. Eninde sonunda gerçek fotoğrafı görmek zorunda kalacaklar. Anlamamaya yeminli olsalar da, anlatmaya çabalamaktan vazgeçmemek gerekiyor.