Her gazetede onlarca köþe yazarý kendi birikimi, dünya görüþü ve analiz kabiliyetine göre ülkemizde ve dünyada olup bitenleri anlayýp anlatmaya çalýþýyor her gün. Onlarýn içinden seçtiklerimizi okuyarak bilgimizi ve bakýþ açýmýzý zenginleþtirmeye çalýþýyoruz. Baþkalarýný bilemem ama benim yazdýklarýmý okuyan insanlarýn ilgisinden memnunum. Çoðunlukla nezaket sýnýrlarý içinde bir etkileþim gerçekleþiyor okurlarla aramýzda.
Yalnýz, azýnlýkta da olsa bir “tembel okuyucu” türü var ki bunlar galiba her gazeteden bir yazýyý okuyup “herhalde diðerleri de ayný þeyleri düþünüyordur” diyerek hepimize ezbere ayný tepkileri yöneltiyorlar. Mesela bugünlerde Gezi Parký olaylarýyla ilgili analizlerime gelen bazý okuyucu tepkileri yanlýþ adrese postalanmýþ mektuplar gibi.
Ýlk günden itibaren bu konuda þunu söyledim: Bütün zorluðuna raðmen olayýn arkasýndaki toplumsal dinamikleri anlamaya çalýþmak gerekiyor. Olup bitenlere dýþ güçlerin tezgâhý veya derin yapýlarýn komplosu diye bakmak kolaycýlýk. Komplo teorileri bize karþýmýzdaki hadisenin mahiyetini anlatamaz, aksine baþýmýzý kuma gömüp gerçekleri gözden kaçýrmamýza yol açar.
Elbette bir ülkede ciddi anlamda toplumsal ve siyasal problemler ortaya çýkmýþsa hasýmlarýnýz veya rakipleriniz bu durumdan faydalanmaya ve geliþmeleri ellerinden geldiðince yönlendirmeye çalýþacaklardýr. Onlara karþý da uyanýk olmak gerekir. Ama baþýnýza gelen her olumsuzluðu dýþ kaynaklý bir oyun olarak görmeye eðilim gösterirseniz karþýlaþtýðýnýz hadisenin gerçek mahiyetini anlayamamak gibi bir kaybýnýz olabilir.
Bu çerçevede Avrupa ve Amerikan medyasýnýn bu olaylara gösterdiði aþýrý ilginin ve abartýlý refleksin de makul bir açýklamasý bulunabilir. Unutmayýn ki dünyanýn gözünde Türkiye önemli bir ülke. Özellikle son on yýl içinde her alanda gücünü ve etkinliðini artýrmýþ, bölgesinde sözü geçer bir aktör olarak küresel sahnede yerini almýþ bir ülke. Böyle bir ülkede gerçekleþen bu boyuttaki bir toplumsal hadisenin dünyada ilgi çekmemesi düþünülebilir mi? Bu olaylar sözgelimi Almanya’da olsa, mesela Fransýz basýný bunu görmezden gelebilir mi? Kaldý ki baþka ülkelerdeki toplumsal hareketlenmelere biz de benzer þekilde ilgi gösteriyoruz. Örneðin Fransa’da Maðripli gençlerin baþlattýðý sokak eylemlerini görmezden gelmedik.
Yine de batý medyasýnýn Türkiye ile ilgili haberlerinde bir parça üslup ayarsýzlýðý ve iyi niyetli habercilik refleksiyle açýklanamayacak bir yaklaþým tarzý olduðunu düþünüyorsanýz, haklýsýnýz. Ýki önemli faktör daha var çünkü Batý medyasýnýn Türkiye’deki olaylara gösterdiði ilginin boyutunu ve yönünü etkileyen: Biri sol çevrelerin enternasyonal dayanýþma geleneði. Sosyalist aydýnlarýn medyada etkin olduðu tek ülke Türkiye deðil. Avrupa ülkelerinde de basýn yayýn piyasasýnda güçlü bir etkinliði vardýr sol eðilimli aydýnlarýn ve bunlar dünyanýn neresinde olurda olsun sol karakterli bir hareket gördüklerinde ilgisiz kalmazlar. Gezi Parký olaylarýnýn batý medyasýnda bilinen þekilde yer alabilmesini bir nebze de bununla ilgili görmek mümkün.
Ýkinci faktör ise hem batý kamuoyunun hem de batý ülkelerindeki yönetimlerin çoðunlukla Türkiye’deki yönetimden pek hazzetmiyor oluþlarý. Ýslamcý diye tanýmlayýp biraz da kuþkuyla bakmaktan kendilerini alamadýklarý AK Parti hükümetini sýkýntýda görmek hiç deðilse bazýlarýnýn hoþuna gidiyor olabilir.
Ancak bu noktada ABD yönetiminin Türkiye’ye bakýþýnýn Avrupa’dakilerden biraz daha farklý olduðunu görmek lazým. Avrupa devletleri çoðunlukla Türkiye’nin daha güçlü ve daha etkili bir aktör olarak sahnede yer almasýndan hoþlanmýyorlar. Bunun kendi çýkar alanlarýný daraltabileceðinden endiþe ediyorlar. Dolayýsýyla Türkiye’nin istikrarsýzlaþmasý ihtimali onlar açýsýndan kaygý verici deðil. Ama Washington açýsýndan Türkiye’nin istikrarýný korumasý çok önemli. Özellikle bugünkü Obama yönetimi ABD’nin Ortadoðu’daki çýkarlarý ve gelecek planlarý açýsýndan Ankara’nýn dostluðuna eskisinden çok daha fazla deðer atfediyor. Baþbakan Erdoðan ile Baþkan Obama’nýn dýþa yansýyan uyum ve yakýnlýklarý bunu gösteriyor. Dolayýsýyla, Amerikan medyasýnýn yayýnlarý bir tarafa, Beyaz Saray’ýn Gezi Parký olaylarý üzerine süreç boyunca birden fazla defa endiþe beyanýnda bulunmasýný bir Amerikan komplosunun delili olarak görmek mantýklý deðil.