Ya Don Juan zevzek olsaydý!

Issýz Adam’ýn stand-up versiyonundan hallice Don Jon filmi, otuzluk bir ergenin adam olma sürecini anlatýyor.

Genç bir aktörün, kamera arkasýnda da önündeki kadar iddialý olabileceðini ispatlamak için çektiði, hafif ve eðlenceli komedi görünümünde bir cinsiyetçilik manifestosu Don Jon. Adý Jon olan karaktere Don unvanýný ekleyerek kadýnlarý baþtan çýkarýp terk eden Don Juan efsanesine bir gönderme yapýyor...

Tirso da Molina’nýn ilk kez yazýya aktardýðý Don Juan soylu bir genç kýzý aþýk edip babasýný öldürür. Baþka birçok kadýnýn canýný yakar ama sonunda cehennemi boylar... Filmin kahramaný Jon ise, Türkçede daha az afili ama daha çok etkili zampara tabirinden fazlasýna layýk deðil yönetmenin bütün sempatik gösterme çabasýna raðmen. Don Juan zevzek olsaymýþ Don Jon olurmuþ varsayýmýyla bir buçuk saati dolduruyor.

Joseph Gordon Levitt, aileye baðlýlýðý, her hafta kiliseye gidip günah çýkaracak kadar Katolik oluþu, temizliðe düþkünlüðü, vücut geliþtirme tutkusu, erkek arkadaþ grubunun lideri oluþu, sýk sýk gittiði barda istediði kadýný tavlayabilmesiyle, ‘skorer’ olmasýyla cilaladýðý Jon’u bizzat canlandýrýyor. Jon’un tek kusuru var diyor bu sayýlan nitelikleri olumlu kabul ederek: Porno baðýmlýlýðý. Filmde kýz arkadaþýyla birlikte olduðu zaman bile bilgisayar ekraný karþýsýna geçerken gördüðümüz Jon’un durumunu mizahla iþliyor. Ama Woody Allen inceliðinden nasibini almamýþ bir mizahla. Mübalaðaya batmýþ bir komedi Don Jon.

ERKEK AKLI ERMEZ ONA!

30’una gelmiþ Jon’un artýk ergenlikten çýkmasýnýn, kadýnlarý birer arzu nesnesi deðil insan olarak görmeye baþlamasýnýn, duygusal bað kurabilmesinin zamaný çoktan geçmiþ... Film onu önce skalasýnda 10 numara eden Scarlett Johansson ile eþleþtiriyor. Fakat senarist de kahramanýyla ayný kafada olduðu için barda tanýþtýðý Barbara’yý tipik bir erkek avcýsý olarak bayaðýlaþtýrýyor. Bütün o güzelliðine ve cazibesine raðmen aðzý açýk çiklet çiðneyen, adý bile eski Yunanca yabancý anlamýna gelen barbardan türeyen bu kadýnýn Jon’u bir örümcek gibi aðýna düþürmesini görüyoruz. Öyle bir kadýn neden akþam okuluna gitsin de düzgün bir iþ sahibi olsun, sonra da evlensinler diye Jon gibi bir umutsuz vakayý tercih etsin orasýna erkek aklý ermez tabii. Barbara Jon’u porno baþýnda yakalayýnca bu hikayeye nokta konuyor.

Sorun porno baðýmlýlýðýna varýnca aile iþe yaramaz, arkadaþlar beter eder, kilise ise temize çýkarýr! Geriye tek çare kalýyor: Jon’un eðitimini akþam okulundaki sýnýf arkadaþý Julianne Moore devralýyor. Tipik bir olgun kadýn fantezisi: Görmüþ geçirmiþ, anlayýþlý, açýk görüþlü, yol yordam bilen... Yaþý gereði erkeklerden ve hayattan yeterince sille yemiþ olmasýnýn Jon’u cazip bulup onu adama çevirmeye sabrý olan bir kadýn... Adý da Ester, yani Ýbranice kökeninde ‘yýldýz’, ne kadar da uygun düþmüþ...

Bu fazlasýyla kliþe ve tavýr olarak tepeden týrnaða banal filmin farklý, özgün bir sinema diline sahip olduðunu da hayal etmeyin. Aksine Jon’un gözünden ve sesinden de kurtuluþ yok anlatýcý olduðu için. Issýz Adam’ýn stand up versiyonundan hallice...