Ya başkanlık ya da koalisyonsuz parlamenter sistem

Çeyrek asırdan beri başkanlık sistemini savunuyorum. 1987 yılından beri günlük ve haftalık yazılarımı inceleyenler bu tavrımın ne kadar açık ve net olduğunu görecektir.

Yani başkanlık sistemini AK Parti’nin kurulmasından çok önce gündeme getiren ve savunanlardanım.

Bu hususta başkanlık sistemini esas alan 85 maddelik bir anayasa taslağının hazırlanmasında görev almış ve geçen dönemde meclise arz etmiş heyetin bir üyesi olarak hala aynı görüşte olduğumun altını kalın çizgilerle çizmek isterim.

Salı günü yayınlanan yazımın sonunda da belirttiğim gibi ben başkanlık sisteminin AK Parti’den ziyade AK Parti sonrası için lazım olduğunu bir kez daha hatırlattım.

Başkanlık sistemi olsaydı şu anda karşı karşıya kaldığımız koalisyon açmazını yaşamayacaktık.

Meclis yürütme erki ile ilgilenmeyecek yasama görevine bakacaktı.

***

Başkanlık sistemi yasama, yürütme ve yargının sert biçimde birbirinden ayrıldığı ve siyasi istikrarın garanti olduğu bir sistemdir.

Muhalefetin karşı çıkması başkanlık seçiminden ümitsiz olmalarındandır. Milleti devleti düşündüklerinden değildir.

AK Parti ise sistemi halka anlatamamıştır.

Bu seçim sonuçları yakın gelecekte başkanlık talebinin tekrar gündeme gelmesini zorlaştırmaktadır.

***

Bu durumda bir müddet daha parlamenter sistemle yola devam edilecek demektir.

Koalisyon hükümetleri dönemi, cumhurbaşkanının daha aktif olacağı dönemdir.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle fiilen yarı başkanlık sistemine geçmiş olan mevcut yapıda hükümetler ile cumhurbaşkanlığı arasındaki gerginliklere şimdiden hazır olmalıyız.

Yani siyasi istikrar sizlere ömür.        

***

Çözüm mü?

Çok basit. Madem başkanlık sistemine geçilemiyor öyleyse siyasi istikrar için koalisyonların önünü kesecek bir düzenleme yapmak.

Koalisyonlardan illallah diyen İtalya biliyorsunuz geçen dönemde koalisyonları yasaklayan bir yasal düzenleme yaptı.

“Kabul edilen düzenleme, ülkeyi koalisyon krizlerinden kurtarmayı öngören seçim yasası değişikliğini kapsıyor. 2016’dan itibaren yürürlüğe girecek yeni seçim yasasına göre, tek bir siyasi hareketin beş yıllığına göreve gelmesi öngörülüyor. Ülkede artık yüzde 40 ve üzeri oya ulaşan parti, 630 sandalyeden 340’ına sahip olacak. Hiçbir partinin yüzde 40’ı aşamaması halinde ise en yüksek oyu alan iki parti arasında, ikinci tur seçimine gidilecek.”

Seçim barajı tartışmalarını da ortadan kaldıracak ve tek parti iktidarını garanti edecek bir parlamenter sistem ile yola devam etmekten başka çare yok.

Yeni anayasal ve yasal düzenlemelerle bu tadilat yapılmalıdır.

Cumhurbaşkanı başbakan ve muhalefetin yerleri belli olmalıdır.

Aksi takdirde önümüzdeki dönemde kazanımlarımızı da kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. Ben sadece hatırlatıyorum.