Yabancý desteði haram lokma gibidir

Abdullah Gül, Ahmet Davutoðlu ve Ali Babacan isimlerinin geçtiði yeni bir parti hazýrlýðýný, bu isimlerden henüz yalanlayan çýkmadý. Böyle olunca da fýsýltý gazetesi hýzlý yayýlýyor. Eski bakanlardan bazýlarýnýn da adý geçiyor. 

En çok söylenen de, 31 Mart’taki seçimin sonucu ne olursa olsun yeni partinin kuruluþ çalýþmalarýnýn hýzlanacaðý… 

Hatta geçenlerde medyaya yansýyan bir habere göre yeni partinin amblemi de belli olmuþ bile. 

Duyunca, “partinin adý TÝP, amblemi de vagon olsun” deyiverdim. 

TÝP, biliyorsunuz Türkiye’deki sosyalist hareketin geçmiþteki partisinin adý: Türkiye Ýþçi Partisi. 

Benim TÝP demem ise; “Trenden Ýnenlerin Partisi” anlamýnda. Ýsimleri geçenler, yolda indikleri ya da atladýklarý için amblem vagon olabilir… 

Þaka bir tarafa cevaplanmasý gereken iki soru var. 

Birincisi, siyaset açýk, þeffaf bir alan. Gizliyi saklýyý, sinsiliði, ürkekliði, garantiye almayý kaldýrmaz. Neden bir yýðýn söylentiye raðmen ismi geçenler bir açýklama yapmýyorlar? 

Bu isimlerin Erdoðan’dan, bugünkü AK Parti iktidarýndan bir rahatsýzlýklarý var. Onlarý destekleyen yazarlar bunu açýk ediyorlar. 

Mesela Sayýn Gül dayanamayýp; 3 Kasým 2017’de Bahçeþehir Üniversitesi’nde yaptýðý konuþmada; “Hepimiz evimizin içini düzene koymamýz gerekir. Bunu koymadýðýmýz süre içerisinde, gün gelir ya insanlar ayaklanýr veya dýþ müdahale kaçýnýlmaz hale gelir” bile demiþti. 

Sayýn Gül’e bu sözlerinin bir tehdit içerdiði, dolayýsýyla bir açýklama gerektiði defalarca hatýrlatýlmasýna raðmen bir cevap alýnamadý. 

Parti kurmak, Türkiye’ye alternatif çözümler sunacak bir kadroyu ilan etmek ne ayýp, ne da yasak. 

Buna raðmen “Erdoðansýz Türkiye” istedikleri besbelli, AK Parti içinde daha önce önemli iktidar koltuklarýnda oturmuþ insanlar neden ketum davranýyorlar? 

Ýkincisi, Yeni parti kurucularý arasýnda isimleri geçenler, bugünkü AK Parti’den farklý olarak neyi temsil ediyorlar, ne vaat ediyorlar? 

Mesela Sayýn Gül Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý, kendisi Çankaya’dan ayrýldýktan sonra mý tanýmýþtýr? 

Yoksa Erdoðan Cumhurbaþkaný seçildiðinde, AK Parti Genel Baþkaný ve Baþbakan olamayýþý mý kendisini harekete geçirmiþtir? 

Mesela Sayýn Davutoðlu, Büyükelçi yapýlýrken, Dýþiþleri Bakanlýðýna getirilirken, AK Parti Genel Baþkaný seçilirken, Baþbakanlýk görevi üstlenirken tanýmadýðý, tanýyamadýðý Erdoðan’ý, Baþbakanlýk görevini býrakmak zorunda kaldýktan sonra mý tanýmýþtýr? 

Yeni parti içinde isimleri geçen bakanlar, bakan olurken, birlikte çalýþýrken Erdoðan’ý tanýyamamýþ da biraz kenara davet edildikten sonra mý tanýmýþlardýr? 

Sayýn Gül ve Sayýn Davutoðlu, zemin hazýrlama adýna son günlerde toplantýlara katýlýp tumturaklý ifadelerle cerbezeli konuþmalar yapýyorlar. 

Ýyi de, yarýn partilerinin programýný açýkladýklarýnda, o söylediklerine raðmen neler neler yaptýklarý önlerine konmayacak mýdýr? “Madem bugün þunlarý þunlarý savunuyorsunuz, neden uzun görev dönemlerinizde bu söylediklerinizi yapmadýnýz?” denmeyecek midir? 

Millete yaslanmayan, Batý merkezlerinden ve kaostan medet uman CHP, Ýyi Parti ve HDP’nin hali ortada. 

Zannediyor musunuz ki, Ýngiltere, Almanya; dünün Jön Türklerine verdiði desteði bugün bazýlarýna vaat etse, millete raðmen bir sonuç alýnacak? 

Yabancý desteði siyasetin haram lokmasýdýr. Eninde sonunda bedel ödetir…