Yalan rüzgârý

Son zamanlarda köþesinde baþarýlý habercilik örnekleri de sergileyen

Elif Çakýr’ýn

Hürriyet’in bir yazarýna yönelttiði sorularla dolu dünkü yazýsýný umarým kaçýrmamýþsýnýzdýr. 28 Þubat (1997) sürecinin esrarengiz olaylarýndan birini aydýnlatmak içindi sorularý...

Hürriyet yazarý

Mehmet Yýlmaz süreçte

Radikal’in yayýn yönetmeniydi ve ödül kazandýracak bir gazetecilik baþarýsýný kendi eliyle berhava etmiþti...

 

“Olmaz” mý dediniz? Gerçekten oldu bu olay...

 

Radikal yönetmenliðinden

Milliyet’in baþýna oradan da

Hürriyet’in köþesine atanan ‘yazar’ son zamanlarda ancak giydiði etekle dikkatleri üzerine çekebiliyor; emirle haberini sansürlediði ‘gazeteci’ ise doðrular uðruna kovulmayý göze alabilen gerçek bir gazeteci...

 

O haberci

Ersin Kalkan... O da ‘uzman muhabir’ sýfatýyla

Hürriyet’teydi kýsa süre öncesine kadar; orada çalýþýrken bile gerçekleri eðip bükmediði, gazete yönetiminin beklediðinin tersine cesur açýklamalar yaptýðý için kendisine kapýyý gösterdiler...

 

Hrant Dink’in baþýna gelenlerin baþlangýcý olan ‘Sabiha Gökçen’ manþetini savunmak için, dönemin yayýn yönetmeni,

‘Duyduk duymadýk demeyin, kâtil benim’ baþlýklý yazýsý ile

Ersin Kalkan’ýn tanýklýðýna baþvurmuþtu oysa; “Haberin yapýlmasýný

Hrant istedi, biz de yakýn dostlarýndan

Ersin Kalkan’a yazdýrdýk haberi” diyebilmek arzusuyla...

Hrant Dink’in kurduðu

‘Agos’ gazetesi, kendisine, “Doðru mu?” sorusunu yönelttiðinde

Ersin Kalkan þu cevabý verdi: “Hürriyet’in onu (Hrant’ý) ölüme götüren süreçte sorumluluðu olduðunu biliyorum.”

 

Kim ne derse desin, kapý gösterilmesini göze alabilen birinin tanýklýðýný önemserim ben...

 

Yeni tanýklýðý, basýn tarihimize ‘andýç skandalý’ olarak geçen olayla ilgili

Ersin Kalkan’ýn...

Kalkan, gazetelerde “Þemdin Sakýk’ýn verdiði ifadeler” süsü verilerek yayýmlanmýþ olan metnin bir yerlerde imal edilmiþ olduðunu ilk fark eden ve gerçeði ortaya çýkarmak üzere peþine düþen ‘gazeteci’dir...

 

‘Ýtiraf muammasý’ baþlýklý 26 Mayýs 1998 tarihli

Radikal elimde. Gazete, bir ay önce

Hürriyet ve

Sabah’ta ‘resmi ifade’ olduðu belirtilerek manþet yapýlmýþ metnin üzerinde oynandýðýný açýkça yazmýþ...

 

Mukayeseli okunduðunda gerçek ifadeler ile çarpýtýlmýþý arasýnda muazzam bir fark olduðu çýplak gözle de görülebiliyor.

Hürriyet ile

Sabah’ýn manþetlerinden çarmýha gerdikleri ve bütün ülkeye ‘PKK’nýn paralý adamlarý’ diye tanýttýklarý yazarlar için “Para almak mý, ne münasebet; onlar demokrat, bu tavýrlarý yazýlarýna yansýyor” anlamýna gelen sözler sarf etmiþ

Þemdin Sakýk...

 

Kimbilir ne kadar zahmetli olmuþtur

Ersin Kalkan’ýn gerçek ifadeye ulaþmasý... Unutmayýn, 28 Þubat sürecinin en azgýn günleriydi o haberin çýktýðý dönem; ifadeye el yazýsýyla ekler yapmýþ komutandan herkes korkuyordu.

 

Nitekim, haberin yayýmlandýðý gün, herkesi tir tir titreten komutan

Radikal’in de bulunduðu binaya gelmiþ, okurlara haberin devamýnýn geleceði sözü veren yayýn yönetmeni

Mehmet Yýlmaz, ikinci gün için hazýrlanan sayfayý kendi elcaðýzýyla yýrtýp atmýþtý...

 

Haberin çýkmayan bölümünde “Bizi Ermeni subaylar eðitti, Ermenistan’da halen faal bir üssümüz var” dediðine dandik ifadesinde yer verilen

Þemdin Sakýk’ýn gerçek ifadesi yer alýyordu: Laçin koridorundaki bir köye yerleþmiþ militanlar bir gün köyün etrafýnýn Ermenistan askerleriyle çevrildiðini görmüþler. Ermeni komutan altý saat içinde köyü, 24 saat içinde de Ermenistan’ý terk etmeleri talimatýný vermiþ...

 

“Ne önemi var?” diye soranlarýnýz çýkabilir.

Ersin Kalkan farklý düþünüyor.

 

Okuyalým: “Bu ifadeyi 1995 yýlýnda

Haydar Aliyev'e karþý planlanan darbeyle birlikte okursak, o devirde

‘Susurluk Ekibi’ diye adlandýrýlan

Ergenekon tayfasýnýn, sadece Türkiye'ye deðil, Kafkasya'ya (içinde Türk-Ermeni savaþýnýn da bulunduðu) dair de ciddi bir projesinin olduðunu daha iyi anlarýz. Bu haritadaki izleri takip ettiðimizde baþta

Üzeyir Garih olmak üzere Türkiye'de iþlenen bir dizi cinayetin de emareleriyle karþýlaþýrýz.” Demek ki neymiþ? Evet, böyle bir ‘yalan rüzgârý’ süreciydi 28 Þubat...