Yalanın menzili kısa olur

Uçkuruna sahip olamadığından ötürü makamını terk etmek zorunda kalan ve son zamanlarda boş boş konuşmayı yeğleyen CHP’nin sabık genel başkanı yine inciler döktürmüş!

Hazret referandumda ‘hayır’ oyları galip gelecek hülyasına dalmış ve buyurmuş ki, ‘Eğer hayır oyu çıkarsa Anadolu'yu istiladan o gün kurtarmış gibi sevineceğiz. Devletimize kavuşmuş gibi, cumhuriyetimize kavuşmuş gibi, milletimizin egemenliğini korumuş gibi sevineceğiz.’

Hani derler ya ‘İki insan çeşidi vardır: Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen.’

Yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu.

***

Milletin 67 senedir toz bezi niyetine bile kullanmak istemediği bu politik düşünce sahipleri kendilerini hala bulunmaz Hint kumaşı zannetmek gibi bir aymazlığın içindeler.

Bu politikdüşüncenin şimdiye dek yaptığı en iyi şey her seçimde kaybetmek değilmiş gibi kendi çöplüklerinde nutuk atarak birbirlerini ağırlıyorlar.

Bununla yetinseler, ‘bırak avunsunlar’ der geçersin. Ama ‘evet’ oyu verenleriişgalci ilan etmek, devlet düşmanı görmek, cumhuriyet karşıtı göstermek ve milli egemenliğe muhalifmiş gibi itham etmek, boşboğazlığın ötesinde kutuplaşma fitnesini körüklemek demektir.

***

İsli kazanın yanında oturana da is bulaşır der atalar. O böyle söyler de yanındaki geri kalır mı. Geçen hafta kendi çöplüğünde öterken ölçüyü kaçırıp milleti deniz dökme tehdidi savuran hadsiz de şecaat arz ederken sirkatin söylemeye devam etmiş.

Seçim bölgesinde çalışma yapmak için gittiği bir ilçede yuhalanan ve taşlanan bu kasaba politikacısı kendi taraftarlarına yaptığı konuşmada diyor ki:

‘Aziz Türk milleti bu anayasadaki, bu tuzağı bilsin, yüzde 1'i bile evet demez ama olur ya bilmediğinden, bilinmediğinden evet çıkarsa, kimse heveslenmesin. Kim, bu tuzağı kuranlar, heveslenmesin, biz yine Samsun'a çıkarız, bak gene söylüyorum arkadaş, yine Samsun'a çıkarız, oradan Amasya'ya, Erzurum'a, Sivas'a, Ankara'ya geliriz, oradan hep beraber bütün millet, İnönü, Sakarya, Dumlupınar, İzmir'e kadar ulan sizi de sizin de yedi göbek sülalenizi de bütün emperyalistleri denize dökeriz. Söylüyorum, benim sözüm, bu tuzağı, bu anayasanın içine koyan ve ülkemi bölmek isteyen emperyalistlere ve onlara...”

***

Özrü kabahatinden büyük.

Hala aynı kafada. Bir tuzaktan bahsediyor ne olduğunu söylemiyor.

Bu hadsiz adam,darbe ve işgale direnmiş bu meclisi tuzak kurmakla itham ediyor. Sonra dönüp ülkenin bölünmesi tehlikesinden bahsediyor ama referandum maddelerinin hangisinde böyle bir değişiklik var ona temas bile edemiyor çünkü öyle bir şey yok.

Ondan sonra da bu aziz milletin arkasına düşeceğini zannederek yineSamsun’dan çıkıp İzmir’e kadar savaşma hayalini kuruyor!

Ve bu arkaik beyinli adamı partisi hala vekil diye bünyesinde barındırıyor!

***

Boş tenekedençok ses çıkacağı için bu boşboğazlıklar halkın moralini bozmuyor tabii.

Dilin kemiği yok öyle de söyler böyle de.

Bu sözde asker emeklisi hadsiz, diline hâkim olamamanın verdiği heyecanla hezeyanlarına devam ediyor. Ne diyelim, dili insanı hem paşa yapar hem poşa!

Özetle, yalanın menzili kısa olur.

Bu hadsizlerin ve yüzsüzlerin yalanının menzili de 5 günlük. 5 gün sonra sandıklar açılınca bu aziz milletin tercihi de ortaya çıkacak.

Bizim milli iradeye itiraz etmek gibi bir hadsizliğimiz olamaz. ‘Evet’ veren de ‘hayır’ diyen de saygındır.

Ama sandıktan ‘evet’ çıkınca bu hadsizlerin yüzünü görmek isterim!