Wolfowitz’in adamı ol, sonra gel bu ülkede akıl dağıt!

Ara ara Washington ve yakın dostu Wolfowitz adına Türkiye’ye tehdit eden pos bıyıklı Radikal yazarının aklına, nedense, “Uzun Bıçaklar Gecesi” gelmiş.

Wikipedia’ya bakmış... Oturmuş bir “Uzun Bıçaklar Gecesi” yazısı patlatmış.

Yazıda amaç şu:

Başbakan’a “Hitler” 
demek.

Sanki bu sıfatı takamazmış, yani Hitler benzetmesi yapamazmış gibi, yazısını imalarla, dolambaçlı ifadelerle, “Uzun Bıçaklar Gecesi” göndermesiyle süslüyor ve “Niye bu hatırlatmayı yaptım? Öylesine işte...” diyerek, bir de aldığı riskin (!) büyüklüğünü anlatmaya çalışıyor.

Yani, pos bıyıklı çirkin yazar, “Bu ülkede Erdoğan’a Hitler denilemiyor. O kadar büyük bir baskı var ki... Ben dedim. Çok büyük risk aldım!” demeye getiriyor. İnsanları, kurduğu hayal dünyasına inanmaya çağırıyor.

Neden Hitler diyemiyormuşsunuz?

Mezarına tükürüyorsunuz...

Her gün “Menderes” göndermesi yapıyorsunuz... (“Böyle devam edersen, sonun Menderes gibi olur...”)

Sinkaflı ifadelerle “tipini” ele alıyorsunuz.

Mezarına bevlediyorsunuz. 

“O... Ç... T...” pankartları açıyorsunuz.

Üçüncü köprüye olmadık isimler takıyorsunuz.

Hitler mi diyemeyeceksiniz?

Pekala diyorsunuz.

Cüretiniz sadece bir “benzetme”yle sınırlı değil.

Çirkin tarihinize, bağlantılarınıza, göbekten bağlı olduğunuz kurumlara, müktesebatınıza, Wolfowitz’severliğinize bakmadan, bir de ülkenizi tehdit ediyorsunuz...

Efendim, “Uzun Bıçaklar Gecesi”nde verilmek istenen mesaj şuymuş:

Nazi rejimi bir tehdit olarak algıladığı takdirde en önde gelen Almanları bile tutuklanmaktan ve hatta kısa yoldan infaz etmekten geri durmazmış.

Eee?

Ne demek istiyor pos bıyıklı çirkin yazar?

Bize Wikipedia’dan aktarma yaparak hangi mesajı vermeye çalışıyor?

Hiç canım... Öylesine işte... Birden aklına gelivermiş Uzun Bıçaklar Gecesi. Wikipedia’ya bakmaktan kendini alamamış.

Nedim Şener ve Ahmet Şık içeri alındığında neden aklına gelmedi Uzun Bıçaklar Gecesi?

Hanefi Avcı’ya yaşatılanlar... (Bir muhafazakar polis şefinden, sol örgüt üyesi yarattılar.)

İlker Başbuğ’un terör örgütü lideri olarak yargılanması ve mahkum edilmesi.

Kuddusi Okkır’a reva görülenler... (Hâlâ vicdanımızı sızlatmaktadır.)

İzmir Casusluk Davası...

Şike soruşturması...

Neden Uzun Bıçaklar Gecesi çağrışımı yapmadı sende? (Ki, şike soruşturmasını, neredeyse “Türkiye’nin başına gelmiş en büyük felaket” sayıyordun.)

Paralel yapıya yönelik operasyonu “Nazi takibatına” benzeteceksek, düpedüz paralel yapının eseri olan yasadışı dinlemeleri, tehdit ve şantaj kasetlerini, böcek operasyonlarını nasıl adlandıracağız?

Başbakan’ın bileğine kelepçe vurmaktan bahseden polis şefleri...

Binlerce, on binlerce insanın mahremine sızan tele kulak savcıları.

Kasetler...

Tapeler...

İçinde “Dönemin Başbakanı” ifadesinin geçtiği polis fezlekeleri...

Neyin hazırlığıydı bu?

Ne tür bir “Uzun Bıçaklar Gecesi” yaşatacaklardı ülkeye?

Murat Belge ve Mehmet Altan “Bir şey gelecek, mutlaka bir şey gelecek” diyor...

Hasan Cemal, “Sonu Menderes gibi olacak” diyor.

Sence de öyle mi?

Sonu Menderes gibi mi olacak?

Ve ne gelecek?

Wolfowitz’e yakınsın (Wolfowitz adına racon kesecek kadar yakınsın üstelik), soruver bir zahmet...

Ne gelecek?