Geçenlerde, Kalkýnma Bakanlýðý Devlet Planlama Teþkilatý’ndan (DPT) 2014-2018 dönemi Yükseköðretim Özel Ýhtisas Komisyonu Raporu’nun hazýrlanmasýna iliþkin ön çalýþmalar için nazik bir davet aldým; kendilerine teþekkür ediyorum.
Bu arada ben de bu alanda daha önce ne gibi çalýþmalar yapýlmýþ internet ortamýndan bir göz atmak istedim; daha önce çok detaylý çalýþmalar var, bu çalýþmalarýn ne kadarý uygulamaya yansýmýþ bu ayrý bir konu ama en azýndan epey detaylý ve özenli çalýþmaya ulaþabildim.
Malum, internet ortamýnda bu tür konulara bakarken karþýnýza ana konuyla doðrudan iliþkili olmayan ama çok önemli baþka belgeler de çýkýyor.
Bunlardan birisine de Milli Eðitim Bakanlýðý’nýn sitesini karýþtýrýr iken rastladým.
Söz konusu belge bir kanun ve adý da “Yabancý Dil Eðitimi ve Öðretimi Kanunu”.
Malum, bu tür kanunlar daima askeri darbe günlerinde ve bu günlerin sonlarýna doðru, yangýndan mal kaçýrýrcasýna çýkmýþ hep bizim ülkemizde.
“Yabancý Dil Eðitimi ve Öðretimi Kanunu” da Ekim 1983 tarihinde yani Kenan Paþa devlet baþkanlýðýndan cumhurbaþkanlýðýna terfi etmeden biraz önce çýkmýþ; Kanun üzerinde 2002 Aðustos ve 2003 Temmuz aylarýnda da küçük tadilatlar yapýlmýþ.
Bendenizin milli eðitimle ilgili temel görüþü bu sürecin olumsuz anlamda bir KÝT süreci olduðu yönündedir; baþka bir ifadeyle, milli eðitim süreci daima kullandýðý girdilerin deðerinden daha düþük deðerli çýktýlar üreten, negatif katma deðerli bir sektör görünümündedir.
Bu saptamamýn milli eðitimin her aþamasý, her dalý için geçerli olduðunu düþünüyorum ama kanýmca bu tartýþmaya açýk saptamam galiba en çok milli eðitimin yabancý dil öðretim süreçleri için dört dörtlük oturuyor.
Ýlköðretimin sekiz sene oluþundan önceye bir bakalým; klasik devlet ortaokullarý ve liselerinde okuyan gençlere en az altý sene haftada yine herhalde en az dört saat dolayýnda ingilizce ya da baþka bir dil öðretildi, çok kýsa bir hesaplama bu gençlerin ilkokul sonrasý yaklaþýk 900 saat ingilizce dersi aldýðýný gösteriyor.
900 saat bir konuyu, bir dili öðrenmek için oldukça yeterli bir süre ama bakýn etrafýnýza, devlet okullarýnda, bu kadar ingilizce dersi almýþ çocuklarýn yüzde 99’u, yüzde yüzü de deseniz büyük bir yanlýþ deðildir, ingilizce iki kelimeyi bir araya getiremezler, bir küçük kitap ya da dergi karýþtýramazlar.
Oysa, bu 900 saat ingilizce için öðretmenler ve öðrenciler evlerinden çýktýlar, trafiðe katlandýlar, okullara geldiler, okullarda vergi mükellefleri kendilerine sýnýflar tahsis ettiler, müdürler, müdür yardýmcýlarý, hademeler falan görev yaptýlar ama sonuç tek kelimeyle sýfýr; bu benzetmeyi aslýnda tüm dersler için yapabilirsiniz, üstelik tarih, edebiyat gibi dersler için sonuç bence sýfýr bile deðil, negatif, çünkü yetersiz deðil tamamen yanlýþ þeyler öðrendiler.
Milli eðitimde ve yabancý dil öðretiminde olumsuz anlamda KÝT sistemi dediðim tam da bu.
Kimse kusura bakmasýn, yabancý dil öðretiminde Anadolu liselerinin, özel okullarýn da durumu çok farklý deðil.
Bu neden böyle oluyor diye kafa yorarken karþýma yukarýda bahsettiðim bir sahifelik kanun çýktý; ilk dikkatimi çeken kanunun ismi oldu, yabancý dil öðretiminin “eðitimi ve öðretimi” ne demek oluyor acaba?
Ýngilizcenin eðitim ne demek, öðretimi ne demek?
Aslýnda üzerinde durulmaya deðmeyecek kadar saçma sapan bir isim kanunun ismi; yabancý dilin eðitim ve öðretimi arasýndaki farký bilen biri varsa lütfen bana anlatsýn.
Bu ayýrým maalesef tarih, yurttaþlýk, edebiyat gibi dersler için geçerli çünkü aslýnda çocuklara tarih öðretilmiyor, çocuklar tarih konusunda eðitiliyorlar; eðitim, malum, eðilmekten gelen bir kavram.
Kanunu okuduðunuzda kasýklarýnýzý tuta tuta gülüyorsunuz zira kanun, bir yabancý dil öðretimi kanunu deðil, aslýnda zaten bu konuda bir kanuna ne gerek var, tümüyle bir savunma kanunu, kendimizi savunduðumuz konu da galiba kürtçe.
Kanunda þöyle ifadeler var: Bu kurslar ve derslerde, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüðüne aykýrý öðretim yapýlamaz. Bu kurslarýn ve derslerin açýlmasýna ve denetimine iliþkin esas ve usuller, Millî Eðitim Bakanlýðýnca çýkarýlacak yönetmelikle düzenlenir...
Türkiye’de eðitimi ve öðretimi yapýlacak yabancý diller, Bakanlar Kurulu kararýyla tespit edilir.....
Yabancý dil eðitim ve öðretimiyle ilgili uygulamalarýn Türk Milli eðitiminin amaçlarýna, temel ve ana ilkelerine ve bu Kanundaki esaslara uygunluðu; ilköðretim, ortaöðretim ve yaygýn eðitim kurumlarýnda Milli Eðitim Bakanlýðýnca; yükseköðretim kurumlarýnda Yükseköðretim Kurulunca denetlenir.....
Gören, okuyan da küffara karþý sefere çýkýyoruz zanneder; derdimiz, tasamýz çocuklarýn bir yabancý dil öðrenmesi deðil de zararlý (!!!!!) dillerden korunmasý olunca ortaya çýkan sonuç da kaçýnýlmaz bir biçimde “What is your name?, My name is..” ile sýnýrlý kalýyor. twitter.com/KarakasEser