Yakında yeniden sakal bırakacağım

Bir ara ciddi ciddi sakal bırakmayı düşündüm; kısa bir süre kirliden biraz daha gür bir sakalla dolaşıp, soranlara, “Ne yapayım, belki bundan sonra sözüm dinlenir” esprisiyle meramımı anlattım da... Baktım, sakallı da dinlenmiyorum, eski halime dönüverdim ben de...

Oysa Edward Snowden olayı patladığından beri yazdıklarım biraz daha dikkatli okunsaydı, şimdi yaşadıklarımızın hiç değilse bir bölümünün çaresi bulunabilirdi.

Snowden ABD’nin NSA adlı süper güçlerle donatılmış istihbarat örgütüyle bütün dünyayı yakın takibine aldığını ortaya çıkaran gizli belgeleri çalıp yayınlattı. İngiliz GCHQ örgütü de kendi imkânlarıyla katkıda bulunuyormuş NSA’ye... Bu ikilinin dinleyemeyeceği telefon ve ortam yokmuş...

Angela Merkel Almanya Şansölyesi... Snowden’in yayımlattığı belgelere göre, NSA, Merkel’i dinliyormuş... Beni dinleyecek değil ya, elbette önemli şahıslara kulak verecek... Merkel bu gerçeği öğrenince küplere bindi. O gün bugündür Amerikalılara ağzına geleni söylüyor; o da yetmiyor, daha önce yerinden kımıldatmak için vinç gereken Angela Hanım, ülke ülke dolaşıp, “Bunu imkânsız hale getirelim” cephesi oluşturmaya çalışıyor...

Merkel’i dinleyen NSA veya GCHQ acaba Türkiye’den kimlerin telefon görüşmelerine kulak veriyordur? Kriptolu-kriptosuz ayırmadan...

Ortalıkta bir ‘Câmia’ heyülası dolaşıyor, orayla irtibatlı gazeteciler ve yazarlar bu abartılı güçten gözleri kamaşmış halde, herşeyin bağlılık duydukları yere mâledilmesinden mutlu, mesut, bahtiyar yazılarla bu yoldaki kanaatleri pekiştiriyorlar... Herkesler, ses kayıtları çıktıkça, “Onu da dinlediler, bunu da dinlediler” diye hep aynı adrese faturayı çıkartıyorlar...

Peki ya dinlemeler yerli değilse, onları NSA ve GCHQ örgütlerinin tele-kulakları yapıyorsa?

İnanmamak size kalmış, bence esas cevabı aranması ve üzerinde durulması gereken soru budur. Çünkü eğer şu anda karşı karşıya kalınan yerli bir operasyonsa, onun sınırlarını ve amacını, almak istediği sonucu tahmin etmek kolaydır; başetmenin çaresi de mutlaka bulunur...

Ya yerli olarak başlasa bile sonradan yabancıların ilgisine geçmiş bir operasyon ise bu? Ya NSA ile GCHQ ile irtibatlı dinlemeler saldırısına muhatapsa hükümet ve Tayyip Erdoğan? Hem öyle bir operasyonla başetmenin yöntemi farklı olacağı, hem de yerel zannıyla alınan tedbirlerle yapılan yanlışlıklar da ‘komplo’ yapanların işine yarayacağı için...

Vahim bir durum ortaya çıkacaktır...

Bana göre şimdiden ortaya çıkan çok vahim durum buna işaret ediyor...

Alalım baba-oğul konuşmasını ve ardından meydana gelen ‘montaj’ iddialarıyla ilgili kafa karıştıran açıklamaları ve olan bitene biraz daha yakından bakalım... Sizler de bakın...

Ne görüyorsunuz? Dinleyen dev kulakların sahibi ülke, kendi topraklarındaki firmalar ve kuruluşlarla hepimizi parmağında oynatıyor, değil mi? Biz “Montajdır” diyen bir belge istiyoruz, hiç zorlanmadan veriyor firma; ardından bir başkasına da “Ben öyle demedim, üzerine kart yapıştırarak sahtecilik yapmışlar, utansınlar” açıklamasını yapıyor...

İkisini yapan da aynı Amerikan firması...

Kusura bakılmasın, ama birileri bizim zekâmızla alay ediyor...

Her şeyi yanlış yapıyoruz; hem hükümeti korumak isteyenler, hem de hükümeti yıpratmaktan medet umanlar... Her bir yanlış geometrik bir zarar etkisine yol açıyor: Ak Parti “Câmia yaptı” tespiti yüzünden devlet kadrolarında büyük bir temizlik gerçekleştiriyor; daha önce kendisinin ülkeyle tanıştırdığı olumlu düzenlemeleri geriye alıyor... “Biz işte böyle güçlüyüz” hissini verme amaçlı yayınlarla kendilerine pâye çıkartanlar da, ülkede ne kadar ‘itibarlı’ kişi ve kurum varsa onları itibarsızlaştırma çabasında...

On yıllık inşa hamlelerinin yerini iki taraflı yıkım hamleleri almış oldu.

Eğer siz de bunda yanlışlık görmüyorsanız, bütün bu planları yapanların nihai amacı gerçekleştiğinde belime kadar sakalla karşınıza çıkarım.

Plancılar ortalık temizlemesini bizlere yaptırıyorlar da, temizlik kimin için yapılıyor acaba?