Hafta sonu 3.5 milyon katýlýmla devasa bir yürüyüþ gerçekleþti ABD’de. Çerçevesi Kadýn Haklarýydý gösterinin, tetikleyicisi ise Trump karþýtlýðý. TV ekranlarýndan ve mobil kayýtlar aracýlýðýyla Washington ve Þikago’dan takip etmeye çalýþtýðým yürüyüþ, bana uzaktan Amazon nehrini anýmsattý. Kavga dövüþ olmadý, sertliðiyle geçtiðimiz yýlý kriminal töhmet altýnda tamamlayan ABD polisinin neredeyse kýpýrtýsýz seyrettiði bir gösteriydi bile denebilir...
Beklemiyordum bu kadar yoðun katýlýmý açýkçasý. 100 eylem günü için daha karar alýnmýþ... Çok heyecanlandým kalabalýðý seyrederken ama soru iþaretlerim de yok deðildi. Trump karþýtlýðýnýn nasýl olup da “kadýn haklarý” çerçevesinde karar kýldýðý konusu, (üstelik çok hýzlý bir þekilde), doðrusunu isterseniz bir kurgu olup olmayacaðý sorusuna götürdü beni.
Üstelik kadýn haklarý baþlýðý altýnda çok çeþitlilik arz eden taleplere de göz attým. Washington’da; Trump’ýn Ýslamofobik söylemi, kadýn onuru karþýtý söylemine tepkinin, hemen arkasýnda ikinci sýradayken, bunu AfroAmerikan haklarý, eþcinsel haklarý, azýnlýk haklarý gibi talepler kovalýyordu. Baþörtülü Müslüman kadýnlar da, yürüyüþte fark edilecek kadar çoktu...
Ayný Amazon nehrinde eþcinsellerle birlikte yürüyor oluþlarý islami kimlik üzerinden harekete intikal etmiþ bu kiþileri rencide etmiyor muydu peki? Neticede tesettür sadece kamusal çerçeve içinde bir tür vatandaþlýk hakký üzerinden deðil, ahlak, haya ve hicap gibi kavramlar baðlamýnda da ele alýnan bir mevzudur. Kendileriyle irtibat kurmaya çalýþtýðým Müslüman katýlýmcýlar, bu yürüyüþte vatandaþlýk haklarýnýn ve onurla yaþamanýn esas olduðunu, bunun bir ahlak tartýþmasý olmadýðýný söylediler... Lakin bu da sorunlu bir bakýþ açýsý deðil miydi... Düalist bir yarýlma anlamýna gelmiyor muydu Müslümanlarýn bu tavrý. Woman March amazonunda diðerleriyle birlikte akmayabilirlerdi. Ama sihirli sözcük de “diðerleri”ydi sanýrým. Müslümanlar da diðerlerinden bir diðerleriydi beyaz ABD’lilerin karþýsýnda... “Kadýn, Meksikalý ve Müslüman” olarak çizilen Trump karþýtý denklemde, insanlar tüm farklýlýklarýna raðmen bir arada yürüyebilir miyiz sorusunu pratik ediyorlardý...
Þikago’daysa Ýslamofobik söylem eleþtirisi, Washington’daki kadar göze çarpmýyordu. Ana vurgu kadýn haklarýndan sonra, eþcinsellerin, Kýzýlderililerin, azýnlýklarýn hak talepleri olarak göze çarpýyordu... Ekranlarda ve paylaþýlan sosyal medya görsellerinde erkekler neredeydi peki? Pembe þapka takmýþ erkeklerin neyi temsil ediyordu... “Feminist buna benzer” logolarýyla gezen, omuzlarýna çocuðunu oturtmuþ veya bebek arabasý süren adamlar da vardý.
Çok çeþitlilik arz eden bu kalabalýðýn, Trump karþýtlýðýnda birleþmiþ olmasý konusu, ister istemez iþin ucunda bir komplo var mý sorusunu sorduruyor sordurmasýna da Trump’ý pamuk prenses gibi göstermeye kalkan gruplarý da çok ciddiye almýyorum. Koltuða oturur oturmaz Netanyahu ve Sisi ile görüþen, Büyükelçilik merkezini Telaviv’den Kudüs’e geçireceðini deklare etmiþ bir kiþi neticede...
Bir de þu var; çok isteksiz gittiler sandýk baþýna ABD’liler. Seçim sandýklarýna gitmekte isteksiz bir profilin seçimler bittikten sonra bu kadar organize þekilde ortaya çýkmasý çok da ilginç... %50’lerde bir katýlým olduðu duyurulmuþtu seçimlere. Düþük bir profil. Ama 45. Baþkan Trump ilan edildikten sonra hareketlilik baþlýyor. Veya baþlatýlýyor. Hem katýlmýyorsun, gitmiyorsun sandýða sonra da çýkan sonuçtan utanç, korku, endiþe, sýkýntý duyuyorsun. Bu refleksin kurgusal kýsmýný da görmemek imkansýz...