Soru þaþýrtabilir sizi, ama soruya vereceðim cevabý daha da þaþýrtýcý bulabilirsiniz.
Cevabým þu: GAP olmasaydý, Türkiye bugün bölünmeyi konuþuyor olabilirdi.
Cumhuriyetin ilk yýllarýnda devletin imzasýný taþýyan ‘Kürt Raporlarýna’ baktýðýnýz zaman, o raporlarda kabul gören düþüncenin iki boyutu olduðunu görürsünüz:
- Birincisi Kürtleri refahtan ve kendi coðrafyalarýnýn kaynaklarýný deðerlendirerek ulaþabilecekleri zenginliklerden uzak tutmak. Böylece ‘milli uyanýþlarýnýn’ önüne geçilebileceðine inanmak veya mümkün olabildiði kadar bu uyanýþý ertelemeye çalýþmak. Bu yanlýþ politika yýllarca, kapitalizmin eþitsiz geliþme yasalarýyla ve isyan bile olduðu þüpheli bir takým hadiseler bahane gösterilerek meþru gösterilmeye çalýþýldý. Yýllarca, ‘Doðu kalkýnamýyor, çünkü Kürtler devlete isyan edip duruyorlar’ denildi. ‘Doðunun ihmal edilmesi’, bir devlet ayýbý ve bir devlet kabahati olarak deðil, Türkleþtirmeye ve ‘medeniyet’ projelerine karþý Kürtler’in gösterdiði dirençle izah edildi.
Hiç alakasý yok!.
Kürtler’in mukim olduðu coðrafyadaki yoksulluðun sebebi, ulus-devletin, kimlikçi ve seçkinci tercihleriydi. Ulus-devleti kuran elitlerin Kürtlerle ilgili tahayyüllerinin temelinde ‘Türkleþtirme ve asimilasyon politikalarýndan baþka bir þey yoktu.
- Devletin Kürt Raporlarýnda yer alan ikinci önemli görüþ, Kürtler’in behemehal siyasetin dýþýnda tutulmasýný öngörüyor, bu da Türkiye’nin siyasi partilerini Kürtlere kapatmak anlamýna geliyordu.
***
Çok partili sisteme geçildiði 50’li yýllarda bile, Kürtler’in merkez partilerinde yer almalarý tehlikeli bulunuyor ve devlet partisi olarak görülen CHP’de kalmalarý isteniyordu. DP kurulurken, Ýnönü’nün, ‘Celal Bey, Partiyi Doðu ve Güneydoðuda kurmazsanýz olmaz mý’ diye Bayar’dan ricada bulunduðu, Bayar’ýn da, ‘Ama efendim, bu vatandaþlarýmýz bu durumda kendilerini dýþlanmýþ hissetmezler mi ‘diye cevap verdiði biliniyor.
Ýçinden geçtiðimiz bu tarihi dönemde, son on yýl itibariyle, Kürtlerle ilgili olarak devletin geçmiþte sahip olduðu algýya baktýðýnýzda GAP’ýn bir mucize olduðunu kabul etmek gerekir.
Urfa’da iki gün geçirdim. Göbeklitepe, Harran ve Halfeti’yi gezdim.
12 bin yýla dayanan ve bugün yeniden keþfedilen insanlýk mirasýnýn kalýntýlarýyla, binlerce hektar topraðý sulayan su kanallarý birbirine bakýyor..
Bütün bunlar, inanýlmaz derecede pozitif duygular ve umutlar yeþertiyor içinizde.
Geçmiþi ve bugünü bir arada yaþýyor, tarih içinde çýkýlmýþ bir yolculuk gibi hissediyorsunuz..
Eðer ‘Erdoðan’dan nefret sendromuna’ henüz yakalanmamýþlardansanýz, dininiz, etnik kimliðiniz ve siyasi tercihleriniz ne olursa olsun, GAP’ýn kat ettiði mesafeden gurur duymamanýz imkansýz.
GAP Ýdaresi Baþkaný Sadrettin Karahocagil’i dinlerken, içimden ya GAP olmasaydý dediðim anlar oldu.
En büyük sorunlardan biri sulamayla ilgili projelerin, %22 civarýnda kalmasý, yani tamamlanamamýþ olmasý. Bölgeyle ilgili yanlýþ algýlar bir baþka sorun.
Sulama þebekesinin tamamlanmasý için öngörülen tarih 2018.
2008-2012 yýlýný kapsayan GAP Eylem Planý bitmiþ. 73 Ana baþlýk ve 400 eylem planýný kapsýyordu. Eðitim, saðlýk ve kültür gibi.
GAP’ta önemli bir sorun da, þehirlere artan göçle beraber kentleþme.. GAP idaresi 8 Ekim’de Kentleþme Çalýþtayý düzenledi, bahar aylarýnda kentleþme þurasý yapýlacak.
Bölge, organik pamuðun %70’ini karþýlýyor. Organik bebek giyimi alanýnda da rakipsiz.
Mülkiyeli bir bürokrat olan Sadrettin bey,’ Bir eþikteyiz, sýçrayabilirsek, Dünya gýda üssü olabiliriz’ diyor.
GAP Eylem Planý için 2008’den bu yana, her yýl yatýrým bütçesinin % 14 ve fazlasý harcandý.
Bölge, Türkiye’de üretilen pamuðun %50’sini, buðdayýn %19’unu, fýstýðýn %100’ünü, mýsýrýn %95’ini üretiyor. Sulama projeleri 2018 yýlýnda bittiðinde bu üretim yediye katlanmýþ olacak.
Katýlýr mýsýnýz bilmem, ama þuna bir kez daha inandým. Kürt sorununun siyasi boyutunu; ekonomik entegrasyon projelerini hiç hatýrlamadan tartýþmaya devam ettiðimiz sürece, önerilerimiz ne kadar mükemmel olursa olsun, halktaki karþýlýðý hep yarým, hep eksik kalacaktýr..
Urfa’da geçirdiðim iki gün boyunca aklýma takýlýp kaldý bu soru:
Ya GAP olmasaydý?
Ýnsan böyle bir ihtimali düþünmek bile istemiyor..